bugün

alınyazıma tam da yazılacağın esnada bitmiş mürekkep
bir kader bu kadar mı sensiz olur
bir nasip bu kadar mı sen' den habersiz

iki yakası bir araya gelmeyen mutluluk gömleğini
düğmesi kopuk bedenlerimize giydiremiyor hayat..

çok sevsek ne çıkar.
Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki
Ağla ağlayabildiğin kadar
Bütün güzellikler sende
Aşk bendedir.
Niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?

* Sabahattin Ali
beklesen de olur, beklemesen de
ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
hangi ses yürekten çağırır beni sana
geleceğim diyorum kesin bir tarih sorma bana
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman...
Kendisini pek fazla sevmem ama bu sözü çok iyi ya.

"Ömrümden al, gülüşünden ver."
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun Gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

cahit sıtkı tarancı- desem ki.
Kapandı sevdanın dönemi bence,
Kalmadı Leyla’nın önemi bence,
Gene mi özendin gene mi gence,
Sana söyleyecek sözüm yok gönül.

Cemal Safi
Sahte insanlar vardı çevremizde
her yerdeydiler.
Buğuluydu gözleri,
bir söze alınıp bütün geçmişinizi silerlerdi.
Ve bir gün isyan ettik geçmişimize,
dedik ki; " size de sizin gibilere de..."
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin..
Nazım Hikmet.
Ne senden rüku artık, ne de benden kıyam.
Bundan sonra; selamun aleyküm, aleyküm selam...
"Kehanet" adlı kısacık bir şiir buldum
keske yalniz bunun icin sevseydim seni.
cemal süreya
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Ağlarken ellerin tuttu omzumdan,
Kendine çevirip tebessüm ettin.
Duramaz olmuşken sevda sancımdan,
Bir hayal imişsin kaybolup gittin.

Bir siyah bulut mu, umut musun yar?
Islatıp mateme boyadın gittin
Gönlümde asırlık bir yara kanar,
Yıkık bir mabede benzettin gittin.
Gecenin yarısı;
bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi
seninle birlikte olmak..
Başını anlamadan sona yaklaşmak.
Sonunu okuyamadan uyuyakalmak..
Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak.
işte böyle bir şeydi seni yaşamak...
Yarım yamalak...!!!

Can Yücel.
Sevdiğin kadar sevileceksin
Günesin dogusundadir Doğanın sana verdigi deger.
Ve karşındakine deger verdigin kadar insansın .
Bir gün yalan söyleyeceksen Eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın .
ilham perisi değilmiş baş ucumdaki
senmişsin meğersem
yetenek değilmiş bende olan
seninle birlikte var olmuş şiirlerim
hepsi senmişsin meğersem*
bak oğlum, şimdi bienalde falan böyle ilginç insanlara denk geliyorsunuzdur. kadına bakıyorsun, melankolik, suskun ve hüzünlü. siyah giyinmiş, zarif bir yürüyüşü var. sanattan anlıyor. bu kadının bulgur pilavı yediğine kim inanır ya. hayal edemiyorum lan ben.

hayallerimin sınırını bulgur pilavi çiziyor. inanılmaz bir olay.
bir yerden sonra mutlu olacakmışız gibi ama dur bakalım. olmadı iceriz gene...
yeterince dürüstseniz, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsanız;
hazırsınız demektir: artık mutsuz olabilirsiniz... can dündar.
Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.

Hata yapmak
fırsatını Adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

Çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
Yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.

Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
Bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.

Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.

Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel - münacaat
Unutmasan bile artık
unutur gibi yapacaksın..
ve buruşturup buruşturup
attığım kağıtlar da;
hiç bitiremediğim bir şiir olarak
kalacaksın

y.hayaloğlu
Yol kenarındakı yagmur mazgallarını
kumbara sanıp,harclıgımı atardım.
Bu yuzden en cok denızden alacaklıyım
son çırpınışımdın sen insanlar arasında, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya.
sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum yolumun karanlığa saplanan noktasında sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar