bugün
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- erkeğe ne hediye alınır28
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi10
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır9
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır9
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan18
- anın görüntüsü19
- türkiyede çok abartılan arabalar22
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik12
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi20
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı20
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek14
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
En mutlu günümde bile kalkıp metrobüse binmek zorunda olursam mutsuz olurum tabi. işe okula gitmek için tıkış tıkış gelen metrobüslere binmeye çalışmak ve belki 20 dakika sonra binebilmek yarım saat bir saat boyunca o şekilde gitmek insanda mutluluk mu bırakır?
nefes alıp vermek için köle gibi çalışan insandır. doğaldır.
Bu kadar kalabalık bir şehirde yaşanırsa tabi ki insanlar mutsuz olacaktır.
5 saattir şehri terk edemiyorum, yok yol kapanır, yok trafikten feribot kaçar, yok 50 kişilik otobüste bir yolcu beklenir.
Ama hala Avrupa bizi kıskanıyor olur..
5 saattir şehri terk edemiyorum, yok yol kapanır, yok trafikten feribot kaçar, yok 50 kişilik otobüste bir yolcu beklenir.
Ama hala Avrupa bizi kıskanıyor olur..
aynı halka bir de cuma günü mesai sonrası bak bakalım delikanlı.
Dead Walking.
Şehir büyüdükçe insanlar küçülüyor belki bu yüzdendir.
Geçenlerde Ayvalık meydan ışıklarında yaşanan trafik kavgasında yerli turist sürücünün hata yaptığını söylüyor esnaf. Büyük şehrimizden gelen bu turist yelloz da artık nasıl bi kafaysa 'biz olmasak aç kalırsınız, kesin sesinizi' diyerek topukluyor.
Büyük şehrin büyük terbiyesizi, Kristof Kolomb'un denizcileri gibi gittiğin yerlere virüs bulaştırıyor, insanlara mutsuzluk aşılıyorsun.
Sana büyük şehrinde daha büyük gebermeler dilerim ki bir daha şehrinden çıkacak dermanın kalmasın pis tatminsiz!
Lan bu kafalar, bu hastalıklı ruhlar nerede mutlu olurlar ki zaten?
Şehir büyüdükçe insanlar küçülüyor belki bu yüzdendir.
Geçenlerde Ayvalık meydan ışıklarında yaşanan trafik kavgasında yerli turist sürücünün hata yaptığını söylüyor esnaf. Büyük şehrimizden gelen bu turist yelloz da artık nasıl bi kafaysa 'biz olmasak aç kalırsınız, kesin sesinizi' diyerek topukluyor.
Büyük şehrin büyük terbiyesizi, Kristof Kolomb'un denizcileri gibi gittiğin yerlere virüs bulaştırıyor, insanlara mutsuzluk aşılıyorsun.
Sana büyük şehrinde daha büyük gebermeler dilerim ki bir daha şehrinden çıkacak dermanın kalmasın pis tatminsiz!
Lan bu kafalar, bu hastalıklı ruhlar nerede mutlu olurlar ki zaten?
bu kadar göç alan bir şehir
la bazen sokakda yürürken
ben neredeyim
burası neresi diyorum
biz alışmadık bu kadar fazla kültürlülüğe
hintlisi, afganisi, surisi
afrikanın adını bilmediğimiz
haritada bulmamamız imkansız yerlerden
gelenlerle sürekli burun buruna gelmeyi
keçileri kaçırmış halifemiz şimdi de
bangaldeşten din kardeşlerimizi ithal edecekmiş
kendi saray da oturuyor
sözde halkın evidir
ama kimse 100 metre bile yakınına yanaşamıyor
herifin dünyadan haberi yok.
ha baba birilerini buraya çağırıyor.
bu adamı akıl hastahanesine yatırsak
belki daha rahat yaşayabiliriz.
la bazen sokakda yürürken
ben neredeyim
burası neresi diyorum
biz alışmadık bu kadar fazla kültürlülüğe
hintlisi, afganisi, surisi
afrikanın adını bilmediğimiz
haritada bulmamamız imkansız yerlerden
gelenlerle sürekli burun buruna gelmeyi
keçileri kaçırmış halifemiz şimdi de
bangaldeşten din kardeşlerimizi ithal edecekmiş
kendi saray da oturuyor
sözde halkın evidir
ama kimse 100 metre bile yakınına yanaşamıyor
herifin dünyadan haberi yok.
ha baba birilerini buraya çağırıyor.
bu adamı akıl hastahanesine yatırsak
belki daha rahat yaşayabiliriz.
Ekonomik sebepler ön planda gelir. Hayat kavgası istanbul insanının yüzüne yansıyor adeta. Büyük şehrin keşmekeşi ve hengamesi yoğun trafik ve bir yerlere yetişebilme telaşı da işin cabası. Hemen hepimizin söyledikleri şeyler aynı. Fakat bir yazı buldum ve paylaşmak istedim. Cidden konuyla alakası var ve enteresan geldi. Buyrun;
--spoiler--
Türk insanının bilinmeyen mutsuzluk kaynağı ne?
Türkiye, Mutluluk Endeksi’nde dünyada 78. sırada.
Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA iHTiYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKiYEDEKi iNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı incirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECiLiK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat
http://www.hurriyet.com.t...uzluk-kaynagi-ne-40207391
--spoiler--
--spoiler--
Türk insanının bilinmeyen mutsuzluk kaynağı ne?
Türkiye, Mutluluk Endeksi’nde dünyada 78. sırada.
Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA iHTiYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKiYEDEKi iNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı incirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECiLiK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat
http://www.hurriyet.com.t...uzluk-kaynagi-ne-40207391
--spoiler--
Sokakta gördüğünüz insanlar, bu şehrin kahrını çekenler.
Bebek, florya gibi semtlere giderseniz insanların kahkalarına şahit olursunuz.
istanbulda yaşayan 20 milyon insanın 19 milyonu; kirayı denkleştirebilecek miyim? Kartın asgarisini yatırabilecek miyim? Ne yiyeceğim, ne içeceğim diye kafa patlatan insanlar.
Geçim derdi olan insanlarda, gülümseme de, mutlu ifade de görmek çok zor.
Şehrin kalabalığı, hızı, gürültüsü , yoruluculuğu eklenince, malum durumun olması kaçınılmaz.
Bebek, florya gibi semtlere giderseniz insanların kahkalarına şahit olursunuz.
istanbulda yaşayan 20 milyon insanın 19 milyonu; kirayı denkleştirebilecek miyim? Kartın asgarisini yatırabilecek miyim? Ne yiyeceğim, ne içeceğim diye kafa patlatan insanlar.
Geçim derdi olan insanlarda, gülümseme de, mutlu ifade de görmek çok zor.
Şehrin kalabalığı, hızı, gürültüsü , yoruluculuğu eklenince, malum durumun olması kaçınılmaz.
2000 li yılların başlarından itibaren iyice ayyuka çıkan mutsuzluktur. 2005 tarihini verebilirim yaklaşık olarak..
evvelinde çok mu mutluyduk ? elbette değil lakin bu tarihten sonra insanların birbirine tahammülü kalmamaya başladı. geçim derdi hep vardı ancak şehrin sürekli artan nüfusu ile beraber devasa boyutlara gelen trafik sorununun üzerine gelince o geçim sıkıntısı dertleri katladı ha katladı. 90 lı yıllarda da enflasyon vardı geçim derdi vardı terör vardı ancak o zamanlarda bu zamanki gibi korkunç değildi. insanlar birbirlerine selam verir komşuluk görevlerini yerine getirirdi. tüm olumsuzlukların üstüne bir de suriyeliler gelince şehir iyice yaşanmaz bir hal aldı. suç oranı new york civarlarında şehrin nüfusu normal metropollerin üzerinde trafik o biçim işsizlik var her gün tecavüz ve cinayet haberleri geliyor. velhasılı durum bu. üstüne bir de deprem stresi var insanlar fazla dile getirmiyor olsa bile.
evvelinde çok mu mutluyduk ? elbette değil lakin bu tarihten sonra insanların birbirine tahammülü kalmamaya başladı. geçim derdi hep vardı ancak şehrin sürekli artan nüfusu ile beraber devasa boyutlara gelen trafik sorununun üzerine gelince o geçim sıkıntısı dertleri katladı ha katladı. 90 lı yıllarda da enflasyon vardı geçim derdi vardı terör vardı ancak o zamanlarda bu zamanki gibi korkunç değildi. insanlar birbirlerine selam verir komşuluk görevlerini yerine getirirdi. tüm olumsuzlukların üstüne bir de suriyeliler gelince şehir iyice yaşanmaz bir hal aldı. suç oranı new york civarlarında şehrin nüfusu normal metropollerin üzerinde trafik o biçim işsizlik var her gün tecavüz ve cinayet haberleri geliyor. velhasılı durum bu. üstüne bir de deprem stresi var insanlar fazla dile getirmiyor olsa bile.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar