bugün
- iplerle yaptığım sanatsal çalışma8
- erkekleri kullanıp atmak8
- üsküdar da açık alanda mastürbasyon yapan adam20
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi18
- sözlüğün yaşlılar heyeti üyeleri12
- fenerbahçe'nin ligden çekilmekten yine vazgeçmesi14
- sözlüğün en güzel kızı belli oldu20
- insan olmaya ceyrek kala26
- karabük üniversitesi14
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın37
- eski yazarları özlemek14
- chp'nin kölesi olmak11
- yazarların elit zevkleri17
- 31 mart 2024 yerel seçim sonuçları14
- ırkçılığın kötü bir şey olmadığı gerçeği19
- sözlük erkekleri sözlüğün kanseridir17
- oruç tutmayan müslüman18
- moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi14
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar13
- yolda çırılçıplak bir kadın görsen ne yaparsın15
- kutsal perşembe ritüeli11
- 2024 yerel seçimleri12
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz12
- dünya ilahi bir gücün kontrolünde mi9
- şeriate göre lgbt'nin hükmü16
- allahın insan suretine bürünmesi imkansız mı15
- zalbert ramstein tipi yıkıklık14
- sahurdayız uludağ sözlük17
- en iyi çikolatalı gofret markası15
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl25
- anın görüntüsü8
- icardi190544
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- icardi1905 silik olsun kampanyası13
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi10
- iftara davet edilecek sözlük yazarları23
- heykele tecavüz eden adam8
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil9
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
2000 li yılların başlarından itibaren iyice ayyuka çıkan mutsuzluktur. 2005 tarihini verebilirim yaklaşık olarak..
evvelinde çok mu mutluyduk ? elbette değil lakin bu tarihten sonra insanların birbirine tahammülü kalmamaya başladı. geçim derdi hep vardı ancak şehrin sürekli artan nüfusu ile beraber devasa boyutlara gelen trafik sorununun üzerine gelince o geçim sıkıntısı dertleri katladı ha katladı. 90 lı yıllarda da enflasyon vardı geçim derdi vardı terör vardı ancak o zamanlarda bu zamanki gibi korkunç değildi. insanlar birbirlerine selam verir komşuluk görevlerini yerine getirirdi. tüm olumsuzlukların üstüne bir de suriyeliler gelince şehir iyice yaşanmaz bir hal aldı. suç oranı new york civarlarında şehrin nüfusu normal metropollerin üzerinde trafik o biçim işsizlik var her gün tecavüz ve cinayet haberleri geliyor. velhasılı durum bu. üstüne bir de deprem stresi var insanlar fazla dile getirmiyor olsa bile.
evvelinde çok mu mutluyduk ? elbette değil lakin bu tarihten sonra insanların birbirine tahammülü kalmamaya başladı. geçim derdi hep vardı ancak şehrin sürekli artan nüfusu ile beraber devasa boyutlara gelen trafik sorununun üzerine gelince o geçim sıkıntısı dertleri katladı ha katladı. 90 lı yıllarda da enflasyon vardı geçim derdi vardı terör vardı ancak o zamanlarda bu zamanki gibi korkunç değildi. insanlar birbirlerine selam verir komşuluk görevlerini yerine getirirdi. tüm olumsuzlukların üstüne bir de suriyeliler gelince şehir iyice yaşanmaz bir hal aldı. suç oranı new york civarlarında şehrin nüfusu normal metropollerin üzerinde trafik o biçim işsizlik var her gün tecavüz ve cinayet haberleri geliyor. velhasılı durum bu. üstüne bir de deprem stresi var insanlar fazla dile getirmiyor olsa bile.
Sokakta gördüğünüz insanlar, bu şehrin kahrını çekenler.
Bebek, florya gibi semtlere giderseniz insanların kahkalarına şahit olursunuz.
istanbulda yaşayan 20 milyon insanın 19 milyonu; kirayı denkleştirebilecek miyim? Kartın asgarisini yatırabilecek miyim? Ne yiyeceğim, ne içeceğim diye kafa patlatan insanlar.
Geçim derdi olan insanlarda, gülümseme de, mutlu ifade de görmek çok zor.
Şehrin kalabalığı, hızı, gürültüsü , yoruluculuğu eklenince, malum durumun olması kaçınılmaz.
Bebek, florya gibi semtlere giderseniz insanların kahkalarına şahit olursunuz.
istanbulda yaşayan 20 milyon insanın 19 milyonu; kirayı denkleştirebilecek miyim? Kartın asgarisini yatırabilecek miyim? Ne yiyeceğim, ne içeceğim diye kafa patlatan insanlar.
Geçim derdi olan insanlarda, gülümseme de, mutlu ifade de görmek çok zor.
Şehrin kalabalığı, hızı, gürültüsü , yoruluculuğu eklenince, malum durumun olması kaçınılmaz.
Ekonomik sebepler ön planda gelir. Hayat kavgası istanbul insanının yüzüne yansıyor adeta. Büyük şehrin keşmekeşi ve hengamesi yoğun trafik ve bir yerlere yetişebilme telaşı da işin cabası. Hemen hepimizin söyledikleri şeyler aynı. Fakat bir yazı buldum ve paylaşmak istedim. Cidden konuyla alakası var ve enteresan geldi. Buyrun;
--spoiler--
Türk insanının bilinmeyen mutsuzluk kaynağı ne?
Türkiye, Mutluluk Endeksi’nde dünyada 78. sırada.
Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA iHTiYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKiYEDEKi iNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı incirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECiLiK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat
http://www.hurriyet.com.t...uzluk-kaynagi-ne-40207391
--spoiler--
--spoiler--
Türk insanının bilinmeyen mutsuzluk kaynağı ne?
Türkiye, Mutluluk Endeksi’nde dünyada 78. sırada.
Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA iHTiYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKiYEDEKi iNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı incirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECiLiK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat
http://www.hurriyet.com.t...uzluk-kaynagi-ne-40207391
--spoiler--
bu kadar göç alan bir şehir
la bazen sokakda yürürken
ben neredeyim
burası neresi diyorum
biz alışmadık bu kadar fazla kültürlülüğe
hintlisi, afganisi, surisi
afrikanın adını bilmediğimiz
haritada bulmamamız imkansız yerlerden
gelenlerle sürekli burun buruna gelmeyi
keçileri kaçırmış halifemiz şimdi de
bangaldeşten din kardeşlerimizi ithal edecekmiş
kendi saray da oturuyor
sözde halkın evidir
ama kimse 100 metre bile yakınına yanaşamıyor
herifin dünyadan haberi yok.
ha baba birilerini buraya çağırıyor.
bu adamı akıl hastahanesine yatırsak
belki daha rahat yaşayabiliriz.
la bazen sokakda yürürken
ben neredeyim
burası neresi diyorum
biz alışmadık bu kadar fazla kültürlülüğe
hintlisi, afganisi, surisi
afrikanın adını bilmediğimiz
haritada bulmamamız imkansız yerlerden
gelenlerle sürekli burun buruna gelmeyi
keçileri kaçırmış halifemiz şimdi de
bangaldeşten din kardeşlerimizi ithal edecekmiş
kendi saray da oturuyor
sözde halkın evidir
ama kimse 100 metre bile yakınına yanaşamıyor
herifin dünyadan haberi yok.
ha baba birilerini buraya çağırıyor.
bu adamı akıl hastahanesine yatırsak
belki daha rahat yaşayabiliriz.
Dead Walking.
Şehir büyüdükçe insanlar küçülüyor belki bu yüzdendir.
Geçenlerde Ayvalık meydan ışıklarında yaşanan trafik kavgasında yerli turist sürücünün hata yaptığını söylüyor esnaf. Büyük şehrimizden gelen bu turist yelloz da artık nasıl bi kafaysa 'biz olmasak aç kalırsınız, kesin sesinizi' diyerek topukluyor.
Büyük şehrin büyük terbiyesizi, Kristof Kolomb'un denizcileri gibi gittiğin yerlere virüs bulaştırıyor, insanlara mutsuzluk aşılıyorsun.
Sana büyük şehrinde daha büyük gebermeler dilerim ki bir daha şehrinden çıkacak dermanın kalmasın pis tatminsiz!
Lan bu kafalar, bu hastalıklı ruhlar nerede mutlu olurlar ki zaten?
Şehir büyüdükçe insanlar küçülüyor belki bu yüzdendir.
Geçenlerde Ayvalık meydan ışıklarında yaşanan trafik kavgasında yerli turist sürücünün hata yaptığını söylüyor esnaf. Büyük şehrimizden gelen bu turist yelloz da artık nasıl bi kafaysa 'biz olmasak aç kalırsınız, kesin sesinizi' diyerek topukluyor.
Büyük şehrin büyük terbiyesizi, Kristof Kolomb'un denizcileri gibi gittiğin yerlere virüs bulaştırıyor, insanlara mutsuzluk aşılıyorsun.
Sana büyük şehrinde daha büyük gebermeler dilerim ki bir daha şehrinden çıkacak dermanın kalmasın pis tatminsiz!
Lan bu kafalar, bu hastalıklı ruhlar nerede mutlu olurlar ki zaten?
aynı halka bir de cuma günü mesai sonrası bak bakalım delikanlı.
Bu kadar kalabalık bir şehirde yaşanırsa tabi ki insanlar mutsuz olacaktır.
5 saattir şehri terk edemiyorum, yok yol kapanır, yok trafikten feribot kaçar, yok 50 kişilik otobüste bir yolcu beklenir.
Ama hala Avrupa bizi kıskanıyor olur..
5 saattir şehri terk edemiyorum, yok yol kapanır, yok trafikten feribot kaçar, yok 50 kişilik otobüste bir yolcu beklenir.
Ama hala Avrupa bizi kıskanıyor olur..
nefes alıp vermek için köle gibi çalışan insandır. doğaldır.
En mutlu günümde bile kalkıp metrobüse binmek zorunda olursam mutsuz olurum tabi. işe okula gitmek için tıkış tıkış gelen metrobüslere binmeye çalışmak ve belki 20 dakika sonra binebilmek yarım saat bir saat boyunca o şekilde gitmek insanda mutluluk mu bırakır?
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar