bugün

dün berlin duvarının yıkılışının 20. yılı dolayısıyla az da olsa hatırlandı.

ama işte az da olsa, öyle çok değil yani... şimdi bu duvarın arkasında ya da içinde bulunan insanlar bariz bir açıkhava hapishanesine yerleştiriliyor, fakat çıkan seslerin yüksekliği çok cılız. ne zaman ki bu duvar yıkılır ancak o zaman doğurduğu sonuçlar üzerinde ahkam kesmeye başlar insanlar; ama o zamana kadar sessizce izlemeye devam edecek herkes. yazık.
(bkz: windows xp guvenlik duvari)
Güvenlik duvarı ilk kez israil Başbakanı Ariel Şaron un 21 Şubat 2002 tarihinde Filistin ile israil arasında güvenliği sağlamak için tampon bölge oluşturma yönünde alınan kabine kararını kamuoyuna açıklamasıyla gündeme gelmiştir. Ardından Şaron 3 Haziran da temel olarak Yeşil Hattı takip edeceği öne sürülen 700 kilometrelik duvarın 110 kmlik kısmının inşasını onaylamıştır. israil kabinesi 23 Haziran da bir oya karşı 25 oyla yeni güvenlik konseptini kabul etmiştir. Üç etapta inşa edilmesi planlanan duvarın ilk etabı olan kuzeyden güneye 110 kilometrelik kısım Temmuz 2003 sonunda tamamlanmıştır. Kilometre başına maliyeti 1.6 milyar dolar olan duvar, 8 metre yükseklikte olup tamamlandığında, Berlin Duvarı nın uzunluğunun 10 katından fazla ve yüksekliğinin 2 katı olacaktır. Her 200 metrede bir gözlem kulesi bulunan duvar, elektrikli tel örgülerle, derin ve dört metre genişlikte hendekler ile çevrilidir. Duvarın yakınlarında kimsenin dolaşmaması için uzaktan kumandalı silahlar bulunmaktadır. Kimi bölgeler ayak izlerinin takip edilebilmesi amacıyla kumlarla kaplanmıştır. israil askerlerinin sürekli devriye gezdikleri bir de yol vardır.

ilk etabın inşası sırasında, duvar ile Filistin bölgesi arasında kalan yaklaşık 35 metre içindeki tüm evler (yaklaşık 280 Filistinlinin evi) yıkılmış, 83.000 ağaç sökülmüş, 35.000 metrelik sulama ağına zarar verilmiştir. Bu sayıların duvar bitene kadar en az üçe katlanması ve yaklaşık 300.000 Filistinlinin topraklarından kopması beklenmektedir. inşaatla birlikte duvara yakın bölgelerde yaşayan Filistinlilerin hayatları ciddi bir şekilde etkilenmiştir. Örneğin, 42.000 nüfuslu bir zamanların zengin pazar şehri olan, Batı Şeria nın su kaynaklarının yaklaşık yarısının bulunduğu, bölgenin meyve-sebze üretiminin yaklaşık %42 sini sağlayan ve hatta bu ürünleri israil ile Körfez ülkelerine ihraç eden Kalkilya nın şu anda üç tarafı duvarlarla çevrilmiştir. Kalkilya nın üçte birine el konmuş, dokuz köy 18.000 sakini ile birlikte duvarın diğer tarafında kalmıştır. Bir işgalci askerin çıkış noktasını keyfi olarak kapatmasıyla kasaba hapishaneye dönebilmektedir.

Duvar inşası insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal anlamına gelmekte ve BM insan Hakları Evrensel Beyannamesi ile garanti altına alınan haklar çiğnenmektedir. Filistinlilerin serbest dolaşım hakkı (duvarlarla kuşatılan halk ancak belli noktalardan giriş-çıkış hakkına sahiptir ancak; bazen israil askerleri kapıları açmayı reddetmektedir. Örneğin, Eylül 2003 te Yahudi bayramının olduğu bir dönemde kapılar 20 gün kapalı tutulmuştur.), çalışma hakkı (köylüler kendi topraklarına ulaşamamakta), mülkiyet hakkı (on binlerce Filistinlinin toprakları duvarın diğer tarafında kalmıştır, pek çok ev yıkılmıştır), sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşma hakkı engellenmektedir. Duvar ile Yeşil Hat arasında kalan Filistinliler evlerinde kalabilmek için özel izin almak durumunda iken, illegal yerleşimciler serbestçe dolaşabilmektedir. Batı Şeria daki yerleşimciler %1.6 lık bir toprağı işgal ediyor olsa da, yerleşimleri birbirine bağlayan yollar dikkate alındığında bölgede israil kontrolü %46 ya ulaşmaktadır.

Duvarın ilk etabının Temmuz ayında tamamlanmasının ardından, ikinci etabın güzergahı konusunda gerek israil hükümeti içindeki gerekse ABD ile arasındaki görüş ayrılıkları dolayısıyla karar gecikmiş; ancak Ekim ayı içerisinde Şaron, ikinci etabın güzergahını onaylamıştır. Duvar inşasının genişletilmesini engellemek üzere Filistin tarafından hazırlanarak BMGK ya sunulan tasarı, ABD vetosu sebebiyleKonsey den geçememiştir. Tasarı 15 üyeden 10 unun kabul oyunu alırken, ingiltere, Almanya, Bulgaristan ve Kamerun çekimser kalmıştır.

21 Ekim tarihinde BM Genel Kurulu nda duvar inşasını uluslararası hukuka göre gayrimeşru sayan ve israil i inşaatı durdurmaya ve yıkmaya çağıran karar, 144 e karşı 4 ret (ABD, israil, Mikronezya ve Marşal Adaları) ve 12 çekimser oyla kabul edilmiştir. Ardından BM Genel Sekreteri Kofi Annan, israil'in duvar inşasını durdurması ve Genel Kurul un bu konuda aldığı karara uyması yolunda bir rapor hazırlamıştır. Raporda, taraflardan Yol Haritası na uymalarının istendiği bir dönemde duvar inşasının sürece oldukça zarar verici bir davranış olduğu vurgulanmış, 1967 sınırlarından 13 mil doğuya kayan duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiği ve Filistinlilerin hayatlarını daha da zora soktuğu belirtilmiştir. Duvar, Batı Şeria nın %16 sını ayırmaktadır. Bu Batı Şeria daki 17.000 ve Kudüs teki 220.000 Filistinliye tekabül etmektedir. Güzergah tamamlandığında 160.000 Filistinli daha çevrelenmiş olacaktır. Raporda ayrıca duvar inşasının gelecekte bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Filistin devletinin kurulmasını zorlaştırarak uzun vadeli barış çabalarına zarar vereceğinin altı çizilmiştir. Öte yandan BMGK, 8 Aralık 2003 te duvar inşasının uluslararası hukuka göre meşru olup olmadığı konusunda Uluslararası Adalet Divanı nın tavsiye kararı alması yönünde bir karar taslağını oylamıştır. 90 kabul, sekiz red ve 74 çekimser oyla karar Genel Kurul dan geçmiştir.

israil ısrarla duvarı güvenlik amacıyla inşa ettiğini belirtse de, aslında bu, güvenliği sağlamaktan ziyade bölgede istikrarsızlığı ve şiddeti arttırmaktadır. Gettolara hapsedilen Filistinlilerin hayatlarını daha da çekilmez bir hale getirmektedir. israil in amacının salt güvenlik olmadığının en önemli göstergelerinden biri duvarın güzergahıdır. Zira duvar, ateşkes hattı olan Yeşil Hattan geçmemekte; Yahudi yerleşimlerini koruyacak biçimde en verimli Filistin topraklarını, Batı Şeria nın doğusundaki ve batısındaki su yollarını ve yer altı su kaynaklarını kapsayacak şekilde inşa edilmekte ve kimi bölgelerde 5 / 20 km içeriye kadar girmektedir. Ayrıca duvar, Filistin şehirleri ile kırsalını birbirinden ayırmaktadır. Duvar inşaatı işgal altındaki Filistin topraklarında israil in yavaşça ve sessizce gerçekleştirdiği etnik temizlik stratejisinin bir parçasıdır. israil her ne kadar Filistin yönetiminin güvenliği sağlayamaması sonucu böyle bir tedbire başvurduklarını ve bunun geçici bir mahiyette olduğunu vurgulasa da, tecrübelere binaen bunun gerçek olmadığı iddia edilebilir. Zira israil, bugüne kadar dış baskı özellikle ABD baskısı- olmaksızın işgal ettiği hiçbir topraktan çekilmemiştir.

Duvarın de factosınır olacağı yönünde endişeler giderek artmaktadır ki bu, Şaron un uzun vadeli planlarına da uygundur. insan Hakları Komisyonu Özel Raportörü John Dugard, Filistin topraklarındaki insan haklarına ilişkin hazırladığı raporunda; israil in işgal altındaki Filistin topraklarında aşırı güç kullandığını, insan haklarını ihlal ettiğini, Batı Şeria topraklarının önemli bir bölümünü kendi tarafında bırakarak 210.000 Filistinlinin tarlalarından, okullarından, işlerinden, sağlık merkezlerinden koparıldığını belirtmiş ve raporunu şu şekilde bitirmiştir: "israil duvar inşasının geçici bir güvenlik tedbiri olduğunu ifade etse de bence bu israil in Filistin topraklarını sessizce ilhakının bir çeşididir. Bu duvarın bir kısmını gördüm; eski Berlin Duvarı bunun yanında çok küçük kalıyor. Bu de facto ilhaktır."

Kaynak : http://filistin.ihh.org.t...ncduvari/utancduvari.html
yüzyıllarca avrupa tarafından itilmiş kakılmış israil milletinin sözde güvenlik adına insanları acıkhava hapislerine mahkum etmesidir.
gettolarda yaşamaya alışmış onun dışında bir muamele görmemiş bu millet güçlü olduğu vakit karşısındakine ona yapıldığı muameleyi yapmaktadır.
ama elbet yaptığı bu zulmün hesabını verecektir.
(bkz: israil antifilistin v 3 1)
abd'nin yapılması için destek verip afferim oğlum süpersin çok güzel oluyo kıs kıs kıs dediği utanç duvarıdır. abd'nin yıkılması için götünü yırttığı duvar için ise (bkz: berlin duvarı)
bir ırkı duvarlar arkasına mahkum etmeye çalışmanın göstergesidir. işin en acı yanı dünyanın buna göz yummasıdır. israilin yaptığı her devlet terorü birkeşmiş milletler tarafından kınanmakta fakat israile karşı kesinlikle fiziki bir müdehalede bulunmamaktadır.
Gerçek Amaç Güvenlik mi?
Güvenlik gerekçesini inandırıcı kılabilmek için bununla bağlantılı bir ismi zihinlere yerleştirmeye çalışıyor.Bu gerekçeye başvurmasının hem kendi toplumuna,hem de dünya kamuoyuna dönük sebepleri bulunmaktadır.Bütün bu sebepler ise temelde kendini haklı gösterme amacına yöneliktir.Ancak gerçekte işgal devleti açısından duvarın güvenlik dışında çok önemli amaçları bulunmaktadır.Bunların en başında geleni ise yeni toprak gaspıdır.Çünkü eğer ki tek ve gerçek amaç güvenlik olsaydı en azından duvarın BM kararlarında israil sınırları olarak gösterilen yeşil hat üzerinden inşa edilmesi gerekirdi. Öyle olsaydı belki o zaman Berlin duvarının bir benzeri olabilirdi.Toprak gaspı gerçeği BM raporları başta olmak üzere muhtelif uluslar arası kuruluşların raporlarında dile getirilmiştir.Bunun yanı sıra işgal devleti duvarı,emri vaki yoluyla Filistin tarafının beklediği tüm çözüm planlarının önüne set çekmek ve böylece kendi planlarını hayata geçirmek amacıyla değerlendirmek istemektedir. işgal devletinin en önemli amaçlarından biri de Filistinlileri göçe zorlamak suretiyle ırkçı bir tasfiye gerçekleştirmektir.
Utanç Duvarı.
israil işgal devleti inşa etmekte olduğu duvarı "güvenlik duvarı" olarak isimlendirmekte,dünya kamuoyuna bu isimle kabul ettirmeye çalışmaktadır.
israil'in burada "güvenlik" isimlendirmesini kullanmasının belki yaşadığı güvenlik sorunuyla irtibatı olabilir.Ancak bu sorunun sebebi, toprakları ve hakları gasp edilen Filistinlilerin verdikleri meşru mücadele değil,haksız işgal ve gasptır. Eğer bu işgal ve gasp sona erer de gasp edilmiş haklar sahiplerine iade edilirse söz konusu sorun da sona erer. Ama gayri meşru işgal sürdükçe meşru mücadelenin gerekçesi de var olacak, dolayısıyla israil güvenlik sorunu yaşamaya devam edecektir.
işin gerçeğinde bu duvar ırkçı anlayışa dayanan bir ayırım duvarıdır. israil'in bu duvarla sadece güvenliği değil,halklar arasında irtibatı kesme ve demografik dengeleri Yahudilerin lehine çevirme gibi ırkçı temele dayanan hedefler de gözettiğinden inşa ettiği duvarı da "ırkçı ayırım duvarı" olarak isimlendirmek çok daha isabetlidir.