bugün

islamiyet, sanıldığı gibi saf bir din olmayıp, ritüellerinin çoğunu putperestlik inancından almış bir dindir. islamiyet henüz hiç ortada yokken yapılan ibadetler, insanların alışkanlıklarını bozmamak, daha kolay adapte olabilmelerini sağlamak için islam dinine yerleştirilmiştir. bunlardan bazıları namaz, hac ve oruçtur.

1- namaz

putperest ibadetlerinden biri namazdır. Namaz, güneş kültünün ritüellerinden biridir ve Hint kökenli bir ibadettir. islam öncesi Araplar da namaz kılarlardı. Günümüzde Hindular da namaz ritüellerini devam ettirirler.

sansktitçe “surya” güneş “namaskara” ise selamlama veya bağlantı demektir. böylece “Surya Namaskara” ‘güneşle bağlantı’ anlamına gelmektedir. Surya Namaskara, bedende akan güneş enerjisinin canlandırma tekniğidir.

Arap putperestlerinin namaz kıldığı Kur’an’da yazılıdır.

Bilindiği üzere Arapça’da “salat” namaz demektir.
Onların Kabe’deki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir.
Küfrünüzden dolayı azabı tadın!
Namaz törenlerindeki ıslık ve alkışlar nedeniyle putperestlerin kıldığı namaz eleştiriliyor. Putperestler de günde 5 vakit namaz kılarlardı. Bu namazlar şunlardı:

Şaharit namazı -sabah namazı
Musaf namazı – öğle namazı
Minha namazı – ikindi namazı
Neilat Şerarim namazı – akşamüstü namazı
Maarib namazı – akşam namazı

Kur’an’da geçen namaz vakit sayısı 3 olmasına rağmen 5 vakit kılınıyor olması zamanla putperest döneme dönüldüğü şüphesi taşımaktadır. Aynı şekilde abdest de putperestlerde vardı. Cünup olunca boy abdesti alırlardı.

2- oruç

güneş kültüne sahip putperestlerin ibadetlerinden biri de oruçtur. Namaz vakitlerini güneş zamanlı ayarladıkları gibi oruçlarını da güneşin doğuş ve batışına göre ayarlarlardı.

Orucun başlangıcı bile islamiyet’teki gibi ay’a göre tespit ediliyordu. Tıpkı, bugünkü müslümanlar gibi, ay’ı görmek için gözetleme heyetleri bile kuruluyordu.

islamiyet öncesi arap paganlarının ilginç gelenekleri vardı. Bunlar Ramazan dedikleri ayda bir ay oruç tutarlar, Mekke’ye Hacca gidip Kabe’nin etrafında yedi kez dönerler, “Kara Taş” ı ( Hacerül Esved) kutsal sayar onu öper ve günde dört veya beş vakit namaz (salat) kılarlar, şeytan taşlarlardı.

“Aişe anlatıyor: Islam öncesinde Kureyş, Aşure gününde oruç tutardı..”

Sabiilik, yıldız kültüne sahip bilinen en eski pagan dinidir. ilginçtir ki Sabiiler de 3 vakit namaz kılar ve 1 ay oruç tutarlardı. Farz orucun dışında nafile oruçlara da sahiptiler.

Kur’an’da önceki toplumlarda da orucun olduğu yazılıdır:
Bakara-183. Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). umulur ki sakınırsınız.

Bütün dinlerde, belirli zamanlarda oruç tutma geleneği vardır. Budha rahipleri, gene belirlenmiş günlerde oruç tutarak günahlarını itiraf ederek, arınacaklarına inanırlar. Hindistan’da Sadhular gene günahlarından arınmak için oruç tutarlar. Çin’de göksel Yang ilkesinin başlamasından önce belirli bir süre oruç tutulur.

3- hac ve tavaf

islam öncesi Araplar’da Kabe putperestlerin en kutsal mabediydi ve bölge halklarının hac mekanıydı. Kabe eldeki kanıtlara göre ibrahim peygamber tarafından yapılmamıştır, yaklaşık MÖ800 lü yıllarda yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca Kabe hiçbir zaman yahudiler ve hristiyanlar tarafından kutsal sayılmamıştır. tevrat ve incil’de Kabe ile ilgili tek bir ayet dahi olmaması bunu kanıtlamaktadır. kabe MÖ 800 lü yıllardan sonra putperestler tarafından “Allah’ın evi” olarak anılmaya başlanmıştır.

putperestler Kabe etrafında 7 kez tavaf yaparlardı. Kureyş dışından gelen Bedevi putperestler tavafı çıplak olarak yaparlardı. putları ziyaret, Hacerül Esved taşına el sürme ve öpme, Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelme, şeytan taşlama hac ibadetinin en önemli ritüellerindendi.

putperestlerin hac sırasında hep bir ağızdan yaptıkları telbiye de aynen şöyleydi:

lebbeyk allahümme lebbeyk.
la şerike leke illa şerikun huve lek.
temlikuhu ve ma-melek

not: arzu edenlere kaynak verebilirim.
müslümanları kıvırmakta geçebilecek bir kitle daha yoktur efendim. gerçekten, özellikle sözlükte tartıştığım insanlarda bu şey göze çarpıyor. ayrıca müthiş bir uydurmacılık da mevcut. 'i' harfinden; 'ineğin samanlıkta kaybolan memesi' cümlesini çıkaraacak düzeyde hemde.

siz kalkıp islamiyet öncesi namaz kılan, oruç tutan adamların ibadetlerini araklayıp kendi dininize koyun, sonra o döneme cahiliyye
ismini verip, o dönemde hiç yapılmamış; kız çocukları diri diri gömme v.b olayları üzerlerine yıkıp karalayın, her anlatıda kafirler, putperestler diyerek kötüleyin. birisi çıkıp putperest ritüelleri islama da geçmiştir dediği zaman ; '' mal bulmuş mağribi'' diyip; ''allah islamı çok önceden gönderdiği için o toplumda bu şeyler vardı, islam öyle hemencik kurulmadıki.'' diye saçma bir yazı gösterin...

ne tesadüf, bu ritüel arap yarımadası dışında hemen hiçbir yerde yok. çin'de, amerika'da, afrikada ve avusturalya'da bu şeyler hiç yok. allah sadece arapların tepesinde durup onlara birşeyler göndermiş olsa gerek ! yahut oranın geleneklerini göz önünde bulundurarak kitap yazdı bir arap. milyonlar onun peşinden koşuyor... hala !
birbirine her platformda ters ve zıt ikilidir. değerli arkadaşların yazıları okunduğunda, neyi nasıl değerlendireceklerini bilmedikleri ve asıl konuların yakınından da geçemedikleri anlaşılıyor. başlık o kadar müsait ki, aklı başında samimi bir Müslüman hemen şunu yazması lazım; peygamber efendimiz her türlü putu ve sembolü şiddetle yasaklamışken, rabia işareti ne halttır? neyin göstergesidir be hey örümcek beyinliler? hristiyan'ın haçı, yahudi'nin yıldızı ve şimdi de sizin rabia işaretiniz mi? peygamber demedi mi size, asla hristiyan'a ve yahudi'ye benzemeyin diye? kimin ümmetisiniz siz geri zekalılar?

yakalayacaksanız bunları yakalayın. yazacaksanız bunları yazın.
öncelikle şu çizimle başlayalım: http://imgim.com/kabeputputperestlikislam.jpg

inançlı dostlarımdan özür dileyerekten, bir gruba hitap etmek istiyorum, hitabım onların kullandığı ağıza uygun şekilde olacak.

her sene kabe'de putperestlerden alınma hareketleri yapıp, putperestlikle bağlantı kurulduğunda bu kadar canı yanan mümincik görmek beni şaşırttı doğrusu. çoğu cahilce ağzından salya saçarak birşeyler karalamış görüldüğü üzere. yazdıkarımın tamamıyla ilgili kaynak verebilirim, ki ilk giride de belirttim, kaynak verebilirim diye, fakat müminciklerin hiçbiri kaynak isteme zahmeti göstermeyip, direkt olarak yalan ve uydurma yaftalarını yapıştırdılar.

birkaçı ise kalıba koymacı andaval, biri ateist forum kalıpçısı, diğeri turan dursun bilmem ne. *

bazı şeyleri kabul etmeniz gerekiyor, kuran'ın bölgenin geleneklerinin dikkate alınarak yazıldığı çok açıktır, bunun tartışması hiçbir şekilde yapılamaz. şu gruba birşey anlatmak gerçekten mümkün değil, önce temel eğitimlerini almaları gerekiyor.

kalın sağlıcakla.
(bkz: kaynak götüm)

Birbirinden çok farklı olan iki kavramdır.
islamda taşa, puta, herhangi bir maddeye tapmak, önünde secde etmek gibi bir şey yoktur. islamda müslümanlar yaratıcının emirlerini yerine getirirler.
Putperestler ise kendi yaptıkları yapılara taparlar. Şimdi konuyu saptırmaya çalışacak olan bazı şaklabanlar çıkacaktır. O zaman neden kabenin etrafında tavaf ediyorsunuz hölölölö diye.
Biz kabeye tapmıyoruz, allahın emrini yerine getiriyoruz.
aralarındaki tek fark tanrı algılarıdır. bir yan da ''Ene rabbükümül alâ'' yani sizin en yüce rabbiniz benim diyen firavun ve onun kulları; bir yanda ise la ilahe illallah diyebilme erdemine kavuşmuş olanlar.

evet, islam ile putperestlik arasında mekanik benzerlikler vardır, mesela namaz yani salat, oruç, hac, gusletme, abdest alma vs... tüm bunların varlığının kaynağı yine arap tarihçiler aracılığı ile gelmiştir günümüze. al makdisi, cahız, vakıdi gibi tarihçiler, özellikle mesudi'nin Muruc ez-Zeheb adlı eseri, farklı inanç öğelerinin islam öncesi ve sonrası dönemdeki uygulamalarına ayrıntıları ile yer verir.

biz iki tercih arasındayız ve bu tercihin felsefi, ahlaki mantıki bir delili ya da savunması olmalı. siz diyorsunuz ki islam ''arak bir dindir''. ben ise allah'ın evrene ve insana dair hükümlerinin hepsinin ortak olduğunu; birbirinden tek farkının tanrı algıları olduğunu dolayısıyla tek bir algı farkının işin özü olduğunu söylüyorum. nitekim kur'an'ın ana konusu tevhid ile şirk mukayesesidir ve buna bağlı olarak şirk ile tevhidin toplumsal yansımalarıdır.

her dinin hem bireysel hem de toplumsal ögeleri vardır. toplumsal ögeleri daha çok zekat, infak gibi mülkün konusuna giren ve mülkün adil dağılımı konusundaki esasları belirleyen hükümlerdir. kur'an mal biriktirmeyi ateş olarak niteler. bu kur'an'ın toplumsal meydan okuyuşunun göstergesidir. çünkü din; siyasi sosyal etik kurallar içeren bir kurumdur, hatta ve hatta dünyevi bir kurumdur ancak netice itibari ile verdiği son mesaj ebedi hayata yöneliktir. islam ile putperestliği karşılaştırıp sözüm ona islam'ın iç yüzünü anlamlandırabilmek için öncelikle bir tanrı algısının var olması gerekir, ardından ise din olgusunun tartışılması gerekir.
din hakkındaki görüşlerim, (bkz: din/#21551029).

bir de dinin bireysel yönü vardır, bu fıtri bir ihtiyaçtır. mesela zor zamanlarınızda sevdiklerinizi yanınızda görme istediği gibi. ve bu istemi sizler yine tanrı algınıza göre sıradan bir teselli olarak da algılayabilirsiniz, bir tanrı'nın var olduğu, sizi duyduğu varsayımıyla da hareket edebilirsiniz. bu ise iki masum tercihtir. bireyin kendisini bağlar. bu sebeple ibadetler, ayinler; dinin bireysel ve toplumsal yapısının halkalarından biridir. çünkü her dinde bireysel ile toplumsal önermelerin sonu tanrı'nın razı olmasına çıkar. toplum tanrı adına refah içinde olmalıdır, çünkü dünya fanidir. insan tanrı'dan başkasına ibadet etmeyerek erdem kazanır; çünkü dünya tanrı'nın imtihan meydanıdır. bir bütünlük içerisinde var olan din olgusu ne bireysel ne de toplumsal ögelerden soyutlanamaz. bu her dinin ana kuralıdır. buna bağlı olarak hac, oruç namaz gibi bireysel hükümler inanan biri için tanrı'nın yegane değişmez kuralıdır. inanmayan için ise birbirini taklit eden saçmalıklar zinciri.
islam ile putperestlik arasındaki ilişki, inanan ile inanmayan arasındaki ince çizgiyle ayrılmıştır. islam tevhidi, putperestlik şirki icab eder; inanan için bunu anlamdırmak, inanmayan için anlamsız kılmak icab eder. bu göreceli bir algıdır.

islam ile pagan adetlerinin, namazın hinduizm'de de var olmasının arasındaki tek fark tanrı algısıdır. bunun haricindeki benzerlikler ise sami kavimlerin aynı kaynaktan beslenmiş olmaları ile alakalıdır. çünkü müşrikler de ibrahim'in çocuklarıydı. hatta kur'an'da bunu defalarca savundukları anlatılır. allah'ı inkar etmiyorlardı; ibrahimi dinin esaslarını biliyorlardı.
islam'ın temel kavgası firavun'a, feridun'a; hubele secde etme erdemsizliğini, sadece allah'a secde etme erdemine çevirme savaşından ibarettir. mesela bakara suresi 158. ayet de şöyle bir lafız var;


--spoiler--
Gerçekten Safâ ile Merve Allah'ın alâmetlerindendir. Onun için her kim hac veya umre niyetiyle Kâ'be'yi ziyaret ederse, bunları tavaf etmesinde ona bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah iyiliğin karşılığını verir, o her şeyi bili
--spoiler--

çünkü hac farizasının müşriklerde de var olduğunu, dolayısıyla yeni bir şeriatın geleceği beklentisi içinde idiler. çünkü onlarda iabdetperest bir halktı. din olgusunun istemi onlar için sadece bireysel yükümlülükleri yerine getirmekle tamamlanmış oluyordu. ancak islam bunları bir arada ve birbiriyle çatıştırmadan emretmiştir.
teknik ayrıntılara çokça boğulabiliriz ama tek bir soru tümünü çözer; bunlar birbirinden araklanmış saçmalıklar mı? yoksa tanrı'nın insanlığın var oluşundan bu yana emrettikleri mi? bu sorunun cevabı ise gayet basit; inanırsın ya da inkar edersin. sadece tercih.

tüm bu soruları sorduktan sonra iki şık kalır geriye, birincisi islam arak bir dindir; ikincisi ise din ve tanrı insanlığın ortak geçmişinin ürünüdür ve bizzat tanrı tarafından nesiller boyunca yinelenmiş, birbirinden beslenmiş, birbirini etkilemiş ortak kültür eksenidir.
bu sebepten namazın surya namaskara'ya benzemesi ile hacc'ın tüm dinlerde var olması kısır döngü bir tartışmadır, ana sorun tanrı'nın varlığı ile yokluğu tartışmasıdır. tanrı'dan sonra din olgusunun çerçevesi.
turan dursun ve ya falanca kimsenin herhangi bir şey yazması içsel bir tercihin karanlık noktalarını hiçbir zaman aydınlatmış olmayacaktır. turan dursun bunları anlamlandırıp bir tanrı olmadığını dinin yalan bir safsata olduğunu savunuyor, bu sonuca varıyor, ben ise bunları anlamdırıp bir tanrı'nın var olduğunu ve din olgusu ile bizlerin geçici hayatına müdahil olduğu sonucuna varıyorum.
aramızda iki tercih kalınlığında fark var, şimdi dileyen istediğine inanabilir.
görüldüğü üzere putperestlerin yaptıkları şeyleri bilmeyen, sadece aptal bir taşa, tahtaya taptıklarını sanan cahiller, yine bilindik şekilde dini kurtarma çabası içine girmişler. kaynak olarak gerçek manada götünü kullanan kimseler mevcut. *

arkadaşlar öncelikle araştırın, öğrenin, putperestlik nedir, içeriğinde neler barındırır, bu adamlar neden tahtaya, taşa tapıyorlar ?? bilmeden gelip ahkam kesmeyin.