bugün

Nobel Ödüllü Psikolog Daniel Kohnemann' ın "Instagram Çağı" ndan biraz bahsedelim;

Bu kuşağın 2 gerçeklik algısı var; "Yaşadığı Gerçeklik ve Gelecekte bu anı Hatırlamak istediği Şekil"
Yani anı yaşamak yerine, Bulunulan anı gelecekte nasıl hatırlamak istiyorsak ona göre kurguluyoruz.

Müthiş Selfieler, Işıklandırmanın Üst düzey dikkate alındığı ve süper açılardan çekilen yemek tabaklarımız var. Süper tatil fotoğraflarımız var.

Yani anı yaşamıyoruz. Bizi takip edenler bu anları nasıl hatırlayacak ve değerlendirecek, bu anlar nasıl algılanacak bunu ön planda tutuyoruz. Hayatı bir kaygı haliyle yaşıyoruz.

Oluşturduğumuz "Filter Bubble" da tamamen kendimize endeksli bir çevre oluşturuyoruz. insanları kolayca harcıyoruz ve oluşturduğumuz bu fanusta muhteşem bir kibir ile kendimizi dolduruyoruz. Sokakta tahammül ettiğiniz herhangi bir şeye sosyal medya ilüzyonunda tahammülsüzlük gösterebiliyoruz.

Teknolojinin davranışlarımız üzerindeki inanılmaz girdap etkisi ve karakterlerde oluşturduğu boşluk ileride daha büyük sosyal problemlere yol açacak.

Bunun en büyük kanıtı, Facebook kullanan çocuklarda ki kaygı artışı saptanması. Sosyal medya da insanlar kendilerini "Karşılaştırma Girdabına" sokuyor. Karşılaşltırma insanda kaçınılmaz olarak "KAYGI" yaratır.
serdar kuzuloğlu bahsetmişti bundan.

https://youtu.be/D695K3xmCwA
Instagram'ın Hayatımıza Kattığı Acı Gerçek: Gezip Tozmayı Kutsallaştıran Yeni Nesil... Maksat dostlar alışverişte görsün.

Sosyal medya kullanımının inanılmaz boyutlara ulaşmasıyla birlikte yeni nesilde gezilen, görülen yerleri acayip şekilde kutsallaştırma merakı baş göstermeye başladı.

insanların mutlu görünmeyi güç, mutsuz görünmeyi eziklik olarak algılamasının sonuçlarından biri. Geziyorum, eğleniyorum, mutluyum çabası. Üstüne bir de sosyal paylaşım sitelerine fotoğraflarını ekleyip beğeni toplayınca kendini olduğu gibi değil, olmak istediği gibi göstererek sahte mutluluklar edinirler.

Yeni yerler keşfetmek ve enerji atmak için değil, fotoğraf çekip paylaşmak ya da hava atmak için gezenlerin sayısı da hiçte azımsanacak boyutta değil.

Seyahat etmek, spor yapmak, kitap okumak, yemeğe gitmek vs. hepsi instagram için yapılıyor artık. O ülkeyi görmüş sayılmıyorsun yer bildirimi yapmadan. Spor salonundan bir fotoğraf, hemen gelsin altına hashtag'ler. kitap kapağı, kahve bardağı ayrılmaz ikili. Bir de eli yüzü düzgün bir sevgili bulup araya romantizm sıkıştırdın mı tamamsın.

Gezme eylemini bile kendimize bir şeyler katması ya da eğlenmek amacıyla yapamıyoruz.

Kimseye kemre sepeti taşı demeye gerek yok. Sadece yapılan şeyi göklere çıkartıp, kaçınılmaz gereklilik yapma artık bir alışkanlık haline geliyor.

Gezip tozmayla hayatın anlamını keşfetmiş gibi tavırların yapılmasına gerek yok. "Haydaa!! kaç aydır bu şehirdesin daha filan bara gitmedin mii??" ya da "ohaaa ya rejkjavik'i hala görmediğine inanamıyorum!!!" şekillerine girmeye gerek yok.
güncel Önemli Başlıklar