bugün

bir yazarın şu şekilde tanımladığı durumun sorusu

yazmak bazen kelimelerin önünde acıdan kıvranmaktır. önünde gezinen harfler insanın başını çatlatacak bir cümlenin habercisidir. hangilerini alıp yanyana dizsen bir öfkenin bir acının keskin yüzleri haline dönüşürler. yazmak göz göre göre bir ateşin atmaktır bedenini...

kraliçenin pireleri, tarık tufan, sf:151
can sıkıntısından yazar, yazarken düşündüğü için yazar, yazmak için yazar, ego tatmini için yazar, kendini ifade etmek için yazar, bakın ben çok şey biliyorum demek için yazar, dikkat çekmek için yazar, paylaşmak için yazar, yönlendirmek için yazar, kavga etmek için yazar, bulaşmak için yazar, konuşamadığı için yazar,rahatlamak için yazar, çok konuştuğu için yazar.
ossbir çekmediğinden yazar!

siyah ulan! *
öncelikle insan okur. okudukça öğrenir. öğrendikçe paylaşır. zamanla öğrendikleri artar ve daha fazla paylaşma ihtiyacı hisseder. bunun için yazar. yazdıkça daha çok bilgiye ihtiyaç duymaya başlar. sonra yine insanın yapması gerekeni yapar ve okur.
(bkz: yalnız olduğunu hisseden yazar)
(bkz: patlama noktasına gelen yazar)
(bkz: yazarın kendini sözlüğe vurması)
içten güdümsel dışa vurumsal bir eylemdir. yaşanılan olaylar, söylenemeyenler, ifade etme isteği tetikleyici sebeptir.
insanın yazma sebebi "anlatmaktır". anlatarak, paylaşmak; paylaştıkça kendinin bilinmesi... ve eğer ki birileri "yazı" vasıtasıyla "yazanı " bilirse o zaman yazan varlığını hissedecek, varoluşuna anlam katacaktır. yazmanın, çizmenin , her ne şekilde olursa olsun bir şeyler anlatmanın sebebi sadece "bilinmektir".
(bkz: insanın yaşama sebebi)
içini yazarak daha iyi kusacağına inanan insandır. çevresinde konuşacak bir dostunun olmaması, içinde yaşayıp içinde öldürdüğü meselelerin, zaman gelip baş verdiğinde uygulayacağı en güzel yoldur.
insan sonsuza kadar unutulmamak için yazar, yazmanın tek nedeni budur.
kendini ifade etme isteği.
düşüncelerin dışa boşalımı, kelimelerle kasılmış bir beynin rahatlama yöntemidir.
insan unutulmamak için yazar, dışarıya bunu farklı yansıtır, yazar yazar olduğu için yazar, öncelikli gayesi dışavurumda; herşey okuyucu içindir. lakin içsel düşüncesi unutulmamaktır. içten içe hep bunu zikreder; yazdıklarımla beni unutmasınlar. ama herşey okuyucu için demekten de alamaz kendini ve bu külliyen bir yalandır. birisi bir günlük tutuyorsa eğer geriye dönüpte ben naptım diye bakmak için değil bunu zaten biliyor amacı öldükten sonra biri bunları okusun olur her zaman.

anlaşılacağı üzere insanın yazma sebebi her daim unutulmamak olacaktır. yazdıklarının diğer insanlara faydası ise her zaman ikinci plan.
yazmak tanrılaşmaktır, tanrı kadar yalnızlaşmaktır.
yazarken daha çok düşünme imkanı oluyor çünkü.
(bkz: deşarj olma yolu)
keyiflidir.

okunduğunu, sevildiğini, nefret edildiğini bilmek insana varlığını hissettirir.
çaresiz bir insan yazar. yapamayacağını bile bile tüm çareleri yazar.
nedir bu yorgunluk?
ayaklarım koptu kopacak
başım şimdi düşüverecek!
bir üşengeçlik ki, zevki sorulmaz.
bir boşluktur ki, kelimelerle anlatılmaz
''kim okur ki bunu?''
kimse okumayacak, biliyorum.
neden yazıyorum bilmiyorum.
''neden yazmayayım'' diyorum.

anlayabildiyseniz bu yüzden...
yazmak bir nevi katarsistir. işi biraz da psikanalize yorarsak duyguların yaşananlara bağlanması ya da yaşananların psikolojik etkisini sınamak anlamına gelir bir anlamda. edebiyatı sırsız bir ayna gibi düşünürsek dış görünüşü değil de duygu - düşünce dünyalarını olduğu gibi yansıtan bir alan olarak niteleyebbiliriz.
dolmak. hayata, belli bir insana, kendisine, olanlara dolmak.
ve içini tekrar kendine dökmek için yazmak.
her şey, öksürmekle sökülmüyor ciğerden. hayatın sol yanındaki ur anca alfabe ile habis olmaktan çıkar.
yazmak, insanın elini uzatıp kendini yerden kaldırmasıdır.