bugün

belki bir cenaze toreninde. veya bulutsuz bir gecede kafasını kaldırıp gökyüzüne baktigi zaman.

kendimden biliyorum.
Ölümü gördüğü an anlıyor. Ölüm tek gerçek. Evet.
ameliyat sonra kendi basına tuvaletini bile yapamazkendir mesela.
Vucutta bir yer agrimaya basladigi zamandir. Derin bir caresizlik kaplar insani.
asansörde kaldığınızı hayal edin ama ara katta mahsur kalıyorsunuz ve tek başınasınız ve üstüne üstlük yanınız da telefon da yok. işte o an çok acizsiniz.
Hastalık karşısında düşülen çaresizliktir. Gözünün önünde en sevdiğin insan günden güne ölüme yürürken elinden sadece dua etmek gelir. Oda çoğu zaman bir işe yaramaz ve kaçınılmaz son geldiğinde ne kadar aciz ve çaresiz varlıklar olduğumuzun farkına varırız. Allah kimseye göstermesin. Yok ama düşmanıma bile.
en sevdigi insanin vefat etmesi ve onu kurtarmak elinden ne gelsede yapmasi ama bir ise yaramamasi.
evladın ölümü. uğruna herşeyi yapabileceğin, dünyayı bile durdurabileceğini düşündüğün, hiç düşünmeden kendini feda edebileceğin canlı ellerinin arasından kayar gider ve sen bir hayalet gibi kalakalırsın. kendini bir kum tanesi gibi hissedersin ve bir hiç olduğunu anlarsın.
çok sevdiği ve bağlandığı ama aynı hisleri karşıdan göremediği zaman.

insanın egosuyla kaybetme korkusu arasında ezildiği en zor durum.

iyi biliyorum...
ölen bir yakınını geri getiremiceğini anladığın o an.
insanın Kürt devrinin başladığını fark edip sözlükte Kürtlere küfür ettiği anlar.
çok sevdiğiniz biri cenaze arabasının içinde son kez evden uzaklaşırken yaşanır o an.
dönüşü olmayan ayrılıklardır insanı aciz kılan...
Geçen sene babam kalp krizi geçirdiğinde o kadar aciz ve çaresizdim ki.
Uçan kuştan, yoldan geçen adamdan hatta düşmanınızdan medet umar hale geliyorsunuz...
Kendi yüceliğini, dağların göklerin yüceliğini görüp, yaradanın yüceliğinin farkına vardığı andır.

Acziyetim yaradanın yüceliğindendir.
otobüsün yağlı camından dışarıya baktığı zaman.
Mezarlık ziyareti sırasında yaşanan duygudur. Bütün gün kafanıza takılanlara totonuzla gülersiniz acı acı.
hayatın acımasız olduğunun anlaşıldığı anlardır.
(bkz: refakatçi)
(bkz: refakatçi olmak)
Bütün insanların günü geldiğinde mutlaka ve mutlaka yaşayacağı; Maddi, manevi üstesinden gelemeyeceği, yenemeyeceği, kendilerini çaresizlik, 'acz' içinde hissedecekleri anlardır.

Kişiler için duygusal ve karakteristik açıdan değişim dönemidir. Kişinin yaşam felsefesi, dünya görüşü değişime uğrar.

Doğal afetler, hastalıklar, savaşlar, kazalar ve ölümler insanlığın en çok 'acz' içinde kaldıkları anlardır.
Gözlerinin önünde biri ölürken üzülmekten başka birşey yapamamak.
çiş yaparken bitmesini beklediği andır. beklemekten başka çaren yoktur.
Herkesin ondan kaçmasıdır.
en başında ölüm gelir. insanın elinden bir şey gelmez. ölümü durdurabilir mi bir insan ? peki ya hastalığı ? depremi,seli,açlığı,susuzluğu?? doğayı kontrol edebilir mi ? benden uzaklaşan, giden insanı durdurabilir miyim ?
bu acizlik duygusu..
hastalıktan cürmü bitap düşünce, zaptı zor zahiyatın, çaresizlik tutuyor bir zorba gibi, ruh varla yok arasında, tüm vücut isyanda sanki. *