bugün

kelimelerden, sembollerden, aletlerden ve bunların anlamlarından oluşturulmuş insan aklının yarattığı doğa dışı alemin incelenmesi ve bu yapay evrenin tekrar tekrar kurgulanması, tek tek insanları ve insanlardan oluşan toplulukları üretmesinin dinamikleridir.

insani olan -veya insanla temas eden- maddi veya manevi hiçbir "şey"in saf, doğal, bozulmamış, kendinden menkul veya bağımsız bir fenomen olamayacağını iddia eder. en doğal, insandan en kopuk görünen bir hadisenin bile insan aklından geçtikten sonra enfeksiyon kapmış olacağına ve bu noktadan sonra gerçek olmaktan çıkıp artık bir kavram olduğunu kabul eder. yeni insanlar da bu insanlaştırılmış biçimiyle söz konusu olguyu bilir, tanır ve benimser.

bir örnek: güneş.

kelime olarak: gün yaratan ve güne dayalı ısı ve ışık getirileri olan yukarıda bir cisim. oysa bu tanım dahi belirli bir dil (burada türkçe) dahilinde anlam sahibidir. başka dilde (mesela ingilizce "sun") düşünüldüğünde kelimenin kökeni, kafada yarattığı algılayış farklı olacaktır. kelimeler evrende var olan en suni yapıyı, yani insan aklını örgütlemek ve çalıştırmak için gerekli hammaddeler, araçlar ve bilgi kaynaklarıdır. kelimeler olmadan insan düşüncesi oluşturulamaz.

kavram olarak: neye göre? güneş denen hede insan ortaya çıkmadan çok önce uzayda yerini almış ve insan yarın yok olsa yine hiç istifini bozmadan var oluşuna devam edecek fiziksel bir fenomendir. oysa insanlık tarihinde güneş bir tanrı, bir nimet, bir hizmetkar, bir merkez, matematiksel bir denklem, fiziksel bir atom etkileşimi, topluluklara kimlik veren birleştirici bir unsur ve daha bir çok değişik mana ile yüklenmiştir. insan kafasında güneşin yeri defalarca yeniden tanımlanmış, ve anlam yüklü her yeni tanım teşebbüsü, ister istemez güneşin "doğal" olarak kabul edilen var oluş şeklini değişik atraksiyonlara dönüştürmüştür. ve artık "gerçek" denen her ne ise insan düşüncesinde iyice gündemden düşmüştür. bu sadece bir örnek; oysa tarih -ve güncel- bir çok kurbanla dolu.