bugün

*
içinde zaman geçirdikleri, oyalandıkları boşa vakit geçirilen oyun.
hangi açıdan ele alındığına bağlı.herkes hem aynı hem de farklı dünyaların insanları olabilirken *ayrıca bir de hayal dünyası vardır.o herkeste tamamen farklıdır *.
Küçük prens'imizin yazarı olan antoine de saint exupery'nin bir kitabı.Fransızca orijinal ismi La terre des hommes olup türkçe'ye 'insanların dünyası' adıyla çevrilmiştir. Milliyet,zeplin roman ve can yayınevleri çeşitli zamanlarda bu kitabı basmışlardır.

Posta pilotu olan, naif, çoçuksu ve hayalci bir ruha sahip olan exupery bu kitapta anılarından bahsediyor. And dağlarında uçuşu, rif vadisinden geçişi, çöldeki maceraları... kitabı bitirdikten sonra insanın aklına "nasıl posta pilotu olunur acaba?" Diye bir soru düşmüyor değil. Fakat fakat... olmuyor işte.

Kitaptaki bazı kısımlar sarı kafalı küçük prens'imizin gezegenler arası nefis yolculuğunun, enfes anlatımını hatırlatıyor. Özellikle muhammed bin-el hüseyin'in hikayesi ve bir kaza sonucu çölün ortasında teknisyeni olan prevot'la yaşadığı o zor günler. Bu iki anlatı da insanın içini sızlatacak derecede samimi. Özellikle muhammed'in(bark) çoçuklara oyuncak dağıttığı o sahne benim gözlerimin önünden gitmiyor. Evet özgürlük bu olmalı!

Not: öğrendim ki antoine de saint exupery'i de yengeç burcu erkeğiymiş. Evet bunu tahmin ediyordum.
çölden gelip bir avrupa ülkesini gezerken bir kaynağın (veya çeşmenin) başında uzun uzun durup akan suyu seyreden berberi'ye "hadi artık gidelim" dendiğinde "bekleyin de bitsin öyle gideriz" demesi, yani sürekli akan bir su kaynağına ihtimal verememesi kitabın unutulmaz ve ne kadar farklı insan halleri olabildiğini hatırlatan anekdotları arasındadır.