bugün

peşi sıra birden fazla insanı çözümlemeye çalışma durumu olarak açıklanabilecek hadise.
butun okumalar, oncelikle bilinene ya da kabul edilen onkabuller ve kisinin kendi ozelinde belirledigi yargi ve hukumler baz alinarak yapilir. hal boyle olunca okumaya dair cikarimlar belki tamamen olmasa bile buyuk oranda subjektiflik suphesi tasir uzerinde. peki boyle bir suphe olmasi okumayi ademe mahkum ettirir mi? cevap elbette hayir! aslinda burada yapilan isten cikan sonuc farkli nazarlardan yansiyan degisik profil resimleridir ve bu resimler birlestirilince hakikatin ucundan tutulmus olur.

insana dair okumalar ise bu ise dair cikarimlardaki subjektiflik kokusunun en yogun hissedildigi alandir belki. "kisi, kendinden bilir isi" ozlu sozu ile aciklanan durum, aslinda kendini ayna yapip gorduklerini yansitmasindan baska degildir. guzel gormek, guzel dusunmek gibi kavramlar iradi ve ihtiyari olmaktan cok tamamen kisiye has bir keyfiyettir. bu yuzden bakma lar ve gormeler arasinda uzun ve derin vadiler belirir cogu zaman. insan-i kamil ufku iste bu vadileri daraltma ve duzlestirme ufkunu isaret eder.

ister alt alta, ister ust uste nasil yapilirsa yapilsin, aradaki iliskiyi belirleyen kriter subjektiflikten kurtulamayacagindan ya da nesnel bir taban olarak kabul edilemeyeceginden, ancak alinan fakli ve bir cok numunenin sonucunda bir karar verilebilir...
i
n
s
a
n
l
a
r
ı.
(bkz: hüseyin üzmez)

tabi ki;

(bkz: kadir inanır)
(bkz: insanları alt alta görmek)*
(bkz: seray sever)
(bkz: mustafa keser)