bugün

insanın kendi ölümünü ve sonrasını düsünmesidir. aslinda insanın kendini dünyanın merkezi zannetmekten kurtuldugunun göstergesidir. cunku insanın kendi olumunden sonra diger insanların yasıyor oldugunu dusunmesi* cok zordur. bunu yapabilen nadir kisilere saygi duymak gerekir. cogu insan bunu yapabildigini zannederek cok büyük yanılgılara düser. fakat bir insan, ölümü ciddi anlamda düsünüyorsa o insanda artık gerceklik duyguları iyice yerlesmistir. cunku her insana gore var olus sebebi aslında kendisidir. bu da insanın kendini korumasını saglayan bir içgüdüden kaynaklanmaktadır. yani ölümü düsünmek herkesin yapmaya calıstıgı fakat cogu kisinin ciddi anlamda gerceklestiremedigi bir eylemdir.**
ölümden sonra tekrar dirilişe inanmayanlar için epey ızdırap verici olacağını düşünüyorum.
her an ölüm korkusu ile yaşamak, öldüğü anda herşeyin biteceğini sanmak nasıl bir karamsarlıktır...
herseyin fani olacağini anlayabimektir. hayata daha dogru durust tutunabilmektir. osuruktan seyleri kafaya takip enseyi karatmama ozgurlugudur. ve hayati hakkı ile yasabilmektir...

--spoiler--
olgun bir insan hayatinda bir kez ölümünü ve sonrasi tahayyyul edebilen insandir.

james alvin madison
--spoiler--
insanın kendi ölümünü görmesinden daha az yaralayıcı bir eylemdir.

(bkz: big fish)
(bkz: witch)
(bkz: glass eye) *
(bkz: kedinin kendi kıçını görmesi)
(bkz: ölüm rabıtası)
şöyle bir düzeltmeye ihtiyaç var bu başlık icin,"insanın kendisi icin uygun ölümü düşünmesi" çok daha uygundur. çünkü, bunu düşünmeye başlamanın mihenk noktası "nasıl öleceğim" ile ilgili olduğundan, doğru başlık budur gardaş!