bugün

dünyayı toz pembe göstermeye çalışan, "karşılıksız para veriyoruz; çünkü sizi seviyoruz" gibisinden abidik gubidik mesajlar vermeye çalışan malca reklamlardır.
Hele bir de son günlerde bunlardan bir tanesi işi iyice abarttı. Hani şu "hayallerinizden ne zaman vazgeçtiniz?" sorusu ile başlayan reklam. ilk dinlediğimde safca dinledim, sonunda ne çıkacak diye. Tabi yumurtadan civciv de çıkmadı kuş da. Sonunda ne mi oldu? reklamın sonunda kuvvetlice sövdüm. Borçlu ettiğiniz yetmedi bir de günahkar yaptınız lan adamı.

Son olarak işbu reklamda birçok hayale yer verilmiş. Güzel bir yattan, dünyayı dolaşmaya kadar. Ama hiçbiri benim hayallerime hitap etmiyordu. Benim gençlik hayalim komşu kızı Merve'ye kaymaktı afedersin.
Hadi bunu da yap da görelim.
direkt yüz yüze yapılan tanıtımların da reklam olduğunu varsayarsak, birçok kişiyi kolayca ağlarına düşürüyorlar. valla bak.. böyle ansısızın güveniyosun felam.. işin kötüsü durumun farkına ancak ebenin erojen bölgelerini görmeye başlayınca varıyosun. kol gibi girince de denilebilir..

üniversitedeykene, hain bankalardan birinin ağına düşmüştüm ben misal. lan var ya, kolay güvenmek kadar insanın kendini sikerten başka bir şey yok emin olun.. huyumu skeyim, babamın onca öğüdüne rağmen, çabuk kapılıyorum bu nalet duyguya; güveniveriyorum.

adam öyle bi anlattı ki kredi kartını, aha dedim çektiğim çilelere son verecek icat bu. aynştayn, nivton filan öbür tarafta dayanamayıp hödüğün birinin bedenine girmiş ve insanlığı kurtaracak şeyi yapmış.. hissiyatım tamamen böyle.

verdikleri limiti çılgınlar gibi harcayarak bitirip de ödeme gününe gelince gördüm nemenem bi kolpaya düştüğümü. ama geç olmuştu haliyle.. kan aldılar götümden paramla birlikte, ibineler. yeşilçamdaki bi anda iflas eden zeytinyağı kralarına döndüm hafız. düşün artık..

neyse..

diyeceğim o ki; bankanın sizi ne yerine koyduğunu fak edin. fark edin ki göte gelmeyin..
(bkz: enjoy capitalism)