bugün

incil’de geçen ünlü bir anekdottur. bir gün hz. isa'ya zina suçundan yakalanan bir kadın getiririlir ve taşlanarak öldürülmesi talep edilir:
bunun üzerine isa şöyle der; "içinizde günahsız olan, ona ilk taşı atsın!..”

recm saçmalığı altında yapılan cinayetleri, akıl yoluyla kaldırmaya çalışan isa'nın sıkça düşündüren sözü.

içinde bulunduğumuz çağ, belkide insanlık tarihinin en vahşi çağı. kimse bu çağda masum değil. yapılan her kötülüğün, haksızlığın, cinayetin birinci dereceden suç ortağı değil miyiz?.. susmak yapılanları onaylamak demektir. vakti geldiğinde aynı şey başımıza gelecek; konuşacak, sesizliğini bozacak tek insan bulamayacağız.
(bkz: o gün ilk taşı günahsız olanınız atsın)
felsefe taşını dumbledore yok ettiğine göre , bu ak saçlı amcamın günahsız bir melek olduğunu kanıtlayan anektoddur.
incilci batı gavuru kendi inançlarında var olan bu sapkınlığı islam'a mal etmeye çalışıyor. belki de doğru yapıyor bilemiyoruz.
ama ilgilisi için: the stoning of soraya m
içinizde en günahsız kimse ilk taşı o atsın derken hiç biriniz günahsız değilsiniz ibneler, her birinizin günahı diğerinden daha fazla. en günahsızı bulamayacağınız için taşı atacak kişiyi de bulamazsınız demek istenen söz.
(bkz: incil) de bahsedilen, (bkz: hz isa) tarafından insanlığa verilmiş ve tarihe geçmiş ayarlardan biridir. incil in yalancısıyım.
dogru soz, aslinda her kutsal kitapta bize anlatilmak istenen gerceklere dayali ibret verici sozler var. recm kadar sacma bisey de yoktur.
incil’deki en etkileyici sözlerden biridir benim için “ilk taşı günahsız olanınız atsın.” hayat düsturu haline getirmeye çalışıyorum bir süredir ve bu sebeple üzerine yazmak istedim. hikayesini incil’den alıntılayalım:

yuhanna 8: 1-11:

isa ise zeytin dağı’na gitti. ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. bütün halk onun yanına geliyordu. o da oturup onlara öğretmeye başladı. din bilginleri ve ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. kadını orta yere çıkararak isa’ya, “öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “musa, yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” bunları isa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. isa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “içinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi. sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı. bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp isa’yı yalnız bıraktılar. kadın ise orta yerde duruyordu. isa doğrulup ona, “kadın, nerede onlar? hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. kadın, “hiçbiri, efendim” dedi. isa, “ben de seni yargılamıyorum” dedi. “git, artık bundan sonra günah işleme!”

hikaye incil’de birçok kez tekrarlanan bir olay. yahudiler, eski yasa (tevrat ve diğer yazılar) hükümlerinin isa tarafından kabul edilip edilmediğini görmek, doğrusu onu suçlamak amacıyla bu tür denemeler yapıyorlar. eski yasa’da zinanın cezası ölümdür. peki yeni antlaşma eski antlaşma’yı hükümsüz mü kılmıştır? ikinci bir soru, yeni antlaşma ölüm cezasını kaldırmış mıdır? ikisinin cevabı da hayır.

öncelikle matta 5:17'de söylendiği üzre isa mesih “geçersiz kılmaya” değil “tamamlamaya” geldi. tamamlama sözcüğünü iki şekilde anlayabiliriz. birincisi, eksik olan şeye ekleme yapmak ve onu tamamlamak; ikincisi ise sonunu getirmek anlamında tamamlamak. peki bu sonunu getiren tamamlamak geçersiz kılmak değil midir? ilk bakışta öyle görünse de, ikinci noktayı açıkladığımda o şekilde olmadığı görülecektir.

peki yeni antlaşma ölüm cezasını kaldırmış mıdır (demektir ki eski yasa’yı yok mu saymıştır)? hayır. yeni antlaşma’ya göre “günahın bedeli ölümdür.” (romalılar 6:23) her günahın bedeli ölümdür. tanrı “öfkelenme.” der (matta 5:22). trafikte ettiğiniz bir küfürden dolayı cezanız “ölüm”dür. eski yasa ortadan kalkmamıştır. ikisi de tanrı buyruğudur. ancak tamamlanan bir nokta vardır ki o da isa mesih’in ölümüyle gerçekleşmiştir.

hristiyanlık’a göre isa mesih günahsızdı. günahsız tek insandı. ve ölümü hak etmeyen tek insan olarak bütün insanlığın günahlarını omuzladı ve öldü. daha sonra ölümden dirildi. ve böylece günahkar insanların tekrar ölmesine gerek kalmadı. tanrı insanları o kadar sevdi ki, biricik oğlunu verdi. öyle ki, insanlar ölmesin, sonsuz yaşama kavuşsun diye (yuhanna 3:16). böylece eski yasa da yeni antlaşma da ayakları üzerine basıyor. görüldüğü üzre ikisinde farklı cezalar verilmiyor ve eski yasa yok sayılmamış oluyor.

kalplere dokunan hikayeye geri dönelim. kadın bir günahkar. ve eski yasa’ya göre öldürülmesi gerek. isa ise yargılamanın ancak tanrı tarafından yapılabileceğini ima ediyor ve “ölümü hak etmeyen (günahsız) ilk taşı atsın (onu öldürsün, cezasını versin)” diyor. ölümü hak etmeyen isa mesih hariç tek bir kişi dahi olmadığı için hepsi dağılıyor. isa mesih soruyor: “seni yargıladılar mı?” kadın “hayır.” diyor. çünkü hepsi ölümü hak ediyor. isa mesih müjde veriyor: “ben de seni yargılamıyorum.” yeni antlaşma’nın, müjde’nin en önemli noktasıdır. günahının bedeli ödendiği için insan, cezadan özgürdür.

tüm insanların bu sözü benimsediğini düşünün. artık ben buna uğraşıyorum. yanlış yere park etmiş bir araba sahibine sinirlenmiyorum, çünkü ben de yaptım. günaydın demeyen arkadaşıma ben diyorum, çünkü selamsız ben de girdim oturdum. bana kötülük yapan kişiye kin gütmüyorum, çünkü ben de kötüyüm. isa mesih günahsızken yargılamazken, ben günahlı halimle yargılayamam.

ilk taşı, günahsız olanınız atsın.
sonra kadın çocuklara taşlattırılır.