bugün
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- icardi1905 adamdır11
- anın görüntüsü17
- insan olmaya ceyrek kala13
- türklerin çok kolay devlet kurması16
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı13
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor8
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek16
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- sık sık aldığınız iltifatlar8
- nervio10
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri31
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- en obez özelliğiniz19
- maca sekiz9
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
Hücreleri ve dolayısı ile onların oluşturduğu sistemleri bizler canlı olarak isimlendiriyoruz. Doğadaki herhangi bir cansız maddeden pek de bir farkımız yok. Bu tamamen insanların maddeleri gruplandırmak ve anlamlandırmak için oluşturduğu bir kavram.
Rastgele oluşan kimyasal reaksiyonlar sonucu, işlevsel ürünler meydana geliyor. Herhangi bir maddenin oksijen ile yanması ile oluşan artık ürünler, hücrelerimizde co2 yahut alkol olarak görülüyor. Nasıl ki demir paslanarak form değiştiriyor, esas olarak glukoz da yanıyor ve son olarak karbondioksit formuna evriliyor. Temelde iki hidrojen ile bir oksijenin birleşerek oluşturduğu su ile bir farkı yok.
Esas oğlan karbon ise 4 bağ yapabildiğinden ötürü, bizim canlı diye adlandırdığımız yapıların temel maddesidir. Çünkü bu çoklu bag sayısı karbon temelli bileşiklerin önünü açmaktadır. Yine bu dörtlü bağlar, moleküllerin birbirine bağlanmasını, daha uzun yapıların oluşturulabilmesini sağlar. Yine de bunlar temelde tamamen basit birer kimyasal reaksiyondur.
Homeostasis ise bir hücrenin iç dengesini sağlama mekanizmasıdır. Bu tıpkı cansız bir fabrikanın, bir yandan giren maddeyi, diğer yandan da bitmiş ürününü içermesine benziyor. Nasıl ki bu işlemler gerçekleşirken fabrikaya canlı diyemiyorsak, hücreler icin de durum bundan farksızdır.
Özelleşmiş yapılar ise zaman içerisinde birlikte çalışmaları sonucu birbirine katalizör etkisi yapmış kimyasalların bir araya gelmesidir. Örneğin, genetik materyaller belirli bir vakitte oluşmuşlar, içlerinden organizasyona en müsait olanlar çevresinde bulunan moleküller ile bir bütünlük kurabilmişlerdir. Ribozim buna güzel bir örnek teşkil eder. Çünkü yeri geldiği zaman enzim, yeri geldigi zaman nukleik asit olarak işlev gösterir.
Bu bütünlüğün etrafını da su altında oluşan ve hücrelerimizin zarını oluşturan yağ tabakası kapladığı vakit(ki yağ molekülleri sulu ortamda küre oluşturma gayretindedir), basit bir hücre modelinden bahsedebiliyoruz. Bu size canlı gelebilir. Lakin etrafı 4 duvarla kaplı fabrika örneğine geri dönmeniz ve onu hatırlamanız işleri kolaylaştıracaktır. Hatta tamamen laboratuvar ortamlarında, basit maddeler ile ilk hücre örnekleri oluşturulmuş, bunların kimyasal tepkimeleri kolaylaştıran yapılar olduğu görülmüştür. Glukoz gibi temel yakıt maddesi ise doğada bolca bulunan aldehitlerin yüksek ısı altında birbiri ile tepkimesinden meydana gelir. Yine doğada, karbonmonoksit ve amonyağın tepkimesi ile basit aminoasitler ortaya çıkabilir.
Bu yapıların bir araya gelerek(şans eseri fakat ortamın milyarlarca bu minik tepkimelerden oluştuğunu düşündüğünüzde pek de zor değil) kendi aralarında katalizör etki ve ürün devamlılığını sağlamaları sonucunda ortaya canlı dediğimiz kavram çıkmaktadır.
Velhasılıkelam; hücrede bilinç yoktur. Sadece özelleşmiş bir takım tepkimelerin bir arada meydana gelmesi ile oluşmuş yapılardır. Bunu da doğaları gereği, içdengeyi koruyarak gerçekleştirirler. Ki dikkat edecek olursanız, bizim kanserojen olarak nitelendirdiğimiz maddeler esasen hücre kimyasına yabancı bileşikler olduğundan ötürü işlenememekte ve bu kimyasal örgüye zarar vermektedir. Bu bile hücrelerde bir bilincin olmadığına, sadece reaksiyonların birbiri ardına gerçekleştiği bir yapı olarak bulunduğuna güzel bir örnektir.
Hücrelerin bir araya gelmesi ise esas olarak organize sanayi bölgelerine benzer. Daha kısan yoldan, daha hızlı şekilde ve daha rahat biçimde ürün oluşturma çabasından Başka bir şey değildir.
Birkaç araştırma için;
(bkz: Miller Urey Deneyi)
(bkz: formoz tepkimesi)
(bkz: Ribozim)
(bkz: koaservat)
Edit: daha da karıştırmak istemedim, en kısa ben basit hali ile anlatmaya çalıştım. ileri araştırma ve tartışma için yorumlara açığım.
Rastgele oluşan kimyasal reaksiyonlar sonucu, işlevsel ürünler meydana geliyor. Herhangi bir maddenin oksijen ile yanması ile oluşan artık ürünler, hücrelerimizde co2 yahut alkol olarak görülüyor. Nasıl ki demir paslanarak form değiştiriyor, esas olarak glukoz da yanıyor ve son olarak karbondioksit formuna evriliyor. Temelde iki hidrojen ile bir oksijenin birleşerek oluşturduğu su ile bir farkı yok.
Esas oğlan karbon ise 4 bağ yapabildiğinden ötürü, bizim canlı diye adlandırdığımız yapıların temel maddesidir. Çünkü bu çoklu bag sayısı karbon temelli bileşiklerin önünü açmaktadır. Yine bu dörtlü bağlar, moleküllerin birbirine bağlanmasını, daha uzun yapıların oluşturulabilmesini sağlar. Yine de bunlar temelde tamamen basit birer kimyasal reaksiyondur.
Homeostasis ise bir hücrenin iç dengesini sağlama mekanizmasıdır. Bu tıpkı cansız bir fabrikanın, bir yandan giren maddeyi, diğer yandan da bitmiş ürününü içermesine benziyor. Nasıl ki bu işlemler gerçekleşirken fabrikaya canlı diyemiyorsak, hücreler icin de durum bundan farksızdır.
Özelleşmiş yapılar ise zaman içerisinde birlikte çalışmaları sonucu birbirine katalizör etkisi yapmış kimyasalların bir araya gelmesidir. Örneğin, genetik materyaller belirli bir vakitte oluşmuşlar, içlerinden organizasyona en müsait olanlar çevresinde bulunan moleküller ile bir bütünlük kurabilmişlerdir. Ribozim buna güzel bir örnek teşkil eder. Çünkü yeri geldiği zaman enzim, yeri geldigi zaman nukleik asit olarak işlev gösterir.
Bu bütünlüğün etrafını da su altında oluşan ve hücrelerimizin zarını oluşturan yağ tabakası kapladığı vakit(ki yağ molekülleri sulu ortamda küre oluşturma gayretindedir), basit bir hücre modelinden bahsedebiliyoruz. Bu size canlı gelebilir. Lakin etrafı 4 duvarla kaplı fabrika örneğine geri dönmeniz ve onu hatırlamanız işleri kolaylaştıracaktır. Hatta tamamen laboratuvar ortamlarında, basit maddeler ile ilk hücre örnekleri oluşturulmuş, bunların kimyasal tepkimeleri kolaylaştıran yapılar olduğu görülmüştür. Glukoz gibi temel yakıt maddesi ise doğada bolca bulunan aldehitlerin yüksek ısı altında birbiri ile tepkimesinden meydana gelir. Yine doğada, karbonmonoksit ve amonyağın tepkimesi ile basit aminoasitler ortaya çıkabilir.
Bu yapıların bir araya gelerek(şans eseri fakat ortamın milyarlarca bu minik tepkimelerden oluştuğunu düşündüğünüzde pek de zor değil) kendi aralarında katalizör etki ve ürün devamlılığını sağlamaları sonucunda ortaya canlı dediğimiz kavram çıkmaktadır.
Velhasılıkelam; hücrede bilinç yoktur. Sadece özelleşmiş bir takım tepkimelerin bir arada meydana gelmesi ile oluşmuş yapılardır. Bunu da doğaları gereği, içdengeyi koruyarak gerçekleştirirler. Ki dikkat edecek olursanız, bizim kanserojen olarak nitelendirdiğimiz maddeler esasen hücre kimyasına yabancı bileşikler olduğundan ötürü işlenememekte ve bu kimyasal örgüye zarar vermektedir. Bu bile hücrelerde bir bilincin olmadığına, sadece reaksiyonların birbiri ardına gerçekleştiği bir yapı olarak bulunduğuna güzel bir örnektir.
Hücrelerin bir araya gelmesi ise esas olarak organize sanayi bölgelerine benzer. Daha kısan yoldan, daha hızlı şekilde ve daha rahat biçimde ürün oluşturma çabasından Başka bir şey değildir.
Birkaç araştırma için;
(bkz: Miller Urey Deneyi)
(bkz: formoz tepkimesi)
(bkz: Ribozim)
(bkz: koaservat)
Edit: daha da karıştırmak istemedim, en kısa ben basit hali ile anlatmaya çalıştım. ileri araştırma ve tartışma için yorumlara açığım.
başlıkta bahsedildiği gibi hücreler tek başlarına karar almıyor aslında. hücrelerin bir bilinci yok, atomun da öyle. dolayısıyla hücredeki bilincin kaynağı yerine "bir şeyleri bilinçli olarak adlandırmamıza sebep olan bu karmaşanın oluşması nasıl oluyor?" sorusunu sormamız gerek. belirli sayıda parçacığın bir araya gelip uzay-zamanla etkileşmesi sonucu bizim bilinç adınız verdiğimiz ama özünde bilinç olmayan ilginç bir yapı oluşuyor. bize bilinçliymiş gibi gelen şeyler aslında prosesini henüz bilmediğimiz bir fenomen. bir şeylere bilinçli veya bilinçsiz demek yalnızca insansı bir kategorilendirme. bilincin keskin bir ayrımı yok. aynı şekilde canlılığın da öyle. aslen bir bilinç ve canlılık da yok diyebiliriz bence. durum sandığımızdan da farklı. ama onu anlamlandırmak için bu tip isimlendirmeler kullanmak zorundayız. tıpkı zaman konusunda olduğu gibi.
Paris şehrinden daha kompleks yapısı olan hücrenin tesadüfen olduğunu söylemek insanın aklıyla alay etmektir. Hücrenin her bir parçasında nefes kesici bir akıl ve yetenek var.
her şey elektriksel ve kimyasal değil mi?
mesela bağışıklık hücreleri vücuda giren yabancı maddeyi reseptöründen ve elektrik yükünden tanımıyor mu? ya da ne bileyim sinir hücresinden dokulara bilgi aktarımı impulslar ile olmuyor mu?
he hücre ne sebeple bölünmeye karar veriyor derseniz sanırım hacim/yüzey alanı oranının artması diyebilirim. eğer amaç buna nasıl karar verdiğini sorgulamaksa da dna dizilimlerinden bahsedebiliriz.
fakat buradaki bilinç çok daha metaforik ve komplike bir anlamda kullanılmış olabilir ve ben olaya müthiş yüzeysel yaklaşmış olabilirim.
ilaveten; biyolojiye oldukça meraklıyım fakat mesleğim değil. hatalı bir şey söylemişsem affola.
mesela bağışıklık hücreleri vücuda giren yabancı maddeyi reseptöründen ve elektrik yükünden tanımıyor mu? ya da ne bileyim sinir hücresinden dokulara bilgi aktarımı impulslar ile olmuyor mu?
he hücre ne sebeple bölünmeye karar veriyor derseniz sanırım hacim/yüzey alanı oranının artması diyebilirim. eğer amaç buna nasıl karar verdiğini sorgulamaksa da dna dizilimlerinden bahsedebiliriz.
fakat buradaki bilinç çok daha metaforik ve komplike bir anlamda kullanılmış olabilir ve ben olaya müthiş yüzeysel yaklaşmış olabilirim.
ilaveten; biyolojiye oldukça meraklıyım fakat mesleğim değil. hatalı bir şey söylemişsem affola.
güncel Önemli Başlıklar