bugün
- güne bir şarkı bırak10
- icardi190528
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- nazar değdi sözlük8
- crop giyen erkek9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
friedrich von hayek'in en meşhur eseri olan the road to serfdom'dan bir bölüm.
--spoiler--
Bir memleketin hür olduğunu gösteren ve onu keyfi surette idare edilen memleketlerden ayıran en emin kıstas, "hukukun hâkimiyeti" kaidesi diye anılan büyük prensiplere hürmet edilmesidir. Teknik teferruat bir tarafa bırakılırsa, bunun ifade ettiği mana sudur: devlet, bütün faaliyet ve hareketlerinde, sabit ve önceden ilan edilmiş bir takim kaidelerle bağlıdır; öyle kaideler ki, icra kuvvetinin, belirli durumlarda belli bir şekilde hareket edeceğini önceden kesin olarak görmek imkânını temin eder. Böylece, herkesin, hattı hareketini ona göre ayarlaması kabil olur. idare ajanları gibi kanun koyucular da hataya düşebileceklerine göre, bu idealin tam olarak gerçekleşmesine imkân yoktur. Bununla beraber, zorlayıcı kuvvet kullanmak hususunda icra organlarına bırakılan takdir salahiyetinin asgari hadde indirilmesinin lazım geldiği aşikârdır. Kanunlar, vatandaşların gayelerini tahakkuk ettirebilmek için kullanabilecekleri vasıtaları tahdit etmek suretiyle, ferdi hürriyeti bir dereceye kadar sınırlandırırlar. Fakat, diğer taraftan, hukukun hakimiyeti rejimine tabi olan bir hükümet ani tedbirlerle ferdi gayret ve faaliyetlere set çekmek imkanından mahrumdur. Oyunun kaideleri bu suretle önceden belli olunca, fert, bu kaideler dairesinde, serbestçe kendi gayelerini takibedir. Bilir ki, hükümet iktidarı, şahsi gayretlerinin semerelerini uluorta elinden almak yolunda kullanılmayacaktır.
Devamlı bir hukuk yapısı kurarak, bu çerçeve dâhilinde istihsal faaliyetini ferdi teşebbüslere bırakan sistem ile, istihsal faaliyetinin merkezi bir otorite tarafından idaresi arasındaki fark, kanun hakimiyeti ile keyfi idare sistemi arasındaki umumi tefrikin hususi bir görünüşünden ibarettir. Birinci şıkta, hükümet, mevcut kaynakların hangi şartlar altında isletilebileceğini tespitle iktifa eder. Bu kaynakları hangi gayeler için kullanacaklarını kararlaştırmak hakki, fertlere bırakılır. ikinci şıkta, hükümet, istihsal vasıtalarının muayyen gayeler için kullanılmasını bizzat emreder. Hukuk rejiminde, kaideler apriori olarak herhangi bir insan kategorisinin emel ve ihtiyaçlarını göz önünde tutmaksızın sabit kaideler seklinde tespit olunur. Bu kaideler, sadece, bütün fertlerin değişik ihtiyaçları için kullanabilecekleri "aletler" mesabesindedir. Ve bunlar uzun zaman yürürlükte kalacaklarına -veya kalmaları lazım geldiğine- göre, filan insan zümresinin mi, yoksa başka insanların mı isine yarayacaklarını önceden kestirmeye imkan yoktur. Bu kaideler, insana, işbirliği edeceği bütün şahısların hattı hareketlerini önceden görmek imkanını sağlayan bir nevi "istihsal aleti" olarak telakki edilebilir; yoksa bir takim hususi ihtiyaçların tatmini için alınmış tedbirler olarak değil.
Hukukun Hakimiyeti kaidesi, ister bazı memleketlerde olduğu gibi Vatandaş Haklarını tespit eden bir beyanname (Bill of Rights) veya bir Anayasa seklinde tecelli etsin; ister sağlam bir şekilde teessüs eden geleneklerle nesilden nesile intikal eylesin, bunun fazla ehemmiyeti yoktur. Fakat derhal görülecektir ki, hangi sekle bürünürse bürünsün, Hukukun Hâkimiyeti kaidesi, tesrii salahiyetlerin sınırlandırılmasını, ferde vazgeçilmez bazı hakların tanınmasını, insan haklarının dokunulmazlığını tazammum eder.
--spoiler--
Friedrich august von Hayek, Kölelik Yolu (the road to serfdom, 1944), Sayfa 76-89
--spoiler--
Bir memleketin hür olduğunu gösteren ve onu keyfi surette idare edilen memleketlerden ayıran en emin kıstas, "hukukun hâkimiyeti" kaidesi diye anılan büyük prensiplere hürmet edilmesidir. Teknik teferruat bir tarafa bırakılırsa, bunun ifade ettiği mana sudur: devlet, bütün faaliyet ve hareketlerinde, sabit ve önceden ilan edilmiş bir takim kaidelerle bağlıdır; öyle kaideler ki, icra kuvvetinin, belirli durumlarda belli bir şekilde hareket edeceğini önceden kesin olarak görmek imkânını temin eder. Böylece, herkesin, hattı hareketini ona göre ayarlaması kabil olur. idare ajanları gibi kanun koyucular da hataya düşebileceklerine göre, bu idealin tam olarak gerçekleşmesine imkân yoktur. Bununla beraber, zorlayıcı kuvvet kullanmak hususunda icra organlarına bırakılan takdir salahiyetinin asgari hadde indirilmesinin lazım geldiği aşikârdır. Kanunlar, vatandaşların gayelerini tahakkuk ettirebilmek için kullanabilecekleri vasıtaları tahdit etmek suretiyle, ferdi hürriyeti bir dereceye kadar sınırlandırırlar. Fakat, diğer taraftan, hukukun hakimiyeti rejimine tabi olan bir hükümet ani tedbirlerle ferdi gayret ve faaliyetlere set çekmek imkanından mahrumdur. Oyunun kaideleri bu suretle önceden belli olunca, fert, bu kaideler dairesinde, serbestçe kendi gayelerini takibedir. Bilir ki, hükümet iktidarı, şahsi gayretlerinin semerelerini uluorta elinden almak yolunda kullanılmayacaktır.
Devamlı bir hukuk yapısı kurarak, bu çerçeve dâhilinde istihsal faaliyetini ferdi teşebbüslere bırakan sistem ile, istihsal faaliyetinin merkezi bir otorite tarafından idaresi arasındaki fark, kanun hakimiyeti ile keyfi idare sistemi arasındaki umumi tefrikin hususi bir görünüşünden ibarettir. Birinci şıkta, hükümet, mevcut kaynakların hangi şartlar altında isletilebileceğini tespitle iktifa eder. Bu kaynakları hangi gayeler için kullanacaklarını kararlaştırmak hakki, fertlere bırakılır. ikinci şıkta, hükümet, istihsal vasıtalarının muayyen gayeler için kullanılmasını bizzat emreder. Hukuk rejiminde, kaideler apriori olarak herhangi bir insan kategorisinin emel ve ihtiyaçlarını göz önünde tutmaksızın sabit kaideler seklinde tespit olunur. Bu kaideler, sadece, bütün fertlerin değişik ihtiyaçları için kullanabilecekleri "aletler" mesabesindedir. Ve bunlar uzun zaman yürürlükte kalacaklarına -veya kalmaları lazım geldiğine- göre, filan insan zümresinin mi, yoksa başka insanların mı isine yarayacaklarını önceden kestirmeye imkan yoktur. Bu kaideler, insana, işbirliği edeceği bütün şahısların hattı hareketlerini önceden görmek imkanını sağlayan bir nevi "istihsal aleti" olarak telakki edilebilir; yoksa bir takim hususi ihtiyaçların tatmini için alınmış tedbirler olarak değil.
Hukukun Hakimiyeti kaidesi, ister bazı memleketlerde olduğu gibi Vatandaş Haklarını tespit eden bir beyanname (Bill of Rights) veya bir Anayasa seklinde tecelli etsin; ister sağlam bir şekilde teessüs eden geleneklerle nesilden nesile intikal eylesin, bunun fazla ehemmiyeti yoktur. Fakat derhal görülecektir ki, hangi sekle bürünürse bürünsün, Hukukun Hâkimiyeti kaidesi, tesrii salahiyetlerin sınırlandırılmasını, ferde vazgeçilmez bazı hakların tanınmasını, insan haklarının dokunulmazlığını tazammum eder.
--spoiler--
Friedrich august von Hayek, Kölelik Yolu (the road to serfdom, 1944), Sayfa 76-89
güncel Önemli Başlıklar