bugün

Uyumak aslına en kestirmesi ama o da ters tepebilir, iyice bunalıma girebilirsiniz . En iyisi sevdiğiniz müzik eşliğinde kendinizle baş başa kalmanız. Sevdiğiniz çikolata ve tatlı çeşitlerinden abartarak yemeniz, ve çok karışıksa kafanız bir günlüğe kağıda bunları dökmeniz son olarak .sizin bu durumda olmanıza neden olanlarla yüzleşmeniz belki işe yarayabilir.
uyku çaredir. ama boş boş yürüyüp bedeni de yorduktan sonra.
nutellamızı ekmeğimize sürüp afiyetle yiyoruz desem de inanma bunalıma girmiyoruz sadece canımız sıkkın onu gidereceğiz, uzaktaysa can yoldaşın bir telefon et sesini duy, yakınlarda arkadaşın varsa git buluş. evde kalacağım dersen duşunu al, yeni yemek tarifleri dene, kokteyl yapmayı öğren, gitar çal ya da müzik dinle, meditasyon yap, pilates yoga yap, maç izle, komedi filmleri izle, nintendo wii oyna, bowlinge git, su iç, dua et. son dediğimin bir faydasını görmedim ama belki tutar diye inatla devam ediyorum. amin.
yapılması gerekenlerden en sonda bahsedeceğim. çünkü öncelikle eğer ortada bir sorun varsa bu sorunun kaynağına inilmelidir.

neden her şey anlamsız gelir bir insana?

aslında her şey kendi başına anlamsızdır. her olgu, her kavram siz ona bir anlam yüklemediğiniz sürece anlam kazanmaz. ona siz bir anlam kattığınızda anlamlı hale gelirler. anlam yüklemediğiniz bir şeyin anlamsız olması kadar doğal bir şey var mı? hayatta böyledir. siz hayata bir anlam yüklemeyi beceremediyseniz o hayatın ve hayatın içindeki her şeyin size anlamsız gelmesi kaçınılmazdır. her şeyin anlamsız geliyor olması o insanın kendi beceriksizliğidir. tam tersi durumda her şey anlamlı geliyorsa bir kişiye o kişi bunu kendisi başarmış demektir. birilerine hayat tesadüf eseri anlamlı ya da anlamsız gelmez. her şeyin bir sebebi vardır.

aslında her şeyi anlamlı kılmak insanın kendi elindedir. bunu yapabilmek için yaradan bize bunun için bir çok yardımcı destek vermiş. bunlar duyu organlarımız, sinir sistemimiz ve beyin fonksiyonlarımız olmak üzere üçe ayrılır. eğer doğru bir amaca hizmet edecek şekilde kullanabilirsek tüm bunlar her şeyi anlamlandırmaya yeter de artar bile.

yaradanın verdiği bu özelliklere sahip olduğumuz halde hala her şey anlamsız geliyorsa, o kişi ya geri zekalı ya da beceriksizdir. geri zekalıyı gerçek anlamda, zeka geriliği olan insan anlamında kullandım tabi. ve gerçek anlamda bir geri zekalı olmadığımız için geriye beceriksizlik kalıyor ki beceriksizliğin her zaman çaresi vardır.

bir sorunun çözümü için gereken ilk şey ortada bir sorun olduğunu kabullenmektir. eğer beceriksiz olduğunuzu düşünmüyorsanız zaten beceriksizlik sorununu çözmek için herhangi bir adım atma ihtiyacı duymazsınız. ortadaki sorunu görüp, onu çözmek için gerekli adımları atarsanız ancak o zaman çözüme ulaşırsınız.

sorun odaklı değil çözüm odaklı olmak her zaman başarı getirir. ortada bir sorun varken o sorunu bahane edip yerinde sayan bir insan ile o sorunu nasıl aşabileceğini düşünüp bu doğrultuda çözüm arayışına giren insanlar arasında büyük bir kalite farkı vardır. hem kişilik bakımından kaliteli hem de kendi yaşadığı hayatın kalitesi yüksektir.

başta belirttiğim gibi her olgu kendi başına anlamsızdır. siz onlara anlam kattığınız sürece anlamlı olurlar. örneğin bir makası bir bebeğin eline verirseniz onu hemen ağzına sokacaktır. ve kendine zarar verecektir. çünkü bebekler geri zekalıdır. yani zekaları henüz gelişmemiştir. ama bizler geri zekalı olmadığımız için makasa bir anlam yükleyip onu anlamlı ve bir amaca hizmet edecek şekilde kullanırız.

bu en basit örnekti. evet herkes bir makası anlamlandırabilecek kapasitede belki. peki ya hayatı anlamlandırmak? işte o o kadar basit değil.

hayatı anlamdırabilecek kapasitede olan çok az kişi var. hayat bir makas kadar basit değildir. çok daha komplikedir hayat. mesela herkesin hayat hakkında farklı tanımları var. çünkü zaten herkesin farklı hayatları var. işte o kendi hayatlarımız içerisinde yaşarken aslında aradığımız şey hayatın anlamı değil de, kendi hayatımızın anlamı olmalıdır. çünkü benim hayatımın anlamıyla senin hayatının anlamı aynı olmak zorunda değil...

hayata karşı sorumluyuz. yükümlülüklerimiz var. bu yükümlülüklerin en başında sizin dışınızda o hayatı yaşayan diğer canlılar geliyor. ve bu sadece insanlar değil. yaşayan tüm organizmalardan söz ediyorum. hayvanlar, bitkiler, ormanlar, nehirler, dağlar, denizler, toprak, kutuplar hatta atmosferin tabakaları bile... kısacası hayatı oluşturan her şey. tabi buna insanlar da dahildir. çünkü eğer siz bir canlıya saygı göstermezseniz doğal bir tepkime olarak ondan da saygı görmezsiniz ve çözülemez kısır bir döngü içerisine girersiniz. ve bu döngü size mutlaka zarar verir.

hayat kelimesi duyulduğunda aslında insanın kendi ömrü aklına gelir. ancak hayat kelimesi çok daha geniş bir kavram. hayat her şeydir. yaşayan her organizmadır. hatta biraz daha ileri gidecek olursak içinde yaşadığımız gezegen olan dünya da aslında yaşayan bir organizmadır. çünkü dünya da diğer tüm canlılar gibi elementlerin bir araya gelmesinden oluşmuştur. biz insanların vücudu nasıl %75 lik kısmı sudan oluşuyorsa, dünyanında %75i sularla çevrilidir. ayrıca dünyanın çekirdeğinde tüm okyanusların 3 katı kadar su vardır. yani suyu oluşturan elementler ve insanı oluşturan diğer tüm elementler aslında dünyayı da oluşturmaktadır. ayrıca (bkz: gaia hipotezi)

en başta söylediğim gibi hayatı anlamlandırabilmek için beceri gereklidir. bu beceriyi geliştirebilmek içinse hepimizin sahip olduğu düşünebilme yetimizi doğru yönde kullanmalıyız. öğrenmeye açık olmalıyız. öğrenmeye açık olmanın ilk kuralı merak etmektir. çünkü insan merak etmediği bir şeyi öğrenmek istemez. merak etmediği bir şeyi öğrense bile onu geri unutacacktır. sadece merak ettiği ve öğrenmek için çaba gösterdiği şeyleri aklında tutar insan. o yüzden de merakımızı doğru şekilde kullanabilirsek hayat bizim için daha anlamlı hale gelecektir. burada en önemli nokta merak ettiğimiz şeylerin işimize yarayacak, doğru bilgiler olmasıdır.

neyi merak ediyorsanız onu öğrenirsiniz. bu bu kadar basit aslında. iki kere iki dört gibi yani...

mesela eğer siz;

ali ayşeye ne demiş?
berkacan pelinsuyu neden aldatmış?
buket yeni çantasını nereden almış?
cansu mezuniyette ne giymiş?

şeklinde gereksiz şeyleri merak ederseniz (ki genelde insanlar bunları daha çok merak ederler) o zaman en fazla bu gereksiz şeyleri öğrenirsiniz. ve bunlar hiçbir işinize yaramazlar. beyninizi boş şeylerle doldurur, hayatınız anlamını bulamazsınız. o zaman da her şey size anlamsız gelmeye başlayacaktır. merak ettiğimiz şeylerin aslında bize zarar verdiğini bilmiyoruz. farkındalık gerçekten çok önemli. her şeyin farkında olmalıyız. insan olmak bu demek zaten. iç güdülerimizle değil düşünme, öğrenme ve farkında olabilmemizle onlardan farkımızı ortaya koyuyoruz. bize bahşedilen en büyük hediye olan beynimiz ve düşünebilme yetimizdir bizi insan yapan yani...

eğer her şeyin size anlamlı gelmesini istiyorsanız;

-genel olarak hayatın anlamını değil, spesifik olarak kendi hayatınızın anlamını arayın.
-meraklarınızı doğru ve gerekli şeyler üzerine yoğunlaştırın, yönlendirin.
-sorun üreten değil, çözüm üreten kişi olun. çözüm başarıyı, başarı mutluluğu getirecektir.
-yaşayan diğer tüm canlıların hayatına saygı gösterin. o zaman onlar da size saygı gösterecektir.
-canlılarla ilişkilerinizi her zaman pozitif tutun. onlarla iyi geçinmeden hayatınızın her zaman daha zor olacağını unutmayın.

çok klişe ama bir o kadar da manalı bir söz vardır ve der ki;

çaresizseniz, çare sizsiniz...