bugün

götüne şalvarını çekmiş.
her türlü orospu çocukluğunu yapan.
arada bir namaz kılan pis herif sırf şehadet getirdi diye yandıktan sonra cennete gidecekken.

danimarkadan 20 yaşındayken henüz.
ırağa, sırf çocuklar ölmesin diye tankın önünde durarak ezilerek ölen kız sırf müslüman olmadığı için sonsuza kadar yanacak öyle mi?

benim vicdanım böyle bir yaratıcıya iman etmeye engeldir.
o kızla yanarım.
Burayada mı torpil soktunuz?
inandık demekle cennete mi gidiliyor?
Yeni bir din mi gelmiş de haberimiz yok?
"Kim la ilahe illallah deyip ölürse cennete girer." Hadisi şerif.

Konuyu detaylı anlamak için şu hadislere bakmalıyız;

1 - Ubade Ibnu's-Samit el-Ensari (radiyallahu anh) hazretleri demistir ki: "Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim Allah'tan baska ilah olmadigina Allah'in bir ve seriksiz olduguna ve Muhammed'in onun kulu ve Resulu (elcisi) olduguna, keza Hz. Isa'nin da Allah'in kulu ve elcisi olup, Hz. Meryem'e attigi bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduguna, keza cennet ve cehennemin hak olduguna sehadet ederse, her ne amel uzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktir."
Buhari, Enbiya 47; Muslim, Iman 46, (28); Tirmizi, Iman 17, (2640).
Muslim'in bir baska rivayetinde soyle buyrulmustur: "Kim Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi olduguna sehadet ederse Allah ona atesi haram kilacaktir."

2 - Ebu Sa'id Ibnu Malik Ibni Sinan el-Hudri (radiyallahu anh) hazretleri demistir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kalbinde zerre miktari iman bulunan kimse atesten cikacaktir."
Ebu Sa'id der ki: "Kim (bu ihbarin ifade ettigi hakikatten) supheye duserse su ayeti okusun: "Allah suphesiz zerre kadar haksizlik yapmaz..." (Nisa, 40).
Tirmizi Sifatu Cehennem 10, (2601).Tirmizi hadis icin "sahihtir" demistir.

3 - Yine Ebu Sa'id (radiyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim: 'Rab olarak Allah'i, din olarak Islam'i, Resul olarak Hz. Muhammed'i sectim (ve onlardan memnun kaldim)' derse cennet ona vacip olur".
Ebu Davud, Salat 361, (1529).

4 - Yine Ebu Sa'id (radiyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir kul Islam'a girer ve bunda samimi olursa, daha once yaptigi butun hayirlari Allah, lehine yazar, islemis oldugu butun serleri de affeder. Musluman olduktan sonra yaptiklari da su sekilde muamele gorur: Yaptigi her hayir icin en az on misli olmak uzere yediyuz misline kadar sevap yazilir. Isledigi her bir ser icin de, -Allah affetmedigi takdirde- bir gunah yazilir."
Buhari hadisi talik olarak kaydeder (Iman 31), Nesai, Iman 10, (8, 105).

5 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri iciyle disiyla Musluman olursa, yaptigi herbir hayir en az on mislinden, yedi yuz misline kadar sevabiyla yazilir. Isledigi her bir gunah da sadece misliyle yazilir. Bu hal, Allah'a kavusuncaya kadar boyle devam eder."
Buhari, Iman 31; Muslim, Iman 205, (129).

6 - Muaz Ibnu Cebel el-Ensari (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin (hayatta soyledigi) en son sozu La ilahe illallah olursa cennete gider"
Ebu Davud, Cenaiz 20, (3116).

7 - Ebu Zerr (Cundeb Ibnu Cunade el-Gifari) (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor:Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cebrail aleyhisselam gelerek "Ummetinden kim Allah'a herhangi bir seyi ortak kilmadan (sirk kosmadan) olurse cennete girer" mujdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hirsizlik yapsa da mi?" diye sordum. "Hirsizlik da etse, zina da yapsa" cevabini verdi. Ben tekrar: "Yani hirsizlik ve zina yapsa da ha!" dedim. "Evet, dedi, hirsizlik da etse, zina da yapsa!"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dorduncu keresinde ilave etti: "Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir".
Buhari, Tevhid 33; Muslim, Iman 153, (94); Tirmizi, Iman 18, (2646).

8 - Cabir Ibnu Abdillah el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki sey vardir gerekli kilicidir" Bir zat: -Ey Allah'in Rasulu! gerekli kilan bu iki seyden maksad nedir? diye sordu: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Kim Allah'a herhangi bir seyi ortak kilmis olarak olurse bu kimse atese girecektir. Kim de Allah'a hicbir seyi ortak kilmadan olurse o da cennete girecektir" cevabini verdi."
Muslim, Iman 151, (93).

9 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e "Ey Allah'in Resulu, kiyamet gunu senin sefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sormustum. Bana: "Hadis'e karsi sende olan aski gorunce, bu hususta senden once bana bir baskasinin sualde bulunmayacagini tahmin etmistim" aciklamasini yaptiktan sonra su cevabi verdi: "Kiyamet gunu benim sefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse, samimi olarak ve icinden gelerek 'La ilahe illallah' diyen kimsedir"
Buhari, Ilm 34, Rikak 50.

10 - Suheyb Ibnu Sinan (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Mu'min kisinin durumu ne kadar sasirticidir! Zira her isi onun icin bir hayirdir. Bu durum, sadece mu'mine hastir, baskasina degil: Ona memnun olacagi birsey gelse sukreder, bu ise hayirdir; bir zarar gelse sabreder bu da hayirdir".
Muslim, Zuhd 64, (2999).

http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/1-10.html
Ama kazın başka bir ayağı daha var;

Ya hannan ya mennan kıssası:

cenabı hakkın en sevgili isimlerinden. sırrın içindeki sır. esmanın içindeki esma. hazinelerin içindeki hazine. deryanın içindeki derya. manası:"ey rahmeti ve ihsanı sonsuz allahım" dır. bu esmaya çokca devam edenler rabbimizin sonsuz merhamet ve ihsanına nail olurlar bi iznillahi teâlâ..

--spoiler--
ya hannân ya mennan!

ashab-ı kiram’dan birisi huzur-u risâlet penâhiye gelerek: “ya resûlallah, tevhid üzere ölen herhangi bir kimse cehennemde kalacak mı?” sorusuna cevaben resûlullah ’sallallahu aleyhi ve sellem’ efendimiz şöyle buyurdu:

“evet, kalacak! o da cehennemin ta dibinde bin yıl müddetle kalmış bulunan bir kimsedir. “ya hannan, ya mennan!” diye feryat eder. sesi o kadar yükselir ki, cibril onun sesini duyunca “acaba ne oluyor?’ “acaba ne oluyor?” diyerek hayretinden şaşakalır. nihayet cebrail dayanamayıp, rahman’ın arşının önünde secdeye kapanır. hakk teâlâ, ey cibril kaldır başını, buyurur. o da başını kaldırır. cenab-ı hakk, onun neler duyduğunu bildiği halde cibril’e sorar: “seni bu kadar şaşırtan nedir? cibril: “ya rabbi! cehennemin dibinden gelen bir ses duydum. ya hannan, ya mennan! diye feryat ediyor… işte ona şaşırdım” dedi. allah-u teâlâ, cibril’e şöyle buyurur: ey cibril, malik’e git, söyle: ‘ya hannân ya mennan!’ diye feryat eden kulumu oradan çıkarsın. cibril gider ve ona: hakk teâlâ, ‘ya hannân, ya mennan!’ diye feryat eden kimseyi buradan çıkarmanı emrediyor, der. malik, cehenneme girer. çok aradığı halde onu bulamaz (oradakileri, annenin çocuklarından daha iyi tanıyor olmasına rağmen). sonra gelip, cibril’e der ki: “doğrusu cehennem öyle bir çatırtı ile patlayıp fışkırıyor ki, ne taşı demirden ne de demiri insandan ayırt edebiliyorum.” cibril geri döner, rahman’ın arşı önünde tekrar secdeye kapanır. allah-u teâlâ ona: ey cibril kaldır başını! niçin kulumu getirmedin? diye sorar. cibril: ey allah’ım, malik diyor ki: cehennem öyle bir çatırtıyla patlayıp fışkırıyor ki, ne taşı demirden ne de demiri insandan ayırt edebiliyorum. allah-u teâlâ hazretleri şöyle buyurur: malik’e söyle, o kulum, cehennemin gizli ve şu kadar derinliğinde filanca yerin şu köşesinde bulunmaktadır. cibril tekrar malik’e gelerek durumu ona haber verir. malik, yeniden cehenneme girer. adamı tarif edilen yerde, baş aşağı atılmış, başı ayaklarına ön saçları ile bağlanmış, elleri boynunda kenetli, üzerine yılanlar, akrepler üşüşmüş bir halde bulur. onu, üzerindekilerin döküleceği biçimde tutup bütün kuvvetiyle silkeler, sonra zincirler ve bukağıların parçalanacağı bir şekilde kuvvetle çekerek onu ateşten çıkarıp hayat suyuna daldırır. sonra da cibril’e teslim eder. cibril onun perçemlerinden tutup rahman’ın arşı önüne kadar sürükleyerek getirir. yolda cibril’in karşılaştığı her melek topluluğu, bu kulu gördüklerinde ’üf be şuna!’ diye tepkilerini dile getirirler. cibril, rahman’ın arşı önünde tekrar secdeye varır. allah-u teâlâ: ey cibril kaldır başını, der. daha sonra da diğerine: kulum, seni güzel bir biçimde yaratmadım mı? sana elçi göndermedim mi? o elçi sana kitabımı okumadı mı? sana iyi yapmanı emredip kötü olandan da nehyetmedi mi? diye sorar. kul da bunların hepsinin doğru olduğunu söyler. cenab’ı hak: o halde şu şu günahları niçin işledin, der. kul da: rabbim! günah işlemekle kendi kendime zulmettim ve nihayet şu kadar sene cehennemde kaldım. ancak senden asla ümidimi kesmedim rabbim! sana hep: ’ya hannân, ya mennan! (ey rahmeti ve ihsanı sonsuz allahım!) diyerek yalvardım. kerem ve ihsanınla kurtardığın bu kuluna artık merhametinle muamele eyle! der.

bunun üzerine allah-û teâlâ hazretleri: ey meleklerim, şahit olunuz ki, bu kulumu (rahmetimle) bağışladım, buyurur. (ebu hanife müsnedi)

***

bir gün hasan-ı basrî hazretlerinin yanında bu kıssa anlatılır. cehennemde “ya hannân, ya mennân!” diye ağlayıp sızlayarak bin yıl azab çektikten sonra en son çıkanın “hinâd” adında birisi olduğu söylenir. sözün burasında oluk oluk gözyaşı akıtarak ağlamaya başlıyan hazret: “keşke” der “ben hinâd olsaydım.” bu sözleri üzerine yanında bulunanların hayretten şaşa kaldıklarını görünce der ki:

-neden şaşırdınız? hinâd denilen adam nasıl olsa (sonsuz olan hayatın zerresi dahi sayılmayacak kadar kaldıktan sonra) bir gün cehennemden çıkmayacak mı?

-çıkacak!

-benim ise çıkacağım da belli değil!

http://www.erenleryolu.com/ya-hannan-ya-mennan/
--spoiler--