bugün

evet, platonik denizlere yol alıyoruz sayın trt fm dinleyicileri...

çoğumuzun olmuştur aslında, böyle beklediği kızlar. bekleyip de bişey de olmuyordur tabii. yani, şöyle bi 3 saniye filan yüzünü görebilmekten öte. şimdi, bu bekleyişi iki ana gruba ayırabiliriz:

1: hiçbir sonuca ulaştırmayacak bekleyiş. neden hiçbir sonuç diyorum? lan totoş, kız ömründe bi kez geçmiş o sokaktan. o da o gün kaybolduğu için! kız ankaralı belki. bi iş için geldi şehre. ve kaybolup giriverdi o sokağa. sen de mal mal hayaller kurup her gün o saatte oradan geçmesini bekliyorsun. geçmiyor tabii. ama önemli mi? değil gibi. nitekim, beklemenin heyecanı asıl önemli olan. zaten senin mayanda platonik aşk var. beklemek var. bekle...

2: belki sonuç verebilecek bekleyiş. neden? çünkü kız her akşam işten dönerken o sokağı kullanıyor. sana da 3 saniyelik bi cenneti yaşamak kalıyor. (cennet derken, kız melek gibi be hacı!) sonra da sabaha kadar düşünmek: ne iş yapar? adı nedir? evli mi? nişanlı mı? ve tabii ona roller biçmek: misal, ismi zeynep. iki kardeşi ve annesiyle birlikte yaşıyor. 23 yaşında. evlilik mi? yok artık! daha yaşı 23 diyorum lan! nasıl sonuç verir? adam olursun, adam gibi konuşursun kızla. dersin ki, ben aralıksız 47 gündür her akşam aynı saatte senin buradan geçişini bekliyorum (haftasonu da bekliyon değil mi seni mal! haftasonu çalışmıyor kız). sen geçerken ben de seninle birlikte akıp gidiyorum... kız tırsar tabii ilk etapta. nasıl tırsmasın? resmen psikopatlık lan bu! ama hoşuna da gider belki. tabii bu ihtimal, senin tipteki sapıklık potansiyeliyle ters orantılıdır.

yukarıdakiler platonik tabanlı bekleyişler. şöyle şen şakrak, mutlu mesut bekleyişler de olabilir: kız sevgilin. her gün onun iş/okul çıkışında orada bekliyorsun. beraber bi yerde bişeyler içip mutlu mutlu sırıtıyorsunuz birbirinize...

sonuç olarak, her gün aynı yerde aynı saatte beklenilesi sayısız kız var. bekleniliyorlardır da zaten. bekleyen kişinin niteliği önemli. tecavüzcü manyağın teki de olabilir, hayatının aşkı da...