"...Biliyorsun, her yemeğin farklı bir kaynama ritmi vardır; bulgur hanım-budu, hanım-budu, hanım-budu diye ses çıkarmalı mesela. Dolma ve sarma da, fakir-siki, fakir-siki fakir-siki diye. Ateşin ayarını tutturamaz da şayet bu yemeklere daha başka sesler çıkartırsan, imkânı yok iyi bir netice alamazsın..."
başlarda cumleleri zorla okurken biraz ilerleyince elimden bırakamadim. Hasan Ali Toptaş'in kimseye benzemeyen tarzını seviyorum ama itirazim olan bir nokta var. bütün karakterler aynı üslupla (toptasin üslubu) konuşamaz bence. konuşmamalı ya da.
Edit: toptaş yerine topbaş yazmışım. düzeltme için bulerias'a teşekkür ederim.
Bi daha hasan ali toptaş okutmayacak, kötü demek istemiyorum emek var ama bana hitap etmemiş artık baygınlık geçirerek bitirmeye çalışıp bugün bitirdiğim kitap. Bu yazarı okumak istiyorsaniz bu kitaptan başlamayın en azından. Gölgesizler gayet güzel ve akiciydi mesela.
saçma sapan bir kitap. okumayın vaktiniz heba olur.
ilk baskısı 2013 yılında yapılan Hasan Ali Toptaş kitabı. iletişim yayınlarından çıkan kitap roman türündedir. Toptaş okuyanların illa ki yazarın eski kitaplarıyla bir karşılaştırma yapacağını düşünmekle beraber, benim severek okuduğum bir kitap olmuştur.
Geçen kış askerde okuduğum Hasan Ali toptaş'ın mükemmel, postmodern romanı. Kısaca,
Cümleler diğer kitaplarında olduğu gibi çok lezzetli. Şöyle ki en basit anlık olayları bile bir iki sayfalık leziz cümleler ve tespitlerle anlatarak edebiyata edebiyat katıyor toptaş.

Millet ranzalarda memleket muhabbetleri yaparken son sayfayı bitirdiğimde gülümseyip kapatmıştım.

Spoylır
Kitabın sonunda köylülerden kaçan kahramanımızın çaldığı kapıyı açan kişinin yazarımız olması enfes bir kurguydu. Ki kitap boyunca gölge şeklinde tepelerin ardından görünüp kaybolan karartı da kitap sonuna müthiş bir göndermeydi.
Spoylır

Postmodern ögeleri tarihi kurgu içinde kullanan en iyi yazarımız ihsan oktay anar, anadolu kurgusu içinde ise hasan ali toptaş... Dünya çapındalar ancak yazarların ana dilini bilen okurların çoğu bu yazarlarla henüz tanışmamıştır. Alman "zeitung" gazetesinin de dediği gibi "sadece hasan ali toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer."
Hemen tanışın.
Hasan Ali Toptaş'ın (bkz: Ülkü Tamer)'in (bkz: konuşma) şiirinden bir mısraya gönderme yaptığı son kitabı.
ince toz anlamındadır.
okurken sanki hasan ali toptaş'ın romanı değilmiş gibi gelen roman ama sonu güzel bitiyor.
8 yıl aradan sonra çıkan bir hasan ali toptaş kitabı. darısı hemşerisi ahmet karcılılar' ın başına.
5 nisan'da çıkacak olan Hasan Ali Toptaş kitabı. benim gibi sabırsızlıkla bekleyen insanları görünce ayrı bir sevindim.
hasan ali toptaş'ın son kitabı. (bkz: http://vimeo.com/61783797)
hasan ali toptaş ın 5 nisan 2013 de iletişim yayınlarından çıkacak son romanı.

----------------------------------------------------------------------------------

Sise benzemeyen tuhaf bir sisin içindeydi şehir. On dokuzuncu katın hizasında ben gerçeğim diyen bir güvercin kanat çırpıyordu. Binnaz Hanım'ın tombul elleri vardı. Ucu bucağı görünmeyen bir boşluğa düştü Ziya. Hışır hışır öten naylon şeritler. Te ilerde Suriye! Kaldır başını! Huoop! Yüzü çilli bir çocukluk. Efil efil tüten bir pişmanlık. Hiç işte, hiç bir şey olmadı. "Şikâyetçi misin" "Değilim Komutanım". Kolonya, limontuzu ve su. Bakma öyle karanlıkta Mensur. Aynalı kahve. Güzel Nefise. Kim o uzaktaki adam? Tufana emanet bir dünya.Her kötülük, bir iyiliğin içine akıyor işte.

Heba, göz gözü görmez insafsızlığın, doğruya benzemeye muvaffak olan yalanın, utanmazlığın, linçin, kıstırılmışlığın romanı. Edebiyatın kirişlerini çatlatan büyük bir yazardan yalnızlığın, pişmanlığın, askerliğin, heder olmuş bir ömrün romanı. ipek kadar yumuşak ve ipek kadar sağlam.
(bkz: heba etmek)
artvin - borçka köylerinden birinin ismidir heba.
(bkz: zayi)
bir şeyin ziyan olması, boşa gitmesi anlamındadır. (bkz: heba olmak) *