bugün

hayatın en acımasız oyunlarını kalbinize bıçak gibi soktuğu anlardır. hoşlandığınız kızın başka bir erkeğe yavşadığına şahit olduğunuz an bunlardan biridir.
tam elinizi uzattığınız zaman tuvalet kağıdı değilde elinize boş bir mukavva rulosu geldiği an bunlardan en can alıcısıdır.
hayatın akışını ciddi bir şekilde değiştirecek olan anlardır.
sıcaklık 40 dereceye yaklaşmışken klimasız sınıfta sınava girdiğin an, bu anlardan birisidir mesela.
(bkz: babanın ölmesi)
duyduğunuzda hoşunuza gitmeyen her sözün aslında ne kadar gerçek olduğunun dank ettiği an!
işte o an!
sadece o an!
kimsenin sizi sevmediği ve sizin de kimseyi sevmediğinizi anladığınız o an!

aranmayan, bilinmeyen, anlaşılmayan, olmak!

sizin için asla mücadele etmeyecekler!

unutun bunu!

hangi ölü, bi diğerinin yaşaması için mücadele eder ki?

edit: imla, düzletme vs. vs.
Adana'da yazın güneş altında park halinde olan arabaya binmek.
Sanırım her an. Özellikle şanslı doğmadıysanız.
Yarının daha güzel olmayacağını düşünmeye başladığınız andan itibaren...
Aşk kelimesinin altında ezilmeye başladığınız ana paralel..
Ve vazgeçmenin yıkıcı yükseltisinden aşağı itilmenizle beraber.

En kötü an bir daha sevemeyeceğinizi düşündüğünüz andır, veyahut onun sizi bir daha sevemeyeceğini. Daha da kötüsü bunu yalanlayacak kimsenin olmamasıdır.

Ve bir daha sıcak bir elin alnınızdan ateşinizi anlamaya çalışmayacağını anladığınız andır. Bu dünya rüzgarının sizi öksürtmesinden koruyamayacağını farkettiğiniz saniye. Size yapma diyebilecek güçlü bir kadının yer üstünde tekrar var olmayacağını yüzünüze tokat gibi yediğinizde.

Anlarsınız ki bu dünyada insana sevinç getirecek pek bir şey kalmamış.

Mütemadiyen toprakaltını yoklarsınız.
olasılıklar içinde boğuştuğun an,

net bir karar veremediğin an,

beynin başka kalbin başka şey söylediği an.
bugün içerisinde bulunduğum, yaklaşık bir saatlik sınav pozisyonum ve başımdaki lanet gözetmen.. fatma hoca Allah belanı versin..
kabız olunan an.**
sevdiğin kızın başka biriyle öpüştüğünü görddüğün andır.
sol framede anket görülen an.
Kısıtlandığımız andır. içinde o kadar şey yapacak potansiyeliniz vardır ki birileri gelir ve sizi engeller sonra o içinizdeki enerji içten içe kavurmaya başlar ya...
bu moderatörlerin nokta koymadım başlık dedim diye geri gönderdikleri entrylerim ve sol tarafta açılan ahlaklı ahlaksız başlıklar. daha da bir şey demiyorum.
hayatın neden dayanılmaz olduğunu kendinize bile açıklayamadığınız anlardır.

harbiden lan neden böyle oldum mk.
hayatınızın 5 yılını verdiğiniz insanın anneniz kanserken ayrılmaya neden olup bir hafta sonra gününü gün etmeye başlaması.yanınızda olması gerekirken sizi boynuzlaması.
ruhumuzun aslında olmak istemediği bi dönemde yaşadığı gerçeğini farketmek.
ölümün gerçekliğiyle karşı karşıya kalınan andır.
işte ben o anı yaşıyormuşum,
annemin elimden tuttuğu ve son kez bakabildiğini belli ettiği o an.
bakışlarını en anlamlı gördüğüm o an işte o anmış,
hayatın en dayanılmaz olduğu an.
kalan bir damla canını bana belki hoşçakal belki kendine iyi bak demek için harcayan annemin başında geçirdiğim o an,
o anmış işte hayatın en dayanılmaz olduğu an,
tek bir kelime edemeden annene, onu uğurlamakmış yolculuğuna,
tek bir kelime bile duyamadan annenden vedalaşmakmış bakışlarla.
hoşçakal bile diyemeden gitmeseymiş annenin uzun bir yolculuğa.
bir daha gelmeyeceğini bilirken hem de ,
o kadar küçük değilken nereye gittiğini bilirken hem de.
işte o anmış hayatın en dayanılmaz olduğu an.

her an uçurumlardan atlıyor gibi hissetmekmiş gecelerce,
her sabah bir boşlukta uyanmakmış o gecelerin ardından.
o anmış işte hayata lanet ettiğim an.
o anmış işte hayatın dayanılmaz olduğu an.
hissedilen hava sıcaklığının 60 dereceyi bulduğu andır o, aşklı meşkli konuşmayın şimdi hiç.

edit: ey eksileyen halden anlamaz insan, sen hiç temmuzda ağustosda Adana'da bulundun mu acaba? kafatasından içeri sızan o sıcaklık nedir bildin mi?
çaresiz kalınan anlardır.
mide agrısı cekmek.
Gerçekten yalnız olduğunu anladığın anlardır.
kpss' den iyi bir puan almak için en az iki sene ot olmak ve sonra atanamamak.