bugün

günlerden bir gün ömrü hayatınızı vakfedip bir amaç ugruna bir ülkü ugruna ne bileyim işte büyük seyler olmasina gerek yok mesela üzüm baği insa ugruna calisip, didinip, kan, ter, gözyasları döküp, sizi düdüklemeye gelen seytanlardan yakayi sıyırıp üstüne o şeytanlari düdükleyip donlarini ellerine verip muzaffer oldugunuzu sandiğiniz bir vakit aynaya baktiğinizda o saat hanyayı konyayı anlarsiniz.

yillarca vermiş oldugunuz mucadeleden ötürü gözlerinizde fer, kafanizda saç, agizda diş kalmamiş gencliğinizi ve ömrünüzün büyük bir kısmını kaybetmisinizdir.

ilkbahar yaz aylarinin yemişlerini güzelliklerini pas gecip cilginca bnir mucadele içersinde hayatı pas gecmisinizdir.

agzinizdan bir ses cikar

' hey bu ruya olmali, bu suret benim mi? can kafesinde civildiyan can kusum götünden soluyor, bacaklarim ve beynim erimiş kevgire dönmüş, herseyden kendimi mahrum etmezmişim gibi elemlere, kederlere ve sıkıntılara karsi biricik silahim ve kalkanım olan dost bildiğim sigaram cigerimlerimi ferd etmiş. hani nerde benim gencliğim? bu dissiz agzimla bagimin üzümlerini nasil yiyeceğim? üzümlerden elde edip içtiğim sarabi kadehime koydugum vakit kadehime şarap değil yoluma cikma gafletinde bulunan ve ekarte ettiğim hasımların kanlarinin anımsamasi dolacak. nese ile bitmesi gereken ömrüm döktüğüm kanlar, yapmiş oldugum savaslar yüzünden lekelenip ağulu ve nedametler içinde gececek. ömrümü bir vehime harcamisim. arkadas yasadiğimi zannediyordum, hedef için cekilen aci kutsaldir diyordum, ama bunlar hilafmiş sadece, resmen hayatimin içine sicmişım yahu! vay anasini avradini...'

gerci gerceklesmeyen düslerden digerine kosturup durmaya da hayat denmez.

öyle ya da böyle insan kendi hayatinin içine hertürlü sicabiliyor. bir sebepe gerek yok.


o nedir seni kızdıran memnun edeceği yerde?
bak bir garip diyor ki nerede o yarim nerde?
anılara kapılıp kanma dünyanın da düzeni böyle,
öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki.
öyle bir geçer zaman ki .....

ne yapalim hayat bu...
doğar doğmaz otomatikman gerçekleştirilen eylem.