bugün

11 haziran 2008 isviçre türkiye maçı nda yaşanandır.
pek de enterese etmeyen olaydır. sevinseydi şerefsiz ilan edilebilirdi türkiye'de. ancak ekmeğini yediği futbolunu geliştirdiği ülke adına gol attığı için sevinmesini tercih ederdim.
ne yapalım alkışlayalım mı dedirten durumdur. önemli olan o milli takımın formasını giymemek. eğer giyiyorsan da gol attın mı sevineceksin.oynadığın ülkenin milli takımına saygısızlıktır. bu oyuncular nedense milli takımda oynamak ister ama onlara teklif gelmemiştir. avrupalı futbolcular nasıl milli takımda oynayabilmek, göz önünde olabilmek için kendi liglerinde forma giyiyolarsa onlarda öyle yapacaklar.

edit: baştan sona eksi oy aldım. hakan yakın'ı seven ne kadar fazlaymış. bize karşı golleri atsınlar, asistlerini yapsınlar ama sevinmesinler bizde onları kahraman ilan edelim (!)
gereksiz bir durumdur türk milli takiminin formasini giyen aurelio brezilya'ya gol attigi zaman sevinmeyecek mi? sorusunu aklima getirdi. sonucta isvicre milli formasini giyiyorsa hakan yakin attıgi golede sevinmesi lazim.
ne olursa olsun delikanlıca bir durumdur. sevinseydi de ibnelik yapmış olurdu.
türklük adına bizim futbolcularımızdan daha fazla çaba gösteren futbulcunun hareketidir... emre aşık aptal aptal bakınmaktan başa ne yaptı şu maçta... pardon hakan yakın'ın golünde öne çıkarak topun arkaya geçmesini sağladı...
hakan yakın'ın ikilemde kalması olayıdır.
kendi kariyeri açısından son derece önemli olan bir turnuvanın yine en az o kadar önemli bir maçında gol atmak tabii ki bu futbolcunun insanlık ödevidir. hakan yakın sadece görevini yerine getirerek gol atmıştır. lakin içi buruktur.
içindeki bu burukluk türkiye'ye gol attığından değil, kıymetini bilmeyen kendine şans tanımayan kendi milletinedir. helal olsundur...
gayet normal olan olaydır. ilhan mansız nasıl beşiktaş'a gol attığında sevinmemişse, podolski 2 tane çakmasına rağmen sevinmemişse, sebebi aynıdır.
bizim için güzel bir olaydır ama isviçreliler ne düşünmüştür bilemem.
ulan noluyor dedirten bir tepkiydi öncelikle. ayar mı veriyordu yoksa büyük bir erdemlik gösterisi miydi? önce sevinir gibi oldu. sonra tiğeri hanri şekli sevinç gösterisinde bulundu sanıldı. sonra baktık ki adam beşiktaşa gol atmış tümer metin şekli yapıyordu. takdir ettik doğal olarak. sonra ulan biz takdir ediyoruz ama işviçre siktir ediyordur ruh haline döndük. diğer 9 (belki de 8 türkler hariç) futbolcunun ne suçu vardı. iki tur zıplasa ibne olacaktı ama şimdi her takımın transfer listesinde..

saygılar bizden.. yabancıya gideceğine sana gitsin mantilitekeyşını.
akıllıca bir hareket yaptığını savunmak abes olmaz, çünkü sanmıyorum isviçre' de türkiye' deki gibi fanatizm, aşırılı milliyetçilik olayları olsun. gole sevinseydi, es kaza türkiye' ye geldiğinde başını ağrıtabilirlerdi. nispeten kolay bir gol atması da sevinmeme nedenlerinden biri olabilir elbette. aşırı bir sevinç göstereceğini zaten beklemem çünkü uzaktan o tip bir futbolcuya benzemiyor kendisi. yolu açık olsun.
(bkz: efendi futbolcu tipi)
bir empati dersidir, hani hep lafını ettiğimiz fakat toplumsal yaşamımızda çoğunlukla uzağından geçtiğimiz empati. hakan, türk ama isviçre vatandaşı, üstelik isviçre milli takımında oynuyor, dahası türkiye' ye karşı. olayı giderek ilginç kılan bir de arka planı var. tarihsel ve coğrafi anlamda hiç alıp veremedikleri olmayan bu iki ülke son bir kaç senede biraz kaderin cilvesi, çokça her iki tarafta gaz vermekten rant amaçlayan çevrelerce adeta ezeli rakipler konumuna getirilmişler. şartlar bu iki ülkeyi / takımı bir kez daha finalde, atmosferi çok yüksek bir karşılaşmada buluşturmuş. hakan yakın ve diğer iki türk arkadaşı bireysel aidiyet duyguları ne olursa olsun, hiç değilse etnik kökenleri açısından kendilerini müşkül vaziyette bırakan bir maça çıkmışlar. bu, marco' nun pozisyonundan çok farklı bir şey. yapacakları ve yapmayacakları her şey iki tarafta da yer alan fanatiklerin merceği altında olacak. bu baskı ile işlerini on binlerin çıplak gözleri, on milyonların tv vasıtasıyla bakışları önünde yapmanın güçlüğünü anlamaya çalışalım bir an için. hepsi de iyi oynuyorlar,derken hakan, eren'in pası ile takımını öne geçiriyor. gol her şeyden evvel bir boşalma işidir, patlamaya yol açar, hele böyle oyunlarda. fakat hakan ya bilinçli olarak, ya da gerçekten öyle hissettiği için sevinç gösterisinde bulunmuyor. ellerini bile havaya kaldırmıyor, tebrikleri donuk şekilde kabul ediyor. bu gerçekten saygı duyulası bir davranış. eğer hakan mübalağaya kaçmayan sevinç tezahüratında bulunsa kendi adıma bunu asla yadırgamazdım. abartılı bir sevinç ise itici gelecekti bana. onun tepkisini saygıdeğer yapan yaşamıyla ilgili çoktan yapmış olduğunu bildiğimiz tercihler. hepimiz farkındayız ki, hakan'ın hayatının geri kalanına dair planlarda türkiye'ye yer yok. bireysel türkiye tecrübesi bir maceraya dönüşmüş, hayal kırıklığı hatta öfke ile sonuçlanmış. hak ettiğini alamadığını düşünmesi için geçerli nedenleri olan genç bir insanın olgunluk ve cesaret ile, çünkü bundan sonra da hayatını muhtemelen onun her hangi bir sevinç emaresi göstermemesinden rahatsızlık duyabilecek insanların ülkesinde geçirecek, kendi duygularından çok, aslında anne ve babası üzerinden zayıf bir bağla ilintili olduğu ülkenin ve insanlarının hassasiyetlerini ön plana alabilmesi kaç kişinin harcıdır?
sanırım adamın duygularını tespit eden bir cihaz bulundu, zorla mı ulan sevinmeyecek olsa golü de atmaz maça da çıkmazdı adam, attıktan sonra tabi gülümsemeyecek.
tut kendini arkadaş diyorum olmuyor!! profesyonellik diye bir kavram var bu ülke de adam işini yapıyor golünü atıyor ama sevinemiyor kendi ülkesine gol attığı için ne var bunda? sen hakan' ı eren' i milli takıma bir kere bile çağırma adamlar oynamak isterdik a milli takımda demesine rağmen git sonradan türkiye vatandaşı olmuş elin brezilyalısını getir koy takıma sonra yok sevinmedi yok oynamasaydı o zaman. töbee töbee *
gayet normal karşılanması gereken durumdur, hakan gol attığında ne asisti yapan eren derdiyok ne de gökhan inler sevinmiştir. Aynı durumu polonya'ya iki gol atan Podolski yaşamıştır.
boş kaleye gol kaçırdıktan sonra kahrolması ile pek ters düşen durumdur.

öyle ki kendisi türkiye'ye karşı en iyi oyununu oynayacağını söylemiştir. bir diğer gurbetçimiz* ise ailesinin türk olduğunu, kendisinin tepeden tırnağa isviçreli olduğunu ifade etmiştir. tüm bunlara bakarak onların türkiye'de hain ilan edilmelerinin onları pek de enterese etmeyeceği kanaatine varılabilir.
her futbolcu gibi hakan yakın'da attığı gole sevinmiştir. sadece ve sadece bunu belli etmemiştir. aksi bişey olsa adam oynamaz yada kaleye şut falan atmaz. kıçını yırttı bizim maçta. kaçırdığı golden sonra saçını başını yoldu. niye; golü atayım tekrar üzüleyim ve sevinmeyeyim diye mi? tabi ki hayır. *
(bkz: hakan sevinmeyince biz de sevinmemis sayildik)
podolskinin polonyaya attığı gole sevinememesi olayı ile eştir. muhtemelen mehmet aurelio da brezilya'ya atsa aynı duyguları besler.
almanlarin "podolski polonya dogumlu biri. o yüzden onun sevinmemesi dogal karsilanabilir ama hakan yakin isvicre'de dogdu ve büyüdü. o yüzden sevinmemesi anlamsiz" diye elestirdikleri olay.