bugün

orta anadolu'da faaliyet gösteren kobilerin patronları. genelde telefona "selaminaleyküm" diye başlarlar ama personelinin maaşı ne olursa olsun, sgk primini asgariden yatırıp vergi çalarlar, hak yerler. 60 lı yaşlarında günahlara format atmak için hac'ca turistik gezi yapar ve bedenlerini orada gezdirirler, ama sadece bedenlerini. ihracata soyunanları varsa bir de, yurt dışından gelen misafirin yediği yemeğin hesabını yapar ama 5-6 bin euro verip yurt dışı fuara katılmanın dış ticaret için büyük bir önem arzettiğini anlamak istemezler.
zordur bunlarla çalışmak.

edit:ne var lan, niye kötülediniz. yazıdklarımın hangisi yanlış.
genelde mercedes vito, wv transporter severler.
erkek çocukları doğar doğmaz işletmeyle ilgilenmeye başlarlar.
kravat sevmezler.
cemaatçi olanları çoğunluktadır.
cuma günleri öğle vaktinde en yakın camiye servis otobüsü kaldırırlar.
çalışanlarının 12:00-13:00 öğle arası tatilini , akşam ise 18:00 iş çıkışını dikkate almazlar.
kendi patronum buna super bir örnek, mesela gitti kendisine geçen gün bir adet q7 aldı. sonra da nasıl arabam güzel mi diye de konuşurken sordu. evet dedim süper, araba değil uçak hatta. yalnız bunu alacak nakdiniz vardı ama bunu alacak paranız yoktu. bönbön baktı yüzüme. anlamadım dedi. e elbette anlamadın, anlasan almazdın demedim tabi ki de.

böyledirler. nakitlerinin olması paralarının olduğunu sanmalarına sebep olur. ki hiç alakası yoktur.
başka yerlerde oturanların haritada bile gösteremeyeceği anadolu şehirlerinde binlerce metrekarelik fabrikalar kurup binlerce kişiye istihdam sağlayan ama anadolulu olduğu için itin götüne sokulan patron.
iş yapanları iyidir. öğle arasını, cumartesi günü çalışma saatlerini yıllık izinleri vs pek dikkate almazlar. ama yine de iş yapıyorsa ve maaşları düzenli ödüyorsa iyidir hoştur.

ancak bir de iş yapmadan patronculuk oynama hevesiyle iş kuranlar vardır ki uzak durmak gerekir.
kısa çalışma ödeneği adı altında sunulan peşkeşten faydalanıp; hem işçiyi ve hem de devleti dolandırır. işçi ayda 8 gün çalışıyor gözükür ve sigortası 8 gün yatar ama ay boyunca çalışmıştır aslında. Devlet ise "sen istihdamını koru ama haftada sadece 2 gün çalış, ben işçi maaşlarının yarısını verecem" der, o da ordan kazıklanır. kazançlı olan sadece patron olur ve bu süreçte tasarruf ettiği parayla hacca gider. zira allah oraya her gelenin günahlarını hemencecik affedecektir ve ondan razı olacaktır.
geçen hafta sonu bir kobimize (ahşap palet üretiyor), active directory ve sql server olduğu bir adet w2k8 server ayrıca da bir adet başka servera dns, dhcp, mailserver ve web server olarak koşacak bir adet linux ubuntu server kurmak üzere anlaştım. baştan da şartları konuştum. para da falan da anlaştık. büyük ihtimail iyi dedikleri bir çalışanın 2 katı kadar parayı iki gün ve tek gece full çalışıp alacağım. iki server + network + sistem kurulumu ve client dahil edilmeye dair bir operasyon için tarihi belirledik. operasyon evvelinde hp blade serverlar geldi, işletim sistemidir sqldir anti virustur alındı etti. herşey de hazır. cumartesi saat 9da gittim. karşıladılar sağolsunlar girdim odaya, w2k8 den başladım kurmaya, tabi raiddir şudur budur dan sonra dvd yi ittirip bekliyorsun bildiğin işletim sistemi kurmanın nispeten uzun olanı.

o2-3 saatlik boşlukta da kobide yemekhane olmasına rağmen dışarıdan pizza sipariş ettim, yemeğimi yedikten sonra da oturup notebookumda oyun oynamaya başladım. çünkü yapacak hiç bir işim yok o sırada.

kobinin sahibi arada sırada gelip bakıp gidiyor kapıdan, kolay gelsin diyor sağol diyorum falan. o arada da çalışanlar uğrayıp ya yazıcım çalışmıyor ya bilgisayarım kilitlendi diyorlar ben de otomatik help desk hizmeti nereden alınyorsa o servisi arayın diyorum. bilgisayarcınız baksın ben o işler için anlaşmadım diyorum. gidiyorlar. en son patron tekrar geldi baktı kapıdan, sonra da

p : "sizden istenenleri yapmıyor muşsunuz" dedi.
j : "yoo, tam olarak benden isteneni yapıyorum, diğer konularla ilgili anlaşmadık sonuçta" dedim, o da bana
p : "ya bakıversen nolur bir sürü para aldın hiç bir iş yapmıyor boş boş oturuyorsun" dedi
j : "ne yapayım dışarı da palet mi çakayım yani, zaten boşboş da oturmuyorum, diğer sorunlara da bakarım ama onlar için ayrıca anlaşmak lazım" dedim.

bu gitti.

ben o gün yani cumartesi günü ve gecesi boyunca ve pazar da dahil olmak üzere hiç uyumadan sistemi kurdum. ve pazartesi günü de gittim sistemi çalışır teslim edip tutanak tuttum. ama paramın yarısını eksik verdiler. bugün pazartesi ödememiz var dediler. bana da borcunuz var benimki ödeme değil mi dedim. benim paramla mı ödeyeceksiniz borçlarınızı dedim. bankaya gönderdiğimiz arkadaş az para getirmiş dediler, hesap numaramı verdim eft yaparsınız görüşürüz diyip çıktım.

bu tip extralarım çok oluyor ve genelde karşılaştığım tavır da bu oluyor. yani sonuçta bizim şuna ihtiyacımız var şunu yapıcaz dediklerinde ben kendilerine optimum fiyat sunuyorum, dns serverı başka w2k8 servera kurmayı da bilirdim extradan 3000 usd işletim sistemine giderdi. bunu da anlatıyorum. benim kurduğum sisteme 100 yıl dokunmayın o çalışır diyorum vs vs. bunlar karşılığında x miktarda anlaşıyoruz. işin teslimi de belli. ayrıca zaten kurulum sırasında yapabileceğim bir şey cidden yok kuruluyor kendisi müdahil olacak bir şey yok ki. bu şekilde anlaşılmasına rağmen arada olan sinir bozucu olaylar az çok tekrarlansa da sonuçta para vermeye gelince, yanaşmyorlar eksik veriyorlar vermemeye çalışıyorlar.

tabi burda bi bilgisayarcıya bu kadar para verilir mi algısının da etkisi var. verilmez tabi de bir bilgisayarcı da sana ubuntu üzerinde koşacak mailserver kuramaz.

böyle ilginç insanlar. hatta kendilerine extradan bakım anlaşması da önerdim ama yanaşmadılar büyük ihtimal destek aldıkları bilgisayarcıları onlara ben kuramam ama destek veririm dedi. aynı bilgisayarcı büyük ihtimal, windows diil miya basarsın restart düzelir diye de düşünüyordur kesin. neyse 3-5 güne bir sorun çıktığında arayacaklar. aramızda bakım anlaşması yapılmadığı içinde hem vermedikleri parayı vermek zorunda kalacaklar hem de onlara ilk önerdiğim anlaşmaya göre daha zor şartlarda bir anlaşma konulacak önlerine.

bu derece çılgın insanlar.