bugün

--spoiler--
Güneydoğu'da, Suriye ve Irak sınırının Türkiye tarafındaki topraklarda çok derinlerde bulunan ve teknik tabiriyle ağırlaştırılmış petrol olarak bilinen petrol, Chevron Exxon ve BP gibi çok uluslu devlerin iştahını kabartmaya başladı.
The Wall Street Journal Gazetesi’nde yer alan habere göre dünyada yerin derinliklerinde yer alan ağır petrol dönemi başlıyor. Bu petrol rezervi de başta Türkiye’nin güneydoğusu olmak üzere Orta Doğu’da bulunuyor.

3 trilyon varillik rezerv var

Hatta Chevron firması 2010’da Türkiye ’yi de kendi petrol arama alanına dahil etti. Dünyadaki ağır petrol rezervi ise 3 trilyon varil olarak tahmin ediliyor. işte Türkiye’nin güneydoğu sınırında bulunan bu petrol, bölgedeki terör oyununun da temelini oluşturuyor.The Wall Street Journal Gazetesi’ndeki haberde bu miktar petrolün dünya tüketimine 100 yıl yeteceği belirtiliyor. Ağır petrolü, halen Iran Körfezi’nden 30 km içeride Kuveyt ve Suudi Arabistan , Wafra bölgesinde buhar yöntemiyle çıkarıyor.

Türkiye’de çok karlı yatırım
Ama çölde su bulmak sorun olduğu için petrol rezervinin yanında bulunan tuzlu su dışarıya alınıp buharlaştırılıp tekrar yeraltına pompalanıyor. Bu da tabii maliyeti çoğaltıyor. Petrol uzmanlarına göre, Türkiye’nin Güneydoğu’sunda ağır petrol yatakları fazla miktarda mevcut. Üstelik dünyanın diğer bölgelerine göre, Türkiye ’de bu ağır petrolü çıkarmak göreli olarak kârlı. Çünkü Fırat ve Dicle nehirleri havzasında bol su var. Çöldeki gibi tuzlu suyu, önce çıkart buharlaştır sonra tekrar yeraltına pompala türünden bir maliyeti yok. Suyu hemen buharlaştırıp ağır rezervi yer üstüne almak mümkün. işte bu nedenle Türkiye, şimdi ağır petrol yatakları bakımından dünyada çok cazip bir ülke haline geldi. Türkiye özellikle enerji ham maddesi ithaline bağlı cari açığını, önümüzdeki dönemde bu yolla çok rahat kapatabilir.

Derinlerden çıkarılan ağır petrol nedir?
Petrol uzmanları, dünyada bilinen yani yeryüzüne yakın kolay çıkarılan petrol kaynaklarının 50 yıllık ömrü kalması nedeniyle, çok uluslu şirketler artık yerin çok derinlerinde olan ve ağırlaştırılmaş petrol adı verilen petrolü çıkarmak için çalışma yapıyorlar. Tabii bunun da bir koşulu var... Ham petrolün varil fiyati 60 doların üzerinde kaldığı sürece, yeraltındaki ağır petrolü çıkarmak ekonomik oluyor. Peki ağır petrol nasıl çıkarılıyor? Hafif petrol kuyudan kendiliğinden çıkarken, ağır petrolü çıkarmak için 600 fahrenheit derecelik buhar, ağır petrolün bulunduğu alana basınçla veriliyor. Böylece hafifleyen petrol yüzeye hızla çıkıyor. Bu yeni tekniği firmalar 1960 yılından beri biliyorlar. Ama ekonomik olmadığı için pek kullanmıyorlar. Yalnız bu teknik artık ekonomik hale geldi. Chevron, Exxon, Mobil, BP ve diğer büyük uluslararası firmalar, ağır petrol yataklarını da ele almaya başladılar.

Petrol için savaş ve terör
ABD ve ingiltere, dünyanın en büyük ve en kaliteli petrol rezervlerinin bulunduğu Irak’ı da, ’Saddam’ın elinde kimyasal silah bulunuyor’ bahanesiyle işgal edip, bu silahları bulamayınca da ’CIA’nin verdiği yanlış istihbarat’ demişti. işgalden sonra ABD ve ingiltere’nin dev petrol şirketleri Chevron, Exxon ve BP Irak’taki petrol kuyularını ele geçirmişti. Daha sonra da demokrasi götürüyoruz bahanesiyle Afganistan ardından, Tunusve Mısır ile başlayan Libya ile devam eden halk ayaklanmalarında olduğu gibi, ABD başta olmak üzere AB’nin enerji kaynaklarının bulunduğu bölgeleri terör, savaş ve işgallerle petrol rezevlerine el koymaya çalıştıkları ortaya çıktı.

--spoiler--
--spoiler--
GAZETECi VEDAT YENERER'iN YAZISI.....

Petrol yoksa çıkartma ruhsatı neden vermiyorsunuz ?

Değerli okurlar, geçenlerde Türkiye-Suriye sınırında uydu verilerine göre petrol denizi olduğu iddiasını yazmıştım.
Yazı sonrasında Silopi'de madencilik yapan Beşir Yılmaz aradı.

Yazacaklarımı lütfen iyi okuyun!...

Beşir Yılmaz telefonda ..
'Vedat bey, gelin Silopi' de Cudi eteklerine sizi götüreyim de petrolü kendi gözünüzle görün!..'diyerek feryat ediyordu.

'Nasıl yani!..' diye sorduğumda anlatmaya başladı..

'Biz aileden madenciyiz. Irak sınırında yaklaşık 300 km ya da bir başka deyişle yaklaşık 150 milyon ton asfaltit madeni buldum..
Bu madeni bir süre resmi olarak işlettikten sonra, devlet 1978 yılında 'kamulaştırıyoruz' diyerek el koydu. Rezervin de 50 milyon ton olduğu iddia
edildi.
Madem asfaltit rezervi az, neden el koyuyorsunuz.
Dünyanın neresine giderseniz gidin asfaltit maddesi bulunan her yerin altında petrol vardır. Silopi 'nin altı da petrol denizidir.
Yaz aylarında etraftaki ocaklardan resmen petrol akar ve Hezil çayına karışır.
Gelin görün!
Sadece petrol değil, burada çok zengin uranyum Ve nikel
madeni de var'

Nereden biliyorsunuz?

'Türkiye'deki analizlere güvenmediğim için madenin her tarafından örnekler alarak Almanya'ya bizzat götürdüm ve analiz yaptırdım.
Raporları gönderdim size. ( Sonuçlar elimde Yatağan ve Tunçbilek''e göre
iki misli rakamlar var)
Dünyanın en önemli uranyum madenlerinden birisi buradadır ve aktif haldedir..'

Beşir Yılmaz'ın anlatacak o kadar çok şeyi var ki makineli tüfek gibi
art arda sıralıyor.

Ben de zaman zaman araya girip soru soruyorum

-Petrol olduğunu nereden biliyorsunuz?

'Bu bölgede ingilizler 1967-87de petrol aramışlar. Açılan kuyulardan gökyüzüne doğru 100 metre kadar petrol fışkırmış. Ardından kapatmışlar ve betonlamışlar. Benim madenimin yanında da bu kuyudan var ve vanasını gelin birlikte açalım.. eğer beton ve cıva basıp tıkamadılarsa bakalım ne kadar petrol fışkıracak. Dönemin köylüleri arasında hâlâ yaşayan görgü tanıkları var ve petrolün 100 metre kadar fışkırdığını görenler var.

'Beşir Yılmaz konuştukça pür dikkat dinlemeye devam ediyorum..'

Vedat bey, asfaltit maddesi olan her yerde petrol vardır.
Eğer petrol yoksa bana neden petrol çıkartma ruhsatı vermiyorlar?

Musul ve Kerkük' ün rakımı 80-100 metre civarındadır. Cudi Dağı'ndaki
petrolümüz resmen Irak'a doğru akıyor ve başta ingilizler ve ABD bunu biliyor..'

Beşir Yılmaz bugünlerde Silopi' ye bile zor gider hale gelmiş.
Devlet 'kamulaştırılacak' diye el koyduğu madeni şimdi Turgay Ciner 'in sahibi olduğu Park Holding'e devretmiş. Durum böyle olunca, Yılmaz da dava üstüne dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmış.
Eğer tekrar el konulursa AIHM''ye başvuracakmış.
Kısacası madeninin peşini bırakmıyor ama artık bölgedeki aşiret ağaları da onun peşini bırakmaz hale getirilmiş..
Bütün dava tutanakları elimde okudukça dehşete kapılıyorum.

Şimdi sıkı durun...

Beşir Yılmaz Başbakan Tayyip Erdoğan' a bu durum üzerine başvurmuş ve
dilekçe vermiş..
Dilekçede aynen şöyle yazıyor..

'Bürokrasi ve çeteler milletin hak ve hukukunu aramaktan bezdirmiştir. Televizyonda ve basındaki konuşmalarınızda 'hortumcu çetelerin ve bürokrasinin üstüne gidilecektir' diyorsunuz . Millet buna çok seviniyor.. 25 yıldır gasp edilen madenimiz çete ve bürokratların, anayasa, kanunlar ve insan hakları hiçe sayılarak ihale yolu ile peşkeş çekiliyor. Allah'a ve sizin yüksek adaletinize sığınıyorum.'

Beşir Yılmaz devlet tarafından el konulan mallarını ve bunun karşılığında devletin verdiği parayı yazıya eklemiş..
1- 35 km yol yaptım.
2- 500 bin ton hazır çıkarılmış kömürüm var.
3- 3,5 milyon metreküp hafriyat yapılmış.
4- Mazot tankları.
5- Dinamit ambarı.
6- Kantar ve kantar binası.
Resmi olarak bana ait olan ve vergisini ödediğim madenimde Bugüne kadar
yaptığım işler ve halen bulunan demirbaş ve çıkarılmış maden içinde 5.800.800 TL. (Buna resmen gasp ve devlet terörü denir!)

Beşir Yılmaz Başbakan Erdoğan'a yazdığı dilekçede devam ediyor.
'Bu para halen bankada duruyor. Buna rağmen Türkiye Kömür işletmeleri ihaleyi adamlarına ve hortumculara peşkeş çekiyor'

Beşir Yılmaz' ın bu başvurusuna Başbakan Erdoğan bugüne kadar cevap vermemiş.

Beşir Yılmaz'dan al ve ABD bağlantılı şirketlere ver.

Uranyum konusu da bir başka skandal.
Güneydoğu resmen petrol denizi üzerinde ve Türkiye ABD Firmalarının
peşinde 'bize petrol bul' diye yalvarıyor...

iddialar devam ediyor:.

6 mühendisin kafaları kesildi.

TPIK diye Türkiye Petrolleri'nin kurduğu bir kurum yurt dışına petrol arama işlerine giriyor ve bugüne kadar milyar dolar zarar ediyor.

Beşir Yılmaz diyor ki:

'Kimin hain kimin işbirlikçi olduğunu anlamak çok kolay!
Eğer bölgede petrol yok ise neden bana petrol çıkartma ruhsatı verilmiyor. Ruhsat verin 800 metreden petrolü çıkartmazsam ben bu ülkeyi terk ederim. MTA yıllar önce sondaj yaptı 480 metrede su bulundu ve ardından delici aletin ucu kırıldığı için sondaja son verildi. Herkes bilir sudan sonra petrol gelir. Biz yerli teknoloji ile 1200 metreye kadar sondaj yapabiliriz.. kimseye ihtiyacımız yok. izni versinler siz görün petrol nasıl fışkıracak..'

Bu görüşmemizden bir gün sonra Beşir Yılmaz tekrar aradı ve Soma'da görevli bir mühendis ile görüşmemi isteyerek telefon numarasını verdi.
Adını burada yazmak istemiyorum. Mühendis ile görüşmemde daha da çarpıcı
gerçekler çıktı ortaya.
Altı ay kadar önce Cudi dağları eteklerinde bulanan 6 insan iskeletinin ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu.
Ben de 'bilmiyorum' dedim.
Mühendis ekledi
'Bu iskeletler 18 Yıl önce Cudi Dağı'nda kaybolan 6 Türk petrol mühendisinin
iskeletleri. Kafaları kesilerek öldürülmüş..'

Dondum kaldım. Ne diyeyim. Kendisi de mühendis olduğu için yalan söylemiyordur diye düşündüm..
Ardından devam etti..
'Vedat bey Türkiye maden bakımından dünyanın en zengin ülkesi. Siz, Ödemiş yakınlarındaki Bozdağ'ın dünyanın en büyük altın rezervi olan dağlarından biri olduğunu biliyor musunuz?
Ama bu madenleri kimse çıkaramaz. Hatta bu konunun üzerine giden gazeteciler öldürüldü.
Uğur Mumcu ve Çetin Emeç'in öldürülmeden kısa bir süre önce bu
madenler üzerine gittiğini biliyorsunuz her halde...'

ilgiyle dinledim. O kadar çarpıcı şeyler anlattı ki, yazmaya sayfalar yetmez. iddiaların hepsinin belgeli olduğunu söyleyen bu mühendis, gazete ve televizyon kanallarında hiçbir gazetecinin bu yönde bir haber yapamadığını ve milletin resmen uyutulduğunu örneklerle anlattı.

Beşir Yılmaz'a son sözüm
'Bana anlattıklarınızı Genelkurmay''a anlatınız mı?' oldu.

Aldığım cevap da aynen şöyle..
' Vedat bey, her şeyi belgeleriyle birlikte bir kaç kez askeri büyüklerimize anlattım ama bugüne kadar bir arpa boyu ilerleme kaydedemedik!'..

Ne diyeyim, bu milleti korumaya yemin etmiş olanlar utansın!..

Son sözüm:
'AB ve ABD PKK''yı boşu boşuna özellikle bu bölgede güçlendirip milletin başına bela etmedi. Bölgeye gelecek barış ortamı Türkiye'yi ekonomik olarak uçuracak gelişmelere gebedir!..'

--spoiler--