bugün

dünyanın en önemli şeyidir gerçeği koklamak. gerçek tam karşımızda dursa da biz genelde "insan" olduğumuz için onu göremez anlayamayız.

çünkü gördüğümüzün gerçek değil, isteğimizin gerçek olduğunu var sayarız.

işte dünyanın çivisinin çıktığı şey de tam olarak budur. din savaşları, ırk savaşları, maç kavgaları ve hatta aşk kavgaları bile.

bir insanın gerçekten sınıf atlaması, bunu başarmasıyla gerçekleşir.

National Geographic miydi yoksa Popular Science miydi hatırlamıyorum ancak amerikan halkı üzerinde bir araştırmayı anlatıyordu.

araştırmada a ya inanan insanları b nin doğru olduğuna dair reel kanıtlarla ikna ediyorlar.mış insanlar gerçekten de ikna oluyorlarmış. Ancak araştırmanın bu sadece başlangıcıymış. 2 ay sonra aynı insanlara başka birileri tarafından tekrar sorulduğunda o insanların yine a ya inanmaya devam ettikleri görülmüş.

Tabi ben yukarıda çok basit anlattım bir sürü etken ve edilgen var ve hepsini hesaba katmaya çalışıyorlardı.

Muhtemelen insanın milyonlarca yıllık geçmişiyle alakalı kalıtımsal bir şey bu. Yani insanın inanmak istediğine inanması.

Nasıl liyakatı değil de bize yakın olanları kayıran mantıksız bir iş yapıyorsak inanmak istediğimiz şeye de inanmaktayız.

21. yüzyıl insanının işi çok zor çünkü matrix içinde matrix yaşıyoruz desek yeridir. Bir sürü propaganda kanalları bir o kadar basılı yayın. Sosyal medya ise her türlü saçmalık ve onun ardından koşturan on binler ile var olmakta.

neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek belki de artık en önemli şey haline geldi.

Peki 21. yüzyıl insanı gerçeği istiyor mu? Gerçekler bizi tatmin etmese de bunu bilmek istiyor muyuz?

ıq seviyesi 40 ın altında bir sürü yazar olduğunu düşünerek buna verilecek cevapları tahmin edebiliyorum.

Konu kendi tarihimize ve siyasetimize gelince iş daha da içinden çıkılmaz hale geliyor.

Mesela şu anda ergen seviyesindeki gençlerimiz dünyanın gerçekliğinden tamamen kopmuş durumda. kuzey kore gibi kendi gerçekliklerinde yaşamaktalar.

Konuyu uzatmadan gerçekliği bulmanın en iyi yolu. birbirine karşı olan söylemlerin ortak noktalarını tespit etmek ile başlayabiliriz.

bu öyle basit bir şey değil. gerçekten de çok etkili.

mesela amerika ay'a çıktı mı? sorusu.

bugün buna inanmayan yüzbinlerce insan var.

Abd çıktı diyor ülkemdeki daha o tarihte babası bile bebe olan arkadaş hayır diyor.

hmm

peki benim neye bakmam gerek? Abd nin aya çıkmasını istemeyen kim olabilir diye soruyu revize etmem daha doğru olur.

bir populist ergen takımı

iki sovyetler birliği.

hangisine odaklanmam gerektiği ortada...

sovyetler abd ile uzay yarışında ve ay yarışındaydı. onlardan önce ay a çıkkmak istiyorlardı. herşeyden öte günümüzün mal ergenlerinin da anlaması için sovyletler birliği (yani eski rusya) abd nin baş düşmanıydı. (hala da öle denebilir ancak çin öne geçti)

o zaman o tarihe gidip o tarihten günümüze sovyetlerin açıklamalarına bakmak gerek.

bakınca da anlıyoruz ki abd nin ay a çıktığını teyit etmişler. istemeden de olsa bu olgunluğu (bizim ergenler hayır derdi görseler bile orası ayrı) yapmışlar.

Çünkü yörünge aracını ve yüzey aracının hareketlerini izlemişler.

bitti.

işte yukarıdaki düşünce şekli ile gayet rahat doğruları bulabilirsiniz. sabitlediğiniz bu doğrular size yeni doğruları çıkartır.

mesela iki kişi tartışıyor. Ancak siz gerçekliğinden emin olduğunuz doğruları biliyorsaniz, birinin paso o doğruları gömdüğünü gördüğünüzde kimin trol olduğunu anlamanız çok basit olur.

türkiye de bu aslında çok zormuş gibi gelebilir sonuçta bir sürü propaganda kaynağı var. ama merak etmeyin

allahtan bu ülkedeki troll kesim çok aptal olduğundan (gerçekten hakaret etmek için yazmıyorum keşke öyle olsaydı) doğruları görmek çok daha basit.

ey türk gençliği birinci vazifen türkiye yi dünya haritasında bulabilmek.

ikinci vazifen türk tarihinde düşmanın ve dostun teyit ettiği neler var bunları görüp gerçekliğini sabitlemen.