bugün

Üç beş satır karayalamadığım günlerin kucağından hıçkırıklar eşliğinde ağır aksak kalkarak kurtardım kendimi.
Boşvermişliğimi doldurup heybemin en kuytu yerine umudu kapak ağzı yaptım.
Yine yeni bir yola düşürdüm hayal iklimindeki sulu sepken yalnızlığımı, parasız yatılı hüznümü kırılmadılar ama; menzili ayarlayıp gözlerine gez göz arpacık umursamadan nişan aldım scaklığına ellerinin..

"Bazı mucizeleri yaşamak için çok uğraşır bazıları, bazılarının kaderidir mucizeler."
Bu sözü bir çivi gibi çakıp bi kaç tahtası eksik beynimin kıvrımlarına sana dair hayallerimi suladığımda takvimler umut mevsimini gösteriyordu..

Mutlu bir sona nazır bakarken gözlerindeki cennete, amorfu doğru alınmış başarılı bir kareye gebeyken tüm açıları lensin, geliverdi deklanşör sesi, gök gürlemesiydi bu.
O an kadraja girdi ayrılık, fonu karmakarışıktı göğün.
Orkestrasını iyi yönetemeyen bir maestronun içindeki ezikliği yansıtmama çabası gibi sessiz, sensiz başladı yağmur.
işaretti.
Çoğunu çoktan beyazlatığım saçlarım ıslana dursun silkelenmek fiili en iyi burda duracaktı.
ve tam sırasydı eyleme geçmenin yazar gibi silkenemedim ama ki ben anlamları kaydırdığımı sonradan fark ettim.
Ne yazık ve nokta.

Şimdi öylece durup beklerken kimse duymasa da bağırıyor içim Gel al beni bıraktığın yerdeyim!
Gel iğneyle düğme olalım seninle içimden geç, acıtma!
Gel dudaklararası ilk köprü bizimkisi olsun ruhların geçtiği birbirine..
Gel bir olalım seninle toplasalar; çıkarsalar; çarpsalar..
ve hatta Tanrı yine Bölse de bir olalım.
Ve gel tanımlayayım seni; şehvetli keşiflerdeki yarim olacaksa Son Sıfatın..