bugün

Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var

en sevdiğim fuzuli beyidi, ya da tek bildiğim demeliyim:)
YAŞASIN TEMiZLiK

Cevriye hanım koşarak banyoya girdi
Banyonun dört yanı fayans
Duvarları kar gibi.

Cevriye hanımın işi acele
Kocası yatakta bekler
O da ayrı mesele.

Cevriye hanım soyundu çabucacık
Güzelliğini seyretti
Düşündü açık saçık.

Cevriye hanım başladı yıkanmağa
Sonra çıktı kurulandı giyindi
Doğru yatağa.

Cevriye hanımın kocası güldü gevrek gevrek
Başında kuş tüyü yastık
Altında pufla döşek.

Cevriye hanımda bir rahatlık bir hafiflik
Ohh! Dünya varmış
Yaşasın temizlik.

Ümit Yaşar Oğuzcan
Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
Ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu.
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Bir rüzgar aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardın.
Parmaklarımın ucunu yakardın.
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdün içim ürperirdi
Felaketim olurdu ağlardım.
Akşamlar bir roman gibi biterdi.
Jezabel kan içinde yatardı.
Limandan bir gemi giderdi.,
Sen kalkıp ona giderdin.
Benzin mum gibi giderdin.
Sabaha kadar kalırdın.
Hayırsızın biriydi fikrimce...
Güldümü cenazeye benzerdi.
Hele seni kollarına aldımı...
Felaketim olurdu, ağlardım...
Yalnızdım, ağlıyordum
Ağlıyordum çünkü ben ağlıyordum.
Bilmezdim ki ben ağlamak ne demek, neden ağlanır?
Ama öğrendim, ağlamak insanlık.
Karanlığın içinde kalmış koca bir insanlık..
Bilmezdim mesela itilip kakıldığında kendini savunmayı,
Arkanda birinin olması ne demek bilmedim mesela hiç.
Vardı birisi sözde, sözleri yaralayan.
Kavga mı ediyordum?
Hayır ben hiç kavga etmedim ki..
Hakkımsa da sustum, değilsede.
Sonra susmayı öğrendim, yediremeye yediremeye öğrendim bunu.
Çünkü anladım ki insan en çok kendine anlatıyor kendini.
Susunca, kendine daha çok haykırıyor.
Tüm o birikmiş nefreti kustun mu sen tüm sebepmişsin gibi kendine?
Kustum, ve nefret ettim tüm aynalardan
Bilmezdim yaşama tutunmaya çalışırken, öldüğünü insanın.
Şimdilerde sevmediğim ne varsa,
uğruna öleceğim şeylerdi belkide.
Yada sadece biraz beni mutlu ettiği için sevmiştim.
Ne önemi var ben sevmeyi sevmiştim.
Sevmenin bana güzel hissettirdiği o duyguyu sevmiştim.
Sevmeye çalıştıklarımsa, onlara dokunmayın.
Tozlu raflarda ciltlerine toz değmesin diye içime kaldırıp, tozlandırdım.
Bir bedene tutunup geçiyorum
Başka bir bedene
Yaprak ellerim
Yumuşak…
Haz.

O tene tutunup iniyorum
Başka bir tene
Sürüngen dilim
Islak…
Tuz.”

Nurduran Duman
görsel

Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...

https://www.youtube.com/watch?v=5hnbe1-TwhQ
hayat serin
mevzu derin
en sevdiğim yerin
mem. lerin
eksilen ömür şiiri

söndür ışıkları arkadaş
bugün harap olmaya geldim
sevgilinin elvedasına
bir eyvallah demeye geldim

ne yağan şu yağmur ıslattı beni
ne de terk edebildim bedenimi
öldürdüğüm bebeğime
son defa bakmaya geldim

doğmadı sabah güneşi üzerime
aydınlanmadı benim dünyam
kalan birkaç hatıramı da yakıp
küllerime katmaya geldim

ne tuhaf bir gecedir bu
binlerce yıldır bitmeyen
hiç duyulmamış sözleri
yazıp söylemeye geldim

söndür ışıkları arkadaş
belki affeder beni karanlığım
bir kadından çaldığım yılları
ömrümden eksiltmeye geldim

2798.
Kalbimdeki romantik cılgını serbest bıraktınız kahretsin bütün gece şiir yazıcak şarap içicek ve onu düşüneceğim. *
UYUYAN bütün güzel kızlara gelsin.

https://youtu.be/1U7ib0s08Zo
Es ist Unsinn
sagt die Vernunft
Es ist was es ist
sagt die Liebe

Es ist Unglück
sagt die Berechnung
Es ist nichts als Schmerz
sagt die Angst
Es ist aussichtslos
sagt die Einsicht
Es ist was es ist
sagt die Liebe

Es ist lächerlich
sagt der Stolz
Es ist leichtsinnig
sagt die Vorsicht
Es ist unmöglich
sagt die Erfahrung
Es ist was es ist
sagt die Liebe

(bkz: Erich Fried)
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.
Özdemir ASAF
Ben çok zengin bir adamım.
Kadıköy'de,
Meydana yakın bir yerde,
Geniş büyük bir daire,
Orta boy bir dikdörtgen ile,
Küçük boy birkaç tane kare,
Rengarenk kaldırım taşlarım var.
Bir annemle bir babamla beraber,
Dört kardeşim yanında,
iki yengem bir de eniştem var.
Geceleri çok fazla uykum,
Gündüzleri ise acaip keyfim var.
Ben çok zengin bir adamım.
Annemden babamdan tek miras,
Yarısına yakını yaşanmış,
Kalanının garantisi olmayan bir ömrüm,
izbe bir sanayide pislik içinde,
Asgari ücretle çalıştığım bir iş yerim,
Çalışırken gün içinde ara ara,
Üstüne oturup sigara içtiğim,
Mazot kokan bir tezgahım,
öğlen paydoslarında volta attığım,
çamur deryası bir sokağım var.
öyle zengin bir adamım ki,
Maldivler'de tatil yaptığım,
Erik gibi hatunları yatağa attığım,
Fantezilerle dolu düşlerim var.
Zenginliği aşmışım ben.
Her gün işe giderken bindiğim,
Bir metrom iki tane de otobüsüm var.
Bu gece daha bir zenginleştim.
Istakada çift okeyim,
Masadaysa altı tane piştim var.
Bu akşam hem zenginim hem neşeli,
Annem babam kardeşim ablama gittiler.
Dolapta, zulada bir ufak rakım,
Beyaz peynirim kavunum bile var.
Ben çok zengin bir adamım.
Benim her şeyim var.
Ya da bana öyle diyorlar.

Bana ait.
Yumdum gözlerimi 
Karanlıkta sen varsın 
Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun 
Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin 

Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim 
Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar 
Şimdi orda her şey seninle başlıyor 
Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait 
Ve sana ait olmayan.

Nazım hikmet ran.
sen doğduğun zaman
ben bir askerî mektepte talebeymişim.
sen bilmezsin sitare
burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tesbih
geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
her akşam dokuzda yat borusu çalardı
yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
bir derin uykuya atardım kendimi
siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
ben de onu alır anamın düşlerine kaçardım

bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
gözlerin mi daha sıcak gülüyor
yoksa dudakların mı anlıyamıyorum

dilaver cebeci-sitare
beni bu güzel havalar mahvetti,

böyle havada istifa ettim

evkaftaki memuriyetimden.

tütüne böyle havada alıştım,

böyle havada aşık oldum;

eve ekmekle tuz götürmeyi

böyle havalarda unuttum;

şiir yazma hastalığım

hep böyle havalarda nüksetti;

beni bu güzel havalar mahvetti.

Orhan veli. Evet.
though thou loved her as thyself, 

as a self of purer clay, 

though her parting dims the day, 

stealing grace from all alive; 

heartily know, 

`when half-gods go,   

the gods arrive.`

(bkz: ralph waldo emerson)
seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
ben en çok mayısta başımı öne eğerim
içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar
avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrendim ben
ve teraslarda leonard cohen dinlemek en çok mayısa yakışırdı
tiril tiril
bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
kolların saracak gibi mayısta ölüp dirilen tüm çiçekleri
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak
durmak
durmak
ne zaman seni düşünsem
bir ceylan su içmeye iner
imam hatipler kapatılsın
Bu gün canım çok kavga etmek istiyor,
Sevgilim sakın bana iyi davranma.
Öylesine küfür etmek geliyor ki içimden,
Ne olur hiçbir lafımın altında kalma.
Vurmak, kırmak, dökmek istiyorum ortalığı.
Yanlız lütfen tabakları kafama fırlatma.
Yeni altığım şifoniyeri hiç beğenmemiştin.
incecik sunta bir tekmelik işi var.
Ben de yeni aldığın dekolte bluzu yırtarım.
Onu giyince herkesin sende gözü var.
Az kaldı bekle sevdiceğim ne olur bekle beni.
Sakın bir yere ayrılma yoldayım geliyorum.
önce biraz yükselir, bağrışır çağrışırız.
Ardından vurar kırar, itişir kakışırız.
Yıkarız ortalığı, saçarız dökeriz.
Sonraysa önce öpüşür,
Arkasından çılgınca sevişiriz.

Bana ait.
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim...

Birhan Keskin.
Çığlık

Önce düğmelerimi çözüyorsun,
sonra
okşuyorsun.
Ağız dolusu öpüyorsun
sonra
göğüslerim avuçlarında
uç veriyor.
Sen
soluk soluğa,
Ben
çığlık çığlığa.

Süheyla Taşçıer
Böyle Başlar Sevişmek

önce
gözlerimi öptün
sonra
gözlerinin takıldığı tüm noktaları

Süheyla Taşçıer.
kahpe geceler, uzun karanlığın sonsuz olduğu,
geçen dakikaların, göz yaşlarına mendil olduğu,
bağır, ağla korkma sakın sessizlik en büyük düşmanın senin.

kahpe yıldızlar, umutların ışığı olan,
kimsesizlerin kimi, gölgelerin daha uzun olduğu yalancı ışıklar,
güvenmem sana, hakksızlıkların şahiti olan parlak yalanlar.

ey gecenin derin sessiziliği, bir ben miyim düşmanın,
yakarışlarımı, gözyaşlarımı dost mu buldun kendine,
karanlığını kendime siper ettiğim kahpe geceler, sende düşmanım ol sonum ol bu gün de dostlarım yine cırcır böcekleri...
(bkz: firari)

Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
Sana kafir dediler, diş biledim Hakka bile.
Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,
Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile...