yıldızlarla cümle kurmak. Serin bir geceyi ciğerlerine çektikten sonra ellerini de cebine sokar sokmaz Kafanı kaldırır yıldızlı geceye yolculuğunu başlatırsın, kutup yıldızını arar gözlerin. Parlayan yüzlercesinin arasında dolaşır gözlerin. Sol elini cebinden çıkarıp gece 3 sigarasını da ateşlersin bu ayine meşale olarak. Yıldızlarla paragraflar oluşturur roman yazarsın kirpiklerinle...
bir yıldız düşer ama göremezsin dilek tutmayı unuttuğun için kendine kızarsın. Bir dahakine niyet edersin.
cok muhim bir olay. ozellikle elini cebine sokmazsan mevzu eksik kalir. o el onemli.
gece elini cebine sokup uyuyanın yanında hiçtir.
bazı geceler yaptığım ve kendimi teoman gibi hissettiğim eylemdir.
ellerle işim olmaz sen kal hep gökyüzüm gökyüzlüm.
betimlemenin dibine vurmaktır.
Küçük şehirlerin büyük eğlencesiydi eskiden. Ellerimiz cebimizde aşklarımızı anlatıldık gökyüzüne ve her kayan yıldız sevgiliye dilenen dilekti. Şimdi büyüdük ve bitti herşey hepimiz büyük şehirlere göç ettik küçük insanlar olarak. Ve herşey küçüldü tıpkı bizim gibi. Ne gökyüzü görünüyor gökdelenler arasından ne de sevgili yıllar öncesinde ki gibi temiz görünüyor fabrikamızdan çıkan duöanlardan.
yeryüzünün bekleneni verememesinin bir sonucu olabilir.
ayrıca kendine bir yıldız seçmekle son bulur.

(bkz: küçük prens)
rahatlamak istemek. huzur aramak, belki gökyüzünde biraz kalmıştır diye.