salman Rushdie'nin son romanı. Yazar, floransa büyücüsü'nde dünyayı harmanlamış. Ve bu dünya ona yetmemiş olacak ki yok yok. Rönesans Floransası, Osmanlı imparatorluğu, Moğollar, babür imparatorluğu, Yeni dünya, masallar, efsaneler, büyüler, mucizeler, seyyahlar, anlatıcılar, savaşlar, tılsımlar, korsanlar, türlü türlü kader cilveleri, asılmış kardinal, doğanın olağanüstü halleri, efsunlu saraylar, ingiltere kraliçesi, kutsanmış şehirler ve daha neler neler...

Floransa büyücüsü'nde zımnen doğu ve batı karşı karşıya getirilmiş; ancak bu karşı karşıya geliş zorlandığı için, ortaya bir karışıklık çıkmış.

Salman Rushdie, "bu kitabı yazmak için yıllarca okuyup araştırma yapmam gerekti." diyor içerik olarak bu çabanın verimli sonucu romanda görülüyor; ama öz ve edebi biçim olarak aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Kitabın sonunda seksen altı kitap ve sekiz web sitesi zikrediliyor, bu da ticari bir garanti belgesi gibi durmuş. salman rushdie, engin bir muhayyilenin peşine düşmüş, sınırları zorlamış, aynı zamanda yoğun emek ve sistemleştirilmiş bir çalışmanın içine girmiş; mühendisliği sağlam olsa da mimarisinin estetiği zayıf kalmış bir iş çıkarmış.
(Floransa Büyücüsü, Salman Rusdie, Çeviren: Begüm Koyulmaz, can yayınları)
(Pakize barışta'nın 18.10.2009 tarihli taraf gazetesinde çıkan yazısından derlenmiştir.)
"bir adam, duru denebilecek tek bir düşünceyi bile zihninden geçiremeden hayatının son gününe dek paradokslar bataklığında sürüklenebilir."
Hediye eden olsa da okusak. Ama pardon ya kız değilim. Tüh.