bugün

beyoğlu ilçe emniyet müdürlüğüne sapasağlam girip, cesedi çıkan nijeryalı kişi. beyoğlun da arkadaşıyla beraber gözaltına alındıktan sonra emniyetin beşinci katına çıkartılmış ve daha sonra emniyet görevlilerinin söylemiyle polisin silahını almaya çalışırken mermi kendisine isabet etmiş(miş). hadi çocuklar inanın!
ayrıca helin avşar'ın bugün kimin kucağında olduğunun haberleri yüzünden haber bültenlerinde kendine yer bulamayan ölü nijeryalıdır.
afrikalı olduğu için türk basını tarafından umursanmamış kişi. avrupalı ya da abdli olsaydı günlerce haber bültenlerine konu olurdu sanırım.
emniyette kaza kurşununa kurban gitmiş olan nijeryalı kişi. üzerinden üç gün geçti ve konu unutuldu gitti. eğer ölen bir kalantorun oğlu olsa idi o emniyet müdürlüğünde bir tane görevli kalabilirmiydi acaba?
konu ile ilgili bugün ihd bir basın açıklaması yapmıştır, işkenceye %0 tölerans diyen başbakan göreve çağrılmıştır.

http://www.ozgurradyo.com...yrinti&haber_no=21898
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), dışişleri bakanlığına başvurarak ölümüyle ilgili bilgi istemiştir. mektupta şöyle denilmiştir: "Türkiye'den sığınma talep eden Okey, BMMYK'nın ilgi alanındaki bir kişi idi. Bu nedenle bu olay hakkındaki soruşturmanın sonuçlarının iletilmesinden mutluluk duyacağız."

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=231932
emniyetten bahsi geçen kişinin ölümü için açıklama yapılmıştır. ama bu açıklama o kadar açık olmamış olacak ki pek inandırıcı gelmeldi. polisin silahını almaya çalışmış da, arbede çıkmış da omzundan giren mermiyle ölmüş de bilmem ne bilmem ne.. nasıl bir arbede olabileceğini hesap etmeye çalışıyorum şimdi, eleman polisin silahına davrandı varsayalım, hadi eli çok çabuktu aldı silahı emniyeti açtı ve diğerlerine mi doğrulttu? emniyetin açıklamalarını doğru sayarak varsayım yapıyorum, çıkan arbede de omzuna nasıl geldi bu mermi. omuza gelen mermi insanı öldürür mü? ya da bunun otopsi raporları neden açıklama açık olsun diye söylenmiyor. ayrıca silahını kaptıran memurun hiç mi kabahati yok? askerde kepini kaptırana götünü kaptırdı derlerdi, silah kaptırana ne denir bilmiyorum. neyse.. nerde kalmıştık? eski sevgiliydi değil mi?..

emniyetin açıklaması için;

--spoiler--
http://www.ntvmsnbc.com/news/419398.asp
--spoiler--
genç yaşta ölmüş insan.

uyuşturucu satıcısı ise mesleğin acemisi imiş besbelli, yıllardır o bölgede o işi yapanların rahat davranışlarıyla karşılaştırılınca.
savcıların geç de olsa beyoğlu ilçe emniyetinden bir polis memuru hakkında kasten adam öldürmek suçundan dava açtığı, öldürülme olayının öldürülen kişidir. sanık hakkında 9 yıla kadar hapis isteniyormuş. bu da bir şeydir deyip savcılarımıza sevgilerimizi yolluyoruz burdan.

(bkz: geç olsun güç olmasın)
kendisinin karakolda öldürülmesinin ardından pek çok sosyalist kuruluş cinayeti kınamıştır.
ülkemizde nedense bu tarz ayrımcılık ve hak ihlallerine karşı basının gömüldüğü sessizlik ise endişe verici.
ertugrul ozkok "gelin itiraf edelim, seriat geliyor" derken arada kaynamis olan insan. basin kimsenin uzerine gitmeyerek kendinden bekleneni yapmistir. "iyy, ter kokan pis halk... " diyen bir basindan, gocmen ve fakir bir zenciyi savunmalarini beklemiyordunuz heralde.
haksız yere öldüğü savunulan suçlu bireydir.

hem zenci, hem uyuşturucu satıyor, hem de yakalanıyo

--spoiler--
gündüz iş yapma dedim ben ona. o naptı dinledi mi beni? hayırr halbuki biz gece satacaktık malları o somali ye ailesinin yanına, takım elbise, elinde bond çantası iş adamı kılığıyla dönecekti. bense denizlispor a genç yetenekler getircektim ordan. olmadı hoşçakal canım kardeşim festus okey? oke baboli

--spoiler--
ne yazık ki cenazesi hala morgda bekletilmektedir.
öldürülmüş...
(bkz: my name is celalettin cerrah and i am a torturer)
ilk olarak aklımı kurcalayan bir soruyu sormak istiyorum: tamam öldürülmüş, ve evet, silahın ateş alması olayına inanmak da eblehlik olsa gerek. lakin, anlamadığım bir şey var, polis bu adamı niye durup dururken, silah kullanarak öldürsün? yani, polisin mentalitesinin "aha lan, allaan zencisi, zevkine şunu vurak, kimse ses etmez nasolsa" olduğunu sanmıyorum. burada polis sütten çıkma ak kaşıktır demiyorum, kaldı ki, polisimiz sesini çıkartamayacak durumda olan "garibanlara" işkence yapmakla ün salmış insanlarımızdır. ama, dediğim gibi, niye silah kullanmış olsunlar ki? yani silah kullanmalarının nedeni nedir? işte burada polisin ifadesindeki "arbede/saldırı" iddiasını gerçek dışı bulmamaktayım. yoksa dediğim gibi, belki g.tüne cop sokup yollarlardı, belki de elektrik şokundan ölürdü festus. ama eğer silahla öldürülmüşse, ben burada festus'un polise saldırmış olmasından başka bir ihtimal görmüyorum.
hala neden ve nasıl öldüğü belli olmayan kişi.
faşist polisin bizden aldığı bir ışık olarak lanse edilmekte geç kalındığını gördüğüm insan. Hadi canlarım, hadi güzellerim, hadi tatlı su hümanistleri...
festus okey olayı bana nedense modernitenin ne kadar da savunmasız bireyleri olduğumuzu hatırlatır. çünkü bir yandan birey olmayı dayatan bir "düşündüğüm için varım" argümanı, beri yandan cemaatler/dernekler/örgütler olmadan herhangi bir hak talebini dile getiremeyen bireyler. bu öylesine korunmasız bir durum ki, okey'de yaşadığımız bunun bir örneğiydi. onun gözaltına alınmasını, uyuşturucu satarken yakalanmasını elbette yasalar çerçevesinde olmak koşuluyla cezai müeyyideye tabi tutmak gerekiyor, buna ne şüphe! ama beri yandan festus okey'in hakkını arayabileceği herhangi bir mecra veya okey adına okey'in gözaltı seyrini izleyip müdahil olabilecek herhangi bir merci olmadı, olamadı. insan hakları evrensel beyannamesi'nin asgari müştereği insan yaşamının korunmasının sağlanması da böylelikle unutuldu gitti.(okey)
pippa bacca'nin sanatini icra ederken olmesiyle yeniden hatirlanan, asla unutulmamasi geren ve adi nesiller boyunca tasinmasi gereken insan evladi, birisinin cocugu, kardesi, babasi.

bir toplumun kendi kendisini tamir edebilmesinin tek yoludur her felaketinin sebebini bulmak ve ustune gitmek. bu yolda hayatini kaybeden festus okey ve pippa bacca gibi insanlar gercek kahramanlardir.
(bkz: tesekkurler turkiye/#2912983)
türkiye sınırları içerisinde hayatını kaybetmiş bir kardeşimizdir.

ama suçludur, ama suçsuzdur orasını bilemeyiz, hoş zaten suçlu olsa da öldürülmeyi gerektirmez orası ayrı mesele.

ancak festus ökey' in ölmesi, vicdani retçi, sosyalist, milis tayfasının ekmeğine yağ sürmüştür.

sormazlar mı adama güzel kardeşim almanya' da son 3 ayda 28 türk diri diri yakıldı o zaman neredeydin diye.

ama rahmetli zenciydi ya, polis efendi de kafadan ırkçı oldu artık, eskiden zaten her 1 mayısta apo posteri açanı bayıltana kadar joplayan çevik kuvvet polisi fotoğraflarını -tabi apo posteri blurlanmış halde- sokak sokak duvarlara yapıştırıp altına faşizme karşı omuz omuza yazanları da görüyorduk.

ulan sanki her daim güvenli bir ülkede yaşıyoruz da insanlar birbirini sanki zevk olarak öldürüyor.

türkiye şartlarında düşünülürse an itibariyle işbu entryi yazan kişinin üzerine uçak düşmesi sonucu, okuyan kişilerin ise aniden pembe renge dönüşüp duvara yapışarak ölmeyeceğinin* garantisi var mıdır?

yoktur.

(bkz: ayu çıkabilür daş düşebilür)
her zenciyi torbacı sanan türk polisinin son eseri. *
ölümüne sebep olan silahın sahibi polis memuru cengiz yıldız'ın adıyaman'a tayini çıkmıştır. bu vesileyle istanbul daki siyahiler derin bir ohh çekip, şimdi adıyamanlılar düşünsün demişler. haklılık payları var tabi.
değeri öldükten sonra anlaşılan afrikalı sanatçı.
bir kez daha bu ülkede yaşadığıma lanet ettiğim olayın tirajik kahramanıdır.(erken söyleyeyim, sevmiyorumda, gitmiyorumda)

bu rezalete ses çıkarmayanların, duyarsız olanların bu işi yapan eli kanlı katillerden hiçbir farkı yoktur.

eyy güzel ülkemin güzel savcıları!!! uyuyor musunuz?

--spoiler--
Beyoğlu Polis Merkezinde polis kurşunuyla ölen Festus Okey'in davasında iki yıldır bir arpa boyu yol alınamadı. Mahkeme 10 duruşmadır; Festus Okey gerçekten Festus Okey mi diye sorduğu Nijerya'dan yanıt bekliyor.
Nijerya'dan yanıt gelmediğinden;

27 Kasım 2007: ilk duruşma; Mahkeme heyeti, cinayetin kasten adam öldürmeye girdiğini belirtip görevsizlik kararı verdi. Yıldız, müebbet hapis istemiyle yargılanmaya başladı. Bu, Okey Davası ndaki ilk fakat son sevindirici gelişmeydi.

14 Şubat 2008: Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan davada, sanık avukatı, Bunun adı, Festus Okey değil, kaçak vizeyle gelmiş, adını sonradan Okey koymuşlar, Acaba terörist midir? diye sordu. Okeyin kimliğiyle ilgili Nijerya Büyükelçiliğinden bilgi alınmasını istendi.

13 Mayıs: Cinayeti aydınlatabilecek tek delil olan kanlı gömleğin kaybedilmesine dair takipsizlik verildi. Okey'in avukatı olmadığından itiraz edilemedi. Dosya, Adli Tıpa gönderildi.

11 Eylül: Adli Tıp tan istenmesine karşın cinayet silahı olaydan 13 ay sonra alınabildi.

16 Aralık: Okey'in kimliğiyle ilgili Dışişleri Bakanlığı, mahkemeye, Nijerya ile Türkiye arasında adli yardım sözleşmesi olmadığı için bilgi alınamadığını bildirdi. Mahkeme bilginin doğrudan Nijerya'dan istenmesine karar verdi.

7 Nisan 2009: Nijerya'dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

9 Temmuz: Nijerya'dan yine yanıt gelmedi.

29 Eylül: Hâlâ yanıt yok.

29 Aralık: Yanıt yok

1 Nisan 2010: Dava, Nijerya'dan gönderilecek evrakın beklenmesi için 29 Haziran 2010 a bırakıldı.

--spoiler--