takımlarını her şartta destekleyen galatasaraylılardır. galatasaray için canlarını dahi feda etmeye hazırdırlar bazıları. her şeyin aşırısı gibi bu da zararlıdır elbette.
bilet kuyruğu gazisidir çoğu.
bile bile lades olurlar. yenileceklerini bile bile giderler. saygı duyulacak bir kaliteye sahiptir bu yüzden. takımı herşeye rağmen yalnız bırakmazlar.
ne şart altında olursa olsun, kadıköye giderek herşeye katlanan galatasaray'lılardır. bu akşam da gidecekler, takımlarını sonuna kadar destekleyecekler ve benim içim galibiyetle dönecekler, söz verdiler.
eğer liseliyse ve artık galatasaray sevdası tutku olmuşsa mevzu şudur. anne babaya arkadaşta kalınacağı yalanı söylenir ve bilet kuyruğuna geceden girilir. ama sabah gelen kişinin de bilet almasından dolayı orada bir göt olma yaşanır. maç günü mecidiyeköye gidilir, oradan taksiyle kadıköye geçilir. taksici bi güzel geçirir size. sonra polis kordonunda stada girilir. yiyecek içecek satışı yoktur ve lavabolardan su akmaz. 2 saat erken girip 2 saat geç çıkarsın. gebermiş vaziyettesindir. birkaç koltuk kırarsın. maçı kaybetmişsindir ama artık sallamazsın alışmışsındır ki ben alıştım. ve bir daha gelmeyeceğini o kısık ses tonunla arkadaşlarına söylersin. ancak sabah olup o yorgunluk geçtiğinde kendi kendine ulan akşam yine maç olsada gitsek dersin. bambaşkadır galatasaray sevdası ve 2500 kişiyle 50000 kişiyi susturmanın verdiği haz.
takımının yenileceğini bile bile maça giden taraftarlardır. ama tam tersi olursa o tarihi maçta orada olmuş olmak şerefine nail olacak insanlardır.
(bkz: yazık lan) *
her şeyden önce gerçek galatasaray ruhunu, aşkını yaşayan taraftardırlar. bu aşk öle bir şeydir ki başınıza gelebilecek tehlikeleri düşünmezsiniz bile. saatler boyu susuzluk, açlık, polis darbeleri ve daha nicesi, hiçbiri engel olamaz takımınızın yanında olmanıza. tabi eğlenceli yönleri de vardır. özellikle 55 bin fenerbahçe'linin size bakıp çıldırması, sürekli size küfür etmesi bir süre sonra insana kendini özel hissettiriyor.**
her gerçek galatasaraylının içinde olmak istediği, cesur, yürekli yaklaşık 1000 civarındaki galatasaraylıdır. takımları sahada ter dökerken kendileri de coşkuyla marşlar, tezahüratlar söylerler. göt olup geri dönerler, en azından on senedir böyledir bu döngü.
6 kasım 2002 günü akşam ezanı okunurken orucunu açmak için poşetteki ekmeğini çıkarıp yerine oturan fenerbahçe taraftarının bu boşluğundan faydalandığını zannedip ezan esnasında fenerbahçe'ye ana avrat söverek coşan, o orucun açılması akabinde üzerine 200 adet yanan meşale atılarak yaptıkları tahrikin ölümlerine yol açacak olmasını farkeden polis tarafından paketlenerek otobüslere doldurup mecidiyeköy'e kargo edilen taraftardır. 6 kasım günü canlarını kurtaran polise teşekkür etmek yerine küfretmiş, tarihi rezalet için uydurulan bahanelere bunu da eklemişlerdir. maç dönüşü eminönü iskelesinde attıkları hain pusu, üzerine hücum eden bir vapur dolusu fenerbahçelinin gazabı neticesi bir diğer rezalete dönüşmüş, polis sayesinde aynı gün içinde 2. defa canları kurtarılmıştır.

kısacası saracoğlu'nda fenerbahçe'ye küfrettikleri sürece canları her zaman tehlikede olan galatasaraylılardır. bu iyi bir şey midir? elbette değildir. ama malesef böyledir. o küfrü edenin rezilliği de rezillik, bu terörü küfür için yaratanlarınki de.
altakki vieoda 00:10 ile 00:25 arasında gözüken ve yüzlerindeki ifadeyle insanın yüreğini burkan sevimli pıtırcıklardır.

10.saniyeden itibaren mendil eşliğinde izlenilmesi tavsiye edilir;

http://www.facebook.com/v...deo.php?v=106326706050547
yenilmek ve strese girmek için gelenlerdir.

(bkz: deplasmanda koyan fenerbahçe taraftarı)