bugün
- sigara içmenin insana verdiği zevk8
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım15
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
Bu da sözlükte yazdığım ilk mini-review'im olsun madem swh
`
(bkz: dışkı nakli) (bkz: fekal mikrobiyota transplantasyonu) (bkz: fekal bakteriyoterapi) (bkz: fekal transfüzyon) (bkz: gaita transplantasyonu)
Gaita(dışkı) materyali ilk kez, gıda zehirlenmesi ve ciddi diyareli hastalarda, ağız yoluyla 4. yüzyılda “Sarı Çorba” adıyla Çin’de verilmiştir. 16. yüzyılda yüksek ateş, ağrı, kusma ve kronik diyare/konstipasyonda kullanılmış olup 17. yüzyılda ise veteriner tıbbında kullanılmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde “Sıcak deve feçesi” Bedouins tarafından tavsiye edilmiş ve 2. Dünya Savaşı’nda Afrika’da Alman askerleri tarafından kullanılarak tedavideki yararı doğrulanmıştır. Anadolu’da “Kuru at-eşek, keçi gaitası” yaralı dokuların iyileşmesine yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktaydı. insanda modern tıpta ilk kez 1958 yılında Eiseman ve arkadaşları tarafından kullanmıştır. [1]
insan dışkı florası mikroorganizmaların (Bakteri, virüs, maya, parazit gibi) kompleks bir karışımı olup, muhtemelen vücudun en büyük organıdır. Bu mikroorganizmalar karmaşık karbonhidratların sindirimi dahil, enerji depolama, immün fonksiyonlar ve patojen bakterilerin invazyonuna karşı korunmada rol alırlar. Mevcut deliller ile bazı antimikrobiallerin intestinal mikrobiota üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu bugün bilmekteyiz. Fekal transplantasyon çalışmaları da buradan yola çıkarak gündeme gelmiştir. Fekal transplantasyon sağlıklı donörden alınan barsak florasının hasta bireyin intestinal mikrobiotasını düzenlemek için verilmesidir. Mantık olarak kan naklinden farksız olmasına rağmen 'tatsız bir uygulama' olması münasebetiyle uzunca bir süre kullanım alanı pek bulamamıştır.
Nakil yapılırken vericinin eş ya da yakın akrabalardan olması tercih edilir. Böylece alıcıya yeni bir patojenin transferinin önüne geçmek istenmektedir. Eş ya da yakın akrabaların seçilme sebebi, benzer çevrede yaşamalarından ötürü barsak floralarının da benzer olması, farklı patojenlerle bulaşın minimal düzeyde olmasından ileri gelir. Tedavi prosedürleri incelendiğinde gastroskop veya nazojejunal tüp aracılığı ile yapılan infüzyonlarda etkinlik daha düşük iken, yakın bir donörden yapılan dışkı lavmanı transplantasyonlarında etkinlik daha yüksek bildirilmektedir. Dışkının su ile hazırlanan süspansiyonları ile yapılan infüzyonlarında serum fizyolojik ile hazırlanan süspansiyonlarına oranla düzelme sık, ancak relaps daha yüksek izlenmiştir. Benzer şekilde yüksek volümlü süspansiyon infüzyonlarında da relaps daha yüksek gözlenmiştir.
Fekal transplantasyonun en önemli avantajı donör sıkıntısının olmamasıdır. Güvenli, ucuz ve yüksek teknoloji gerektirmeyen bir işlemdir. Vücudun kabul etmeme riski yoktur, enfeksiyon olasılığı düşüktür ve immun sistemi baskılayıcı tedavi gerektirmez. Tekrarlayan antibiyotik kullanımı döngüsünü kırar, böylece intestinal floranın devamlılığı ya da yenilenmesi sağlanır.
Yapılan çalışmalarda yan etkilerden çok bahsedilmese de kimi çalışmalarda nadir olarak nazogastrik tüp yerleşimine bağlı geçici tahriş, kolonoskopiye sekonder rektal rahatsızlık hissi, gaz, bulantı, şişkinlik, peritonit gelişebildiği gözlenmiştir. Bu işlemde tahmin edilebileceği gibi temel yan etki vericinin dışkısındaki patojenlerin alıcıya bulaşması ve enfeksiyona sebep olmasıdır. [2]
Fekal transplantasyon işleminin en sık uygulandığı durumlar özellikle çocukluk çağında ve yaşlılarda gözlenen c. difficile'ye bağlı psödömembranöz enterokolittir. bunun dışında irritabl barsak sendromu, kronik ishal veya kabızlık, kronik yorgunluk sendromu varlığında fekal transplantasyon yapılmaktadır. Ayrıca pek çok farklı sistemi etkileyen çok farklı kronik hastalıklarda da bu işlem nadir de olsa uygulanmakta veya deneme aşamasında bulunmaktadır. [1] son olarak, yapılan bir çalışmaya göre fekal transplantasyon işleminin ülseratif kolit için de belirli bir etkinliğe sahip alternatif bir tedavi olduğu gösterilmiştir. Kombinasyon tedavisi ve daha düşük bir temel mikrobiyal zenginliğin, muhtemelen klinik öncesi ve klinik uygulamalarda iyileştirici etkiye katkıda bulunacağı öngörülmüştür. [3]
Kaynaklar:
1: Fekal transplantasyon nasıl ve kime uygulanmalı
Hakan demirci, ahmet uygun
2: Fekal transplantasyon
Esin korkut, ali özden
3: The Value of Fecal Microbiota Transplantation in the Treatment of Ulcerative Colitis Patients: A Systematic Review and Meta-Analysis
Yantian Cao,Bangjie Zhang, Yuanyuan Wu, Qingzhi Wang, Jie Wang and Fangfang Shen
`
(bkz: dışkı nakli) (bkz: fekal mikrobiyota transplantasyonu) (bkz: fekal bakteriyoterapi) (bkz: fekal transfüzyon) (bkz: gaita transplantasyonu)
Gaita(dışkı) materyali ilk kez, gıda zehirlenmesi ve ciddi diyareli hastalarda, ağız yoluyla 4. yüzyılda “Sarı Çorba” adıyla Çin’de verilmiştir. 16. yüzyılda yüksek ateş, ağrı, kusma ve kronik diyare/konstipasyonda kullanılmış olup 17. yüzyılda ise veteriner tıbbında kullanılmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde “Sıcak deve feçesi” Bedouins tarafından tavsiye edilmiş ve 2. Dünya Savaşı’nda Afrika’da Alman askerleri tarafından kullanılarak tedavideki yararı doğrulanmıştır. Anadolu’da “Kuru at-eşek, keçi gaitası” yaralı dokuların iyileşmesine yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktaydı. insanda modern tıpta ilk kez 1958 yılında Eiseman ve arkadaşları tarafından kullanmıştır. [1]
insan dışkı florası mikroorganizmaların (Bakteri, virüs, maya, parazit gibi) kompleks bir karışımı olup, muhtemelen vücudun en büyük organıdır. Bu mikroorganizmalar karmaşık karbonhidratların sindirimi dahil, enerji depolama, immün fonksiyonlar ve patojen bakterilerin invazyonuna karşı korunmada rol alırlar. Mevcut deliller ile bazı antimikrobiallerin intestinal mikrobiota üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu bugün bilmekteyiz. Fekal transplantasyon çalışmaları da buradan yola çıkarak gündeme gelmiştir. Fekal transplantasyon sağlıklı donörden alınan barsak florasının hasta bireyin intestinal mikrobiotasını düzenlemek için verilmesidir. Mantık olarak kan naklinden farksız olmasına rağmen 'tatsız bir uygulama' olması münasebetiyle uzunca bir süre kullanım alanı pek bulamamıştır.
Nakil yapılırken vericinin eş ya da yakın akrabalardan olması tercih edilir. Böylece alıcıya yeni bir patojenin transferinin önüne geçmek istenmektedir. Eş ya da yakın akrabaların seçilme sebebi, benzer çevrede yaşamalarından ötürü barsak floralarının da benzer olması, farklı patojenlerle bulaşın minimal düzeyde olmasından ileri gelir. Tedavi prosedürleri incelendiğinde gastroskop veya nazojejunal tüp aracılığı ile yapılan infüzyonlarda etkinlik daha düşük iken, yakın bir donörden yapılan dışkı lavmanı transplantasyonlarında etkinlik daha yüksek bildirilmektedir. Dışkının su ile hazırlanan süspansiyonları ile yapılan infüzyonlarında serum fizyolojik ile hazırlanan süspansiyonlarına oranla düzelme sık, ancak relaps daha yüksek izlenmiştir. Benzer şekilde yüksek volümlü süspansiyon infüzyonlarında da relaps daha yüksek gözlenmiştir.
Fekal transplantasyonun en önemli avantajı donör sıkıntısının olmamasıdır. Güvenli, ucuz ve yüksek teknoloji gerektirmeyen bir işlemdir. Vücudun kabul etmeme riski yoktur, enfeksiyon olasılığı düşüktür ve immun sistemi baskılayıcı tedavi gerektirmez. Tekrarlayan antibiyotik kullanımı döngüsünü kırar, böylece intestinal floranın devamlılığı ya da yenilenmesi sağlanır.
Yapılan çalışmalarda yan etkilerden çok bahsedilmese de kimi çalışmalarda nadir olarak nazogastrik tüp yerleşimine bağlı geçici tahriş, kolonoskopiye sekonder rektal rahatsızlık hissi, gaz, bulantı, şişkinlik, peritonit gelişebildiği gözlenmiştir. Bu işlemde tahmin edilebileceği gibi temel yan etki vericinin dışkısındaki patojenlerin alıcıya bulaşması ve enfeksiyona sebep olmasıdır. [2]
Fekal transplantasyon işleminin en sık uygulandığı durumlar özellikle çocukluk çağında ve yaşlılarda gözlenen c. difficile'ye bağlı psödömembranöz enterokolittir. bunun dışında irritabl barsak sendromu, kronik ishal veya kabızlık, kronik yorgunluk sendromu varlığında fekal transplantasyon yapılmaktadır. Ayrıca pek çok farklı sistemi etkileyen çok farklı kronik hastalıklarda da bu işlem nadir de olsa uygulanmakta veya deneme aşamasında bulunmaktadır. [1] son olarak, yapılan bir çalışmaya göre fekal transplantasyon işleminin ülseratif kolit için de belirli bir etkinliğe sahip alternatif bir tedavi olduğu gösterilmiştir. Kombinasyon tedavisi ve daha düşük bir temel mikrobiyal zenginliğin, muhtemelen klinik öncesi ve klinik uygulamalarda iyileştirici etkiye katkıda bulunacağı öngörülmüştür. [3]
Kaynaklar:
1: Fekal transplantasyon nasıl ve kime uygulanmalı
Hakan demirci, ahmet uygun
2: Fekal transplantasyon
Esin korkut, ali özden
3: The Value of Fecal Microbiota Transplantation in the Treatment of Ulcerative Colitis Patients: A Systematic Review and Meta-Analysis
Yantian Cao,Bangjie Zhang, Yuanyuan Wu, Qingzhi Wang, Jie Wang and Fangfang Shen
Bok transfüzyonu.
güncel Önemli Başlıklar