başka milliyetten insanları aşağılayarak, onlara kötü muamele yaparak ya da zulmederek kendi milletini yücelttiğini ya da milliyetçi olduğunu sanmak
Yanılgıya düşmektir, zira faşizm ile milliyetçilik arasında hiçbir alaka yoktur. Faşist olan milliyetçi değildir, milliyetçi olan da faşist değildir.
yurdum liboşlarının ve sözüm ona bazı halkların kardeşliği savunucularının, atatürk'ün gösterdiği yöndeki milliyetçiliğin aşınmasını sağlayarak, ülkenin bölünmez bütünlüğünü törpülemek, tam bağımsızlığın yerini mutlak bağımlılığın almasını sağlamak için empoze etmeye çalıştıkları sanrıdır.
ideolojik olarak doyurucu bir bilgi birikimine sahip olamamanın bir başka yanılsamasıdır. bunun ideolojik düzlemde diğer taraftan karşılığı ise milliyetçiliği yurtseverlik sanmaktır ya da ulusal çıkarların illa liberal-milliyetçi çözümlerle karşılanabileceğini sanmaktır. özellikle şuna dikkat etmek gerekiyor; milliyetçilik illa faşizme çıkmaz. çünkü faşizm tek başına toplumsal alandaki krizi milliyetçilikle doldurmaz, başka gerici akımlara da sarılabilir. faşizmin arkasında ciddi bir halk hareketi olduğu gibi bu halk hareketi mülk sahibi sınıfların denetimindedir. bir kriz yönetimi biçimidir faşizm ve illa bir sol düşmanlığı, sosyalizm düşmanlığı yapar. ama buradan çıkarılacak sonuç milliyetçiliğin temiz bir düşünce biçimi olmadığıdır. faşizmden ayrı olarak milliyetçilikte pek çok nedenden ötürü suçludur. akla gelecek en önemlisi sanıldığının aksine milliyetçilik bağımlılık anlamına gelir. kapitalizme ve emperyalizme, tekelci sermayeye tam bir bağımlılık. hele ki bizimkisi gibi bir ülkede bu ulusal egemenliği dış dünamiklere bırakmak anlamına geliyor. tarihsel ve nesnel olarak bunun anlamı milliyetçiliğin sağlam temellere oturmuş bir yurtseverliğe sahip olamayacağıdır. bir ideolojik temizlenme ve akıl sağlığının güçlendirilmesi her iki önerme içinde sonuna kadar geçerlidir.