bugün

ülkemizin en acı gerçeğidir.

ne zaman birisi çıkıp genelin görüşüne ve beğenisine uymayan bir şey söylese ''vurun abalıya'' mantığıyla susturulmaya çalışılır, hakaretlere ve tehditlere maruz kalır. daha da öte gidilerek iktidarların fahişesi olmuş sözde adalet sistemi tarafından yargılanır. hayatlardan çalınır, aileler dağılır.

anlaşılamamış ya da yanlış anlaşılmışların diyarı ülkemizde bu linci gerçekleştirenlerin ortak özelliği ise ağızlarından demokrasi kelimesi düşürmeyenler olmalarıdır. içimize feodal genlerimiz yüzünden sindiremediğimiz demokrasi kelimesi bu yüzden lafta kalan bir sözcük olmaktan öteye gidemez hiçbir zaman.

madem buradayız, iki lafım da sol frame'yi yaftalamak kelimesinin anlamını bize tekrar tekrar anlatanlar için. bazı kelimelerin karşılıkları bazı aklı evvellerin elinde;

* dinci- şakirt
* laik- dinsiz
* milliyetçi- faşist
* solcu- kominist, vatan haini

gibi etiketlenerek insanların kendilerini ifade etme özgürlüklerine sinir bozma metoduyla müdahale edilmektedir. bırakalım herkes kendini özgürce ifade edebilsin derim ben. hatta dedim bile.
(bkz: monarşinin ve totaliter rejimlerin kötü yönleri)
evet ülkemizde var olan bir gerçektir. sanırsam tek nedeni de cahillikten kaynaklanmaktadır.
zaman gazetesinin "yaftalamadan düşünün" adlı reklam kampanyası, bu konuya çok güzel değinmiştir. izliyoruz efenim;

http://www.youtube.com/watch?v=YPJRlNjTkn4
hoşgörü fakiri başbakanın hoşgörüsüz halkının alışkanlığıdır.
(bkz: balık baştan kokar)
türk ırkçılarındaki ibretlik mantık hataları başlığında bana terbiye ve ahlak dersi vermeye kalkıp pkklı bir kürt olarak yaftalayarak kafa yapılarını ortaya koyan zambakların yaptıklarıdır. anlayışlara saygılı ol deyip benim görüşüme saygı duymamak da kafa yapınızı ortaya koyması bakımından yine güzel bir örnek oldu bence.
(bkz: kendi kafanın içinde demokratik seçim yapmak)