bugün

ne mantik evliligi ne de ask evliligi yapacak birini bulamayan kişilerin korkusudur.
arada kalmış jenerasyon korkusudur. özgürsündür. istediğin insanla evlenebilme şansın vardır. aşık olarak veya mantık süzgecinden geçirerek evlenmeye karar vermen bir şeyi değiştirmez. gelecek senin için her türlü olumlu/olumsuz olasılığa gebedir. evlilik, uğruna kendinden bile vazgeçeceğin kadar kutsal bir kurum olmaktan çıkmıştır. istemediğin, artık sevmediğin birinin sorumluluğunu sürüklemek zorunda değilsindir. benlik her şeyin önündedir.kimse seni bir şeye zorlayamaz. ancak kendin mutluysan ve istiyorsan kalırsın. ama annenden babandan gördüğün evlilik modeli bu değildir. onların, çocuklarını, ailelerini, elalemin büzülesice ama büzülemeyen torba ağzını, konuyu komşuyu düşünerek, benliklerini kaybetmelerini ama saygınlıklarını kazanmalarını gözlemlemişsindir yıllar boyunca. günün birinde uyandığında, kendini veya aynı yastığa başkoymakta olduğun insanı tanıyamaz hale gelmek istemezsin. ama evliliği yıkıp geçmek hoşgörüyle karşılansa da, sıradan bir hale gelmemiştir henüz. insanlara güvenemez hale gelmişsindir. büyük umutlarla başladığın ilişkiler ardında hep bir hayalkırıklığı bırakmış, sevgililer seni her seferinde bozguna uğratmıştır. zaman gelir evlenmeyi ister insan. ya da evlenmelisindir günün birinde. kendine yaptığın tüm yatırım bir yerde bunun içindir. inancın, güvenin kalmamıştır. bu şartlar dahilinde nasıl korkmazsın ki evlilikten? hepimiz korkuyoruz.
birlikteyken yakalanan hyecanın evlendiğimizde biteceğini düşündüğümüz için yaşanan korkudur. çok ya da az sevmekle ilgisi kesinlikle yoktur. evlenince kadın ve erkekte rahatlama başlar. artık 2 taraf birbirini özleyemez, yanyana oldukları halde sevgiliyken duyulan o muhteşem kokuyu burun algılamaz, gözler karşısındaki güzelliği görmez olur. sadece akşamları görüşseler bile yaptıkları bütün akşam tv izlemektir. birbirinin gözlerinin içine bakıp bir çift laf edemezler bile. böylelikle evlilik yıpratır 2 kişiyi. işin içine çocuk girince sorumluluk daha da sıkmaya başlar, çember daralır ve 2 tarafı kesinlikle daraltır. bunun farkında olan kişilerin yaşadığı korkudur evlilik korkusu.
insanın hayatının devamında yüzüne bakarak uyanacağı insanı seçme durumu evlilik olduundan, sonsuza kadar aynı yüze bakıp, aynı yatakta yatıp, patlayan ampul ve taşan kahve gibi şeler için kavga edicek olduunu bilmesinden kaynaklanan korkudur.
Yerinde bir korkudur.
24 saat açık aşevi,
temizleyici,
psikolog
kafeterya
otel hizmeti vermemi bekliyorlarsa
banyomu, boş zamanımı dilediğimce (kıllanmadan ötürü)kullanamayacaksam
üstüne her an eleştiri okları kıçıma batacaksa
üstüne üstlük köşe minderi muamalesi göreceksem... korkmak ne kelime, ödüm kopar.
sorumluluk korkusu da denilebilir. malum kişinin bayan ya da erkek olması pek fark etmiyor. sorumluluktan kasıt aslında bir kişinin sorumluluğu değildir bir hayatın sorumluluğudur. o kişinin ailesinin senin de artık ailen olması, kültürünün harmanlaşması, sıkılmak, sevginin, saygının bir gün öneminin kalmaması gibi bir çok sebep vardır. evlilik korkusu beraberinde yaşlılık ve yalnızlık korkusunu da getirir.
neden evleniyoruz sorusuna üst üstüne gelen mantıklı cevaplar ikilemde bırakır insanı

ögürlük; heyecanı, alternatifleri, sorumsuzluğu ve bencilliği insanın içine işleten duygudur. ama nereye kadar özgürlük insana mutluluk verir o da ayrı bir konudur. bütün arkadaşlarının evlenmesi hemcinslerinle paylaşımlarının azalması sinir bozucu bir durumdur. yaşlanınca yatağında tek başına ölmek sadece kendin için yaşamış olmak bazen ürkütür insanı. çünkü, annelik babalık kavramına sadece çocuk gözüyle bakabilmişsindir son nefesini verirken. cenazende yakın arkadaşların ve eski sevgililerin bulunur sana hoşçakal demek için. ve kaç gün senin için yas tutabilirler, kaç bayramda mezarına gelip seninle bayramlaşırlar.
bütün bunların üzerine toplum baskısı da eklenir. herkes evleniyor korkulacak bir şey yok galiba diye bir düşünce gecer akıldan. ama yine de korkulur " ya o değilse? "
" ya değişirse? " sorgulamalarına girersin kendi içinde.


evlenmek ya da evlenmemek. galiba her ikise de boktan bir durum. çünkü vermiş olduğun karar bütün hayatını, daha doğrusu hayata verdiklerini ve hayattan beklentilerini etkiliyecek.
önündeki kötü örnekleri görüp evlilikten soğuyan ve korkan insandır. haklıdır efendim bu devirde evlilik zor iştir.
neticede evlilik kararının mümkün olan en ileri tarihe atılmasına sebeiyet veren korkudur.

mesela: (bkz: çıkmaz ayın son çarşambası)

haklı da korkudur aslında.

hele ki evlenmek şehir de değiştirmek anlamına geliyorsa geceleri uyutmayan korkudur.
hiç bilmediğin bir yere, bambaşka bir kültüre gitmek fikri ilk başta aklı hep uzaklarda olan kişiler için eğlenceli olabilir fakat iş ciddiye bindikçe gerçeklerle karsılasırsınız.

akrabaların kaynasma cabası içerisinde olacakları düğün faslını ise hiç saymıyorum bakın. kabus çünkü.

düğünü atlatın gerisi kolay!
çevredeki kötü örnekleri gördükçe oluşan korkudur.
kesinlikle bekarken gelmesi gereken, ağzı yanıp boşananlara çok geç kalmış korkudur.* *
genelde her erkeğin yaşadığı bir korkudur, kadınlara oranla erkekler daha çok yaşar.
yay burcu erkeklerin çoğunda oluşabilecek bir korku çeşidi.
herşeyde oldugu gibi evlilikte de artık herşeyin daha kolay tüketildigini, aile kavramına verilen önemin giderek azaldıgı günümüzde elde olmadan kapıldıgımız duygudur.
(bkz: agamafobi)
erkeklerde bulunma oranı daha çok olan hadise.
erkeklerde olduğu kadar bayanlarda da görülen korku. izin alma, haber verme alışkanlığı olmayan biri için çok zor adapte olunan durumdur. parmağa her bakıldığında akla gelen acabalar, sorular zinciri tetikler bu durumu. ha 18inde evlenenler için geçerli değil tabi bu durum ama yaş ilerdedikçe vay halimize. . .
evlilik bilinçaltımıza çocuk sahibi olmak ve ortak mülk edinmek kavramlarıyla özdeşleşmiş olarak konumlandığından doğru insanı bulmak ekstra korkular duymakla biçimlenmiştir.
aslında konunun özü evlilik korkusu değil gelecek korkusudur.
tek ev, tek televizyon, tek düzen bir hayat, tek iş, tek eğlence, tekdüzen kıyafetler, tek araba, tek kadın, tek içkiden korma durumudur.
(bkz: fear of marriage)
(bkz: gametofobi)
birbirine fena halde alışacak olmanın, her şeyin daha sıkıcı hale gelicek olmasının korkusudur.
3-5 sene içerisinde kadınların ve erkeklerin benzer kişiliklere doğru yönelmeleri sonucu geçersiz olan durumdur. lakin evleneceğiniz insan kim olursa olsun üç çeşit insandan birine dönüşeceği için korkmanıza da gerek yoktur. bir diğer husus ise, birbirine yapışık ikiz gibi yaşamaya çalışan çiftlerde tükenme çabuk olur. farklı arkadaşlar farklı ortamlarda da vakit geçirmek evliliğin ömrünü uzatır.
Hic korkmuyacaksin....... Sadece sececegin insani avucun gibi bileceksin sonradan surprizlerele karsilasmamak icin.....
günümüzde kadınlarda da oldukça yüksek bir oranda bulunan korkudur.*
sorunun kaynağına inmek gerekirse çevremizde bulunan mutsuz çiftlerin etkisi büyük.
Bunun yanında bireyin özgürlüklerinin kısıtlanacağını ve sorumluluklarının artacağını düşünmesi de etkili.
korkulurmu bilinmez ama erkeklerin bütün özgürlüğün bitiyor.
not:yeminle bekarlık sultanlıktır.