bugün

salonun orta yerinde sızdığınızda birtakım sevgi gösterileri yüzünden uykunuzun bin parçaya bölünmesi demektir. en son saçımı okşayıp mırlamam yönünde telkinde bulunan bir manyakla muhatap oldum. hayat güzel.
eşşek kadar bile olsan evin bebeği olmaktır.
evin her zaman çöpünü, pis işlerini perde işlerini yapmak demektir.
Bakkala ekmek almaya gidersin ama,en çok seni severler.
Bayram davulunda apartmanlara çıkmaktır.
evin en büyüğü evlenip en büyük çocuğunu ev işlerinde kullanılacak yaşa getirene kadar evin en küçüğü olarak kalmak.
Göz bebeği olmaktır, şımartılmaktır.

ne kadar büyürsen büyü mutlaka içinde bir parça "çocukluk" muhafaza etmektir.
(bkz: welcome to ayak işleri)
hiç boşuna sızlanmayalım evin tüm işi ortancaya girer.
not: en küçüğüm.
Meshur bir laftr ;
Evin en küçüğü olacağına eşeği ol daha iyi.
şımarıklığın ilk aşamasındaki evre.
bütün ayak islerinin sana kalmasıdır. abilerini dinlemedigin takdirde tehditle veya dayakla baş başa kalmadır, kumanda kavgasını hic kazanamamaktır, iyi bir esyan oldugunda abinin ona çökmesidir, ama bu durumlar abinin sevgilisinin olduğu fln ögrenildiginde tersine dönebilir
ev ahalisi gözünde asla büyümemektir.
Azınla kuş tutsan bile o ekmeği fırından alacak olmak.
evdeki kişilerden sürekli nasihat almaktır.
(bkz: evin iti)
ortanca çocuk olmaktan iyidir ve kafayı kullanabilirse sukredilecek durumdur.
Evdeki butun ayak islerinin ustune kalmasidir. Iskencedir.
ablanın yanındaki kumandayı bile almaya üşenip vermeniz için yan odadan sizi çağırmasıdır.
iyi ve kötü yanları vardır.
annemle babam beni çok yanlış yetiştirmişler bence. gerçi onlara göre ben hala yetişmiş değilim. ''bırakın artık yetiştim ben'', ''evet, ordayım az önce yetiştim'' dediysem de inandıramadım. eşek kadar olmam onlara bir şey ifade etmiyor. annem, hala çocukluğumda yaptığım aptallıklardan bahsediyor herkese. geçen bir konuşmasına şahit oldum. zaten ancak şahit oluyorum amına koyim. müdahil oldun mu, sus lan sen bilmezsin diyorlar.

-bizim mustafa da çok salaktı. gerçi hala salak.
-aa öyle demeyin mustafa efendi çocuktur.
- yok canım ya daha yumurta kıramaz.
- bizim oğlan da kıramıyor. erkek çocukları hep öyle.
- bu başka bir çocuk. bir de yetişmiyor.
-nasıl yani.
-yetişteremiyoruz biz bunu. hep küçük kaldı.
- olur mu canım kocaman adam olmuş.
- yok yok canımsın öyle deme.

hemen ordan kaçıp odama gittim. 120 cm uzunluğunda 35 cm genişliğinde yatağıma uzanıp ağladım. ''neden!'' dedim kendime kendime. ''neden ben hala küçük görünüyorum''. sonra annem seslendi tekrar, ''ağlamayı bırak ve 2 ekmek al dedi.'' o sırada ağlamayı bırakıp, annemin neden beni sürekli 2 ekmek almaya yolladığını düşündüm. biz günde 6 ekmek tüketiyoruz ve ben her seferinde 2 ekmek alıyorum. hani o anda misafir olsa ve tek seferde 8 ekmeğe ihtiyacımız olsa, ben gene 4 sefer yapıp her seferinde 2 ekmek alırım. fazlasını taşıyamıyorum. ben hala küçüğüm çünkü. bunlar hep amerikan oyunları. ayrıca, call of duty de amerikan oyunu bence.

herneyse, bak burası da tuhaf. annem beni her ekmek almaya gönderdiğinde aynı diyalog geçiyor aramızda.

-oğlum kalk 2 ekmek al gel.
-neden?
- yemek yiyecez.
-ben alamam.
-tamam oğlum ben alayım.
-offf tamam ya. kaç taneydi?
- 2! (niye soruyorsam artık)

evin en küçük oğlu olmak böyle bir şey işte. insanı üzüyor. neyse annem uyandı. uyuyor numarası yapayım da 2 ekmek almaya göndermesin !
ayak işçisi olmaktır. abinin ıvır zıvır ihtiyaçları için markete yol alan olmaktır bir de. evet her zaman.
çok zor, her işi ona yaptırmaktır. en basitinden su yanında olmasına rağmen bir bardak su doldur demektir.
hç bı zamn gozlernde buyumezsn.
evin gizli lokomotifidir. o olmasa kim ekmek alacak, markete gidecek, sinirlenince kime çemkirip rahatlayacaklar, kim yapacak ayak işlerini.
güncel Önemli Başlıklar