bugün

işine gelen servislere(!) sesi soluğu çıkmayan, başbakanını rahatsız eden servisler söz konusu olunca ahlaktan bahseden; bir zamanlar uzan, sonra karamehmet şimdi de çalıkların adamı olan bağımsız gazeteci.
ahlah dersini alacağımız en son adamken nasıl da rahat ahlaksızlıktan bahsediyor bilmiyorum. oysa ki çok zor değil, her sabah evden çıkmadan evvel duvarındaki aynaya bakması yeterli olacak bu iş için.
sol framede görünce feci şekilde can verdi sandığım.
bir çok hükumet karşıtı kendisinden hazzetmez. Buraya yorum yazan hemen hemen hepsinden zekidir ve akıllıdır.
kalemi kuvvetlidir.

Bir dalga yazı yazar kahkahadan yıkılırsın. laikçi teyzeleri, asker emeklisi laikçi beyfendileri bir betimler ki adam karşında sanırsın.

Güzeldir her daim okuduğum süper bir yazardır.
hükümet yalakalığı bir yana gayet başarısız ve belaltı mizahıyla tek haneli ıq ya sahip ilkel organizmaları güldürmeyi ancak başarabilen yazar. bakın, bu herif cidden mizah falan yapamıyor hükümet yalakalığıyla bir alakası yok. ha bakın ahmet turan alkan var zamanda. o adam da hükümet yanlısı ama mizahı en azından katlanılabilir seviyede.
16 mart tarihli yazısı:

''SONUNDA BANA DA 'LOZAN' YAZDIRDINIZ"

Yürüyün bre, sonunda bana da "Lozan" yazdırdınız ya... Sürüden daha fazla ayrılırsam kurt kapacak, ben de "necip Türk matbuatının teamüllerine" uydum. Bayram değil seyran değil, bugünlerde gene bir Lozan tartışması başlar gibi oldu. Doksanıncı yıldönümüne, temmuz ayına daha çok var, hayırdır beyler? Bildiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşı olan Lozan Barış Antlaşması'nı eleştirenler, esas olarak orada "Musul ve Kerkük'ten vazgeçmiş olmamıza" kızarlar, sonra buna hemen Batı Trakya'yı da eklerler. Savunanlar da, Atatürk ve inönü'nün "gerçekçiliğini" göklere çıkarırlar. Osmanlı borçlarının "Anadolu'ya kalan bölümünü" ödemeyi üstlenmekle, görünürde kesinlikle reddedilen Osmanlı mirasına aslında bir ölçüde sahip çıkıldığı gerçeği pek akıllarına gelmez oysa!...

DiPLOMATLAR DURURKEN NEDEN iSMET PAŞA?
Başka bir eleştiri konusu, meslekten diplomatlarımız dururken, Lozan'a niçin bir askerin, doğru dürüst lisan da bilmeyen ismet Paşa'nın gönderilmiş olduğudur... Bürokrasinin asker kesimi, kuracağı yeni devlette sözü sivillere asla bırakmak istemez de ondan. Başka bir gerçek, bazı üyeleri Lozan'daki gelişmelere karşı çıkan "ilk meclisin" tasfiye edilmiş, ismet Paşa'nın kopara bildiklerine asla ses çıkarmayacak yeni bir meclisin toplanmış olmasıdır! Barış görüşmelerine bu amaçla ara verilmiş, 1923 seçimleriyle "çatlak seslerden arındırılmış" ve antlaşmayı tartışmasız onaylayacak yeni meclis toplanınca kalınan yerden devam edilmiştir... Bu pek fazla öğretilmez yeni cumhuriyet kuşaklarına... Öğretilmediği için de, bugün basında "Atatürk ülkemize demokrasiyi getirdi" yazabilen zavallılar türemiştir. Bunu yazanlar, ertesi yıl CHP'ye rakip çıkan ama gene cumhuriyetçi olan bir partinin kapatılabilmesini (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası), daha da ertesi yıl da özel bir kanunla her türlü muhalefetin yok edilmesini hiç mi hiç açıklayamazlar. Belki bütün bunlardan da haberleri bile yoktur.

DOKSAN YILLIK KAMBUR
Neyse, konumuz o değil... Lozan'da "nüfus mübadelesi" fikrini herkes ismet'in ortaya attığını sanır, oysa bunu Venizelos istemiştir. Fakat ayrım "din esasına" göre yapıldığından, üç-beş kelimeden başka Rumca bilmeyen "ortodoks Türkler" yani Karamanlılar da zorla yerlerinden yurtlarından koparılmışlardır! Asıl çarpıklığa geliyoruz... Yeni Türk devletinin, bir ulus-devlet olacağı söylenen TC'nin de kuruluşu din esasına bağlanmıştır! Karamanlı Türkler sırf Hıristiyan oldukları için gönderilmişler, Kürtler sırf Müslüman oldukları için kalmışlardır. Türk milliyetçileri niçin Kürtler'i de bırakmamışlardır ayrılsınlar? Irak'a eklemlene bilirler, ingiliz mandası altında bir de Kürt devleti oluşturulabilirdi, Fransız mandası altında Suriye ve Lübnan, ya da gene ingiliz mandası altında Filistin gibi... Kuzey Mezopotamya da "Osmanlı'nın terk edilen topraklarından biri" olarak mütalaa edilebilirdi. Niçin sırtımıza yüklediniz doksan yıllık bu kamburu, muhterem Türk bürokratları? Alçaklara kar yağıyor üşümedin, sen bu işin sonunu düşünmedin.
22 mart tarihli kendisinin dokuz köyden kovulmasına neden olabilecek bir yazısı...

"Bilindiği gibi Kemalistler, Çanakkale muharebelerini Birinci Dünya Savaşı'ndan "koparıp" Kurtuluş Savaşı'na "yapıştırdılar", monte ettiler.

Çünkü orada Atatürk vardı. O dönemde "Albay Mustafa Kemal" ama zarar yok. (Mustafa Kemal deyince de kızarlar.)
Buna karşılık dünya savaşında kan döktüğümüz, can verdiğimiz diğer muharebeleri, örneğin Kanal seferlerini, örneğin Irak cephesini, örneğin Galiçya cephesini, örneğin Kafkasya cephesini yeni kuşaklara hiç mi hiç öğretmediler...
Çünkü oralarda Atatürk yoktu.

Çünkü oralarda Atatürk yoktu. Hani savaşın son haftalarında Suriye cephesine atanmış olmasaydı, orada neler olup bittiğini de bilemeyecektik demek ki...

Bu tutumu bugün de ısrarla sürdürüyorlar. Bir yandan Ankaralı memur yazarlar "hamasi" kitaplar yazıyorlar, bir yandan bunların filmleri yapılıyor, bir yandan da memur gazeteleri malum teraneyi sakız gibi çiğniyorlar. Geçen gün, yıldönümü ya, gene "özgürlük mücadelesinin simgesi" demişler müttefiklerin 18 Mart saldırısına karşı koymamıza...
Çanakkale bu değildir.

Çanakkale, girmek için can attığımız dünya savaşında, karşı tarafın saldırısına başarılı bir direniştir.
Stratejik değil, taktik bir zaferdir.

Çünkü savaşın sonucunu değiştirmemiş, yenilgiyi üç yıl ertelemiştir, o kadar. Çanakkale'yi geçebilselerdi 1915 yılında pes edecektik, geçemediler, 1918 yılında pes ettik.

"Almanya yenildiği için biz de yenilmiş" sayılmadık, hayır, bu da kuyruklu bir yalandır. Maçın bir hakemi vardı da taraf mı tutuyordu? Almanya'yla tek bağlantımız olan tren yolu kesildiği için şiştik, Almanya'dan tam iki hafta önce ateşkes istedik! Neyse ki adamlar "Türkiye yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık" diye terbiyesizlik etmiyorlar.
Kafkasya'da başarılıydık ama Suriye cephesinde bozguna uğramıştık üstelik...
Dünya savaşı bir "özgürlük mücadelesi" değil, "imparatorluk blokları" arasında bir hesaplaşmadır, bir üstünlük ve pazar kavgasıdır.

Alman, Avusturya ve onlara yamanıp ayakta kalmaya çalışan Türk imparatorlukları yenilmiş ve çökmüş, Amerika'nın yardımıyla ingiliz ve Fransız sömürge imparatorlukları kazanmıştır. Rus imparatorluğu da çökmüş ama onun yerine gene Rus hegemonyası altında bu kez komünist bir imparatorluk kurulmuştur.
Mesele bundan ibarettir.

Dolayısıyla, Çanakkale'yi "hiçbir dahlimiz olmadan hain düşman durduk yerde üstümüze saldırdı" şeklinde pazarlamak, en hafif deyimiyle ayıptır.

Emperyalistler saldırmıştır, evet. Ama sen de emperyalisttin be kardeşim!
Öyle olmasaydın, senin Enver paşan yalnız Osmanlı'yı ayakta tutmak istemekle kalmayıp bir de Turan imparatorluğu kurmak sevdasına kapılır mıydı?

Onlar Çanakkale'ye saldırınca hain düşman, peki sen Süveyş Kanalı'na saldırınca ne oluyorsun?

Senin istanbul hükümetine başkaldırman kurtuluş savaşı olacak, ötekilerin istanbul hükümetine başkaldırmaları Yunan isyanı, Sırp isyanı, Bulgar isyanı, Arnavut isyanı... Kürt isyanı da alt tarafı terör.
ittihatçılar bu kafayla devam etsinler, bakalım nereye varacaklar?"
lebowski nin kankasına benzeyen adam.

görsel

http://img.sabah.com.tr/i2/y/1759_192x260.jpg
Bir zamanlar Cem Uzan için kader arkadaşımdır, gerekirse pazarda onunla limon satarım ( aynen bu cümle ile) deyip Cem Uzan'ın yurtdışına kaçması sonrası onun 1 numaralı düşmanının, yurtdışına kaçışının sebebi olan kişinin oğlunun ceo olduğu gruba transfer olan para canlısı kişi. çok bilgili ama sıkıntılı bir ruh haline sahip olduğu izlenimi verir.
Hazret-i isa bu kavganın neresinde? isimli bugünkü yazısında naçizane yıllardır sorduğum soruyu sormuş üstat. Neden bizim kemalistler, ulusalcılar hem islama saldırır da diğer dinlere hiç laf etmez? Buyrun birlikte okuyalım efendim...

"Okuduğunu arka tarafından anlamaya eğilimli vatandaşlar için hemen belirteyim: Bütün dinlere saygılıyım. Hak dinine de, maymuna tapan Hintli'lere de... Cem Yılmaz'ın dediği gibi insan isterse "krem peynire" de tapabilir. Çağımız serbest piyasa ekonomisi, düşünce ve inanç özgürlüğü çağıdır.

Kendimin neye inandığı da ancak kendimi ilgilendirir.

Asıl konumuz şu: Piyanist Fazıl Say'dan sonra yazar Sevan Nişanyan da "dine hakaretten" hapis yedi. "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak" suçundan... Say'ın cezası ertelendi, Nişanyan'ın daha önceden sabıka- sı varmış, ertelenmedi.

Kararlar hakkında olumlu ya da olumsuz bir şey söyleyecek değilim çünkü bu işin daha "temyizi" var.
Gerek muhalif basın, gerekse "klasik müzik dinlemeyi Atatürkçülük sananlar" Say'a olanca güçleriyle sahip çıktılar, kıyameti kopardılar. Bunu, hükümete vurmak için yeni ve uygun bir fırsat saydılar. Eski eşiyle bazı hoş olmayan sorunlar yaşayan (ya da eski eşine bazı sorunlar yaşatan) Nişanyan basında pek sevilmiyor. Ona pek fazla arka çıkmayacaklar, yarım ağız yazıp geçecekler. Bunda elbette Nişanyan'ın "Yanlış Cumhuriyet" adında müthiş bir kitap yazmış olmasının da payı büyük.
imdi... Benim merak ettiğim şudur:

Bu vatandaşlar neden hep gidip gidip islam'ı bulurlar laf dokunduracak?
"Dini eleştirmeyi" ilericilik sanıyorlar, uygulamalara değil de dinin "özüne" karşı çıkıyorlar, onaylamasak bile hadi onu da anladık da...

Neden hep islam?

Hıristiyanlık hakkındaki fikirlerini öğrenebilmiş değiliz. Fazıl Say cennetteki kevser şarabına ve hurilere kafayı takmış, acaba Meryem'in bakireliği konusunda ne düşünüyor?
Nişanyan bir Hıristiyan... inanç sahibi midir değil midir bilemem ama "çocuk sahibi olan Tanrı" hakkındaki görüşlerini öğrenmek isterim.

"Üçlükte birlik" (teslis) teorisini nasıl karşılıyorlar? Baba, oğul ve Ruh-ül Kudüs (Holy Spirit) üçlemesi üzerine neler düşünüyorlar? isa'nın ölümünden sonra dirilip göğe çıkmasını "akılcı" buluyorlar mı?
Öte yandan... Gerçi Nişanyan "Budizm de islam kadar saçma" demiş ama Musevilik hakkında bir şey söylememiş. Örneğin.
Ateşler ve dumanlar içinde dağın tepesine "inen" ve Hazret-i Musa'ya "sen benim önümü göremezsin, ancak arkamı görebilirsin" diyen Yehova'yı nasıl karşılamaktadır, bilelim.

Tanrı'nın onun "aracılığıyla" Musa'yla uzaktan görüştüğü kutsal Kefaret Sandığı ne menem bir şeydir mesela?
Fazıl usta, Sevan usta, ne düşünürsünüz bu hususta?

Anlama özürlülere tekrar belirteyim: Ben bu verdiğim örneklere olumlu ya da olumsuz bir şey demiyorum. isteyen inanır, istemeyen inanmaz. inançları tartışmak abesle iştigaldir. Yalnızca, islam'a laf eden arkadaşların öbür dinlere niçin değinmediklerini merak ediyorum. Niçin "ilericilik ayağından", alavere dalavere ille de islam'ı buluyorsunuz eleştirecek?
Başbakan dindar olduğu için mi? iktidarda AKP bulunduğu için mi?

Haa, o zaman öyle deyin. Numara yapmayın."
http://www.sabah.com.tr/Y...ncilar-neler-okuyorlarmis
iktidar papağanı.
bugünkü yazısıyla akp li siyasetçilerin son günlerdeki söylemleri arasında bir fark var mı?
http://www.sabah.com.tr/Y...siz-durun-turkiye-yurusun

rüzgar gülü seni!
her devrin adamı. ergenler bilmez pek. hey gidi hey...kahtı rical amk!
hakkında ne yazılsa gg olunacak yazan kişi.
ağzının etrafında kahverengi artıklar yer etmiş liboş.

dondurma yalamaktan mı, hiç sanmam.
bugün de yardırmıştır: http://www.sabah.com.tr/Y...2013/07/01/girmiyorum-lan

güzel yazar.
kendi gençlerini aşağılamaktan zevk alan, fransız bilmemnesine fazlaca takıntılı köşe yazarı.
sabah Gazetesi almama sebep olan yazarlardan biriydi lakin bıktım adamın varoş varoş demesinden,kendini üst sınıf görmesinden...haliyle almıyorum gazete mazete.
eskiden bir hayli sinirli, bir hayli ağzı bozuk, biraz sisteme karşı duran ama birazda liberal şimdilerde ise yazdığı gazetenin ve sempatizanı olduğunu partinin genel başkanının üslubunu kendine ilke edinmiş köşesinden ancak boşluğu üfüren yazarcık. kıyımım sınaaa! çık tıtlısın.
bugün yine çılgın tespitlere imza atan rüzgar gülü.

- gezi parkı olayları kemalist ayaklanmayış.
- bu ayaklanmayı almanya yönlendirmiş ve kullanmış.
- istanbul'a dünyanın en büyük havaalanı yapılınca avrupa hava sahasının düğüm ve dağılım noktası olma özelliği frankfurt un elinden alınacakmış (bu bahaneye de tün akp liler sarılıyor bu ara).
- rte ab ye "girmiyorum ulan" derse oyu 5 puan daha artarmış ama almanya'nın tuzağına düşülmüş olurmuş!

http://www.sabah.com.tr/Y...2013/07/01/girmiyorum-lan
kendisine mesaj, sms veya e-mail ile ulaşamazsınız. okurun tepkisinden ölesiye korkan, korkak, devri geçmiş gastecidir. ciddiye alınma baremini yıllar önce kaybetmiştir.
adamdaki kafaya bak!
http://www.sabah.com.tr/Y...13/07/18/leblebi-cekirdek

beyin bedava cidden.
taşı yine gediğine koymuş.
boku koklasam, bu adamın yazıları kadar midemi bunaltmaz.
Yapmak isteyip yapamadıklarının, olmak isteyip olamadıklarının hesabını Çok yanlış insanlardan sormaya Çalışan iyi yazar kötü insan
döl israfı. eşek kadar gözlüklerine kurban.