bugün

(bkz: bakınız çok enteresan)
Bu mu çürütmek dağlar olmasa olacak depremleri neden hesaba katmıyorsun terk et burayı. Bu dünyada her şeyin istisnası vardır, iyi ile kötüyü doğru ile yanlışı ayırt edelim diye.
Son dakika orta doğuda çoğu devlet islam dinini terk etmeye başladı.
insanları sarsmak nedir?
insanları güvende hissettirmek nedir?

Bu soruları cevapla öyle çürüt bence.
Şiddetli Depremden korumuyor mu keko? Var ettik ne demek böyle bir sistem oluşturduk demek. Nasıl oluştuğu önemli mi ister kırık dağ olsun ister başka türlü fayların hareketi sonucu oluşuyor, sen bisiklette fren (yavaşlatıcı güç) kullanmazsan yavaşlatabilir misin? Beynini kullanamayan adamlar bilimden bahsediyor.
Ne oldu canım cahil beyinsiz diyen sensin kısasa kısas bir düşünce ortaya sunuyorsan mantıklı olacak.
“Hem dünya hareketiyle sizi sarsmasın diye, yeryüzüne sabit dağlar koydu. Amaçlarınıza ermeniz için ırmaklar, geçitler yerleştirdi.” (Nahl, 16/15)

“Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.”(Enbiya, 21/31).

“O gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yarattı. Yere de, sizi sarsmaması için, ağır baskılar, yani ulu dağlar koydu ve orada her türlü canlıyı üretip yaydı. Gökten de bir su indirdik, orada her güzel çifti yetiştirdik.”(Lokman, 31/10).

Bu ayetlerin -konumuzla ilgili- ortak vurgusu “yerküresinin hareketiyle insanları sarsmaması için, yeryüzüne sabit dağların konulmasıdır.”

Bu ayetlerin asıl Arapça metninde, dağlar -“cibal” olarak değil-, “Revasî” sözcüğüyle ifade edilmiştir. “sarsıntı”yı ifade eden kelime ise “Meyd” kökünden gelen -Made-Yemîdu- “Temîdu” fiilidir.

Revasî kelimesi, “Resv” veya “Rüssuv” kökünden gelen “er-Rasî” kelimesinin çoğuludur; bir yerde sabit olmak, bir baskı unsuru olmak, bir yere yerleşmek manasına gelir. Genel bir vasfı olması haysiyetiyle dağlar için kullanılmıştır. (Taberî, Razî, ibn Aşur, Nahl, 16/15. ayetinin tefsiri)

Önce ayette söz konusu edilen sarsıntıyı, kısmî/lokal olarak meydana gelen normal deprem olayından ziyade, ilk yaratıldığı jeolojik devirlerde bütün bir küre olarak yerde meydana gelen sarsıntıyı anlamak gerekir.

Nitekim, bazı tefsirlerde yerküresinin bu sarsıntısı denizde alabora olmak üzere olan geminin sağa-sola hareket ederek maruz kaldığı sarsıntıya benzetilmiştir.(bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri).

Hamdi Yazır’ın aşağıdaki açıklaması da bu gerçeği desteklemektedir.

“Halbuki onları yaratan biz, o yeryüzünde kendilerini sarsacak diye ağır baskılar yaptık. Yani gökten ayırdığımız ve üzerinde kendilerine sudan hayat verdiğimiz insanları, yerküresi hareketiyle çalkalayıp sıkıntıya sokmasın, sakin olacak yer bulsunlar diye o yeryüzünde suya karşılık sulb oturaklı kıt'alar (Omurgaları derinliklere gömülmüş parçalar yani:) dağlar meydana getirdik. Bir düşünmeli ki, yeryüzü, sıvı bir halde kalsaydı ve yer hareket ettikçe insanlar çalkanıp dursaydı ne büyük sıkıntı olurdu. Toprak kütlesinin yaratılması ve dağların kazık gibi oturtulması ile, bu sıkıntı bertaraf edilip yeryüzü, insanların yaşaması için oturulabilir bir hale getirildi.”(Enbiya, 31. ayetin tefsiri).

Bazı uzmanların belirttiğine göre, jeolojinin dağlar hakkında söyledikleri yukarıda verdiğimiz bilgilerle tam bir paralellik içindedir. Bu bilgilere göre, dağların özelliklerinden biri yeryüzündeki büyük yer tabakalarının uçlarında yükselmesi ve bu tabakaları birbirine bağlamasıdır. Bu özellikleriyle dağlar tahtaları birarada tutan çivilere benzetilmektedir. Bunun yanında dağların yerkabuğunda yaptığı basınç, dünyanın merkezindeki mağma hareketlerinin etkisinin yeryüzüne ulaşarak yerkabuğunu parçalamasına engel olurlar.

Yine uzmanların bildirdiğine göre, dağların depremle yakın ilişkisi vardır, şöyle ki; depremler gerilim altındaki yer katmanlarının kırılması sonucu açığa çıkan enerjinin yer kabuğunca sismik dalgalar halinde iletilmesinden oluşur -bir cetvelin ucunu iyice gerdirip bırakınca oluşan dalgalar gibi. Bu dalga hareketi yer kütlesinin bu enerjiyi tedricen soğurması sonucu gittikçe zayıflar ve belli bir mesafeden sonra söner; aynen göle atılan bir taşın oluşturduğu dalgaların gittikçe zayıflayarak sönmesi gibi.

Fen bilimlerince sabittir ki doğrusal harekete olan direnç kütle ile, ve dönme hareketine olan direnç de kütle ile beraber kütlenin dönme ekseninden olan mesafesinin karesiyle orantılıdır. O yüzden, belli bir kuvvetin etkisi altında belli bir enerji ile belli bir yönde hareket eden bir dalga, büyük bir kütleye rast gelince enerjisinin bu kütleye dağılması sonucu zayıflar ve söner.

Dağlar, devasa kütleleriyle deprem esnasında bu tür bir damper görevi görür. Örnek olarak, uzunca bir ipin bir ucunu ileri geri hareket ettirerek oluşan dalga hareketi ip boyunca ilerler. Ancak ipin bir bölümüne kurşun top gibi bir ağırlık bağlanırsa, o bölüme ulaşan dalganın hemen zayıfladığı görülecektir. Hatta eğer ağırlık çok büyükse dalga orada söner.

işte deprem sırasında dağlar bu kurşun top rolünü oynayıp ip misali yer kabuğu boyunca ilerleyen dalgaların şiddetini azaltır ve dalgaların daha çabuk sönmesini sağlar.
(bkz: dağlar dünyanın çivisidir)

ahanda bu başlıkta açıkladım.
isteyen okur, istemeyen okumaz.
atheist, please stop it...
ayete sahip cikan team i acıklıyorum ;
Tip yok, vucut yok.
Bari dine yöneleyim team.
Yakısıklı yaratmadıgı icin bence kızmalısınız panpa
sevmemenin, eleştirmenin de bir adabı, bir üslubu var.
siz ve sizin gibileri de insan bilirdik ama yanılmışız.
bir konu daha; insanlar telef olmaz, senin gibiler olur.