bugün

pöpüler bir kare bulmaca sorusu
fazla özgüvenle gelen kibirdir,kendini beğenmişliktir...

(bkz: fazla tevazu enaniyettendir)
şöyle bir hikayeciğe konu olmuş kavramdır.
hoca :yavrularım Allah ibadetinizi kabul etsin.
cemaat:amiiiin.
hoca :geçen sene kötü bir huyum vardı.enaniyet sahibi bir insandım.allah a hamd olsun bu sene onu da aştım artık mükemmel bir insanım.
kendinden x'i yapan; x'i başaran yazardır diye bahseden yazarlar bunun en iyi örneğidir.
(bkz: ego)
(bkz: bencillik)
ene, yani arapçada "ben" anlamına gelen kökten gelen, tam karşılığı, bir arkadaşında ifade ettiği gibi bencilik veya daha teknik ifadesiyle "ego" olan deyiştir.
islamiyet'e göre;

- kişinin, beslediği özgüvenle; yaratıcıya ve onun buyruklarına duyarsız kalarak kendi benliğini oluşturma ve yüceltme çabasıdır.
enaniyet

başlangıç önemlidir, önemli midir başlangıç. cümlelerle sevişmeyi seviyorum, kelimeler fantezilerimin ipuçları.ip uçları önemlidir, önemli midir ipuçları. sualleri sevmiyorum. suale dair işaretleri sevmiyorum. beni seviyor musun, sevmiyorum. sevmediğim, sevmiyorum değil; sevmediğim sual. musun, misin; hani kelimelerden ayırmaya itina gösterdiğimiz, takıya benzeyen soru cümlecikleri. besbelli takıyı da sevmiyorum, anlamışsınızdır. anlamak mastarını seviyorum. anlamak ve fiillerini, sıfatlarını, nidalarını seviyorum. zamanın bildik boyutlarında, vezinlerinde dolaşmasını seviyorum anlamak'ın. davetkar, buyurgan ve utangaç; bütün hallerini seviyorum anlamak'ın. farkediyorsunuz anlamaları, anlamları. sevmek'i seviyorum. çözemediğim ilahi, ebedi ve hatta edebi diyebileceğim kelime; ruhumdan, parmaklarıma, parmaklarımdan zarif parmak uçlarıma kadar esiri olduğum, esareti yaşadığım; tutkularımın, aşklarımın, sevişmelerimin, anlamalarımın, anlatışlarımın, velhasıl kelimelerin substanz'ı belki ben, kimbilir ego. egoben, pusuda sözcük. sırıtkan, müstehzi, müstehcen, müstehrek, rezil, iğrenç, sırr, mütefessih bir sözcük, mizac. koş, kaç,. esiri olma, esir al, bastır, göm. makber. tutulurum bazı. sıtma cinneti. ter, raşe; zevkten değil dehşetten, çirkinleşirim, tahamül-i fersa. yansıması bencil-lik. ben, vücuda dair işaret olmaklığından maada hem vesvese hem mülevves, pis; zından kadar karanlık, müteferrik hal. kendine, yalnız, belki insani ama insana mugayir, bigane kadar ondan uzak, olmalı. anlamışsınızdır artık kelimelerle raksımı, severek, düşmanca, esiri, galibi. hayat, hal. huzurlu, huzursuz. başlangıçlar önemli demiştim.tahmin ettiğiniz gibi gene "bir" kelimeyle başladı hadise. tefrikadan, haberden, ölümlerden, felsefeden değil; basit sıradan bir diyalogdan fırlayıp gelen bir kelimeyle başladı herşey, herşeyimle beni altüst eden "bir" kelimeyle. öyle süslü, alayiş bir kelime, şatafat değildi, bir o kadar masum, basit, ama sıradan değil vazife yüklü bir kelimeyle. duyunca duymadığınıza şaşacaksınız muhakkak ki, tıpkı hala üstümden atamadığım şaşkınlığım temsili. nasıl olabilir demeyin, kelimenin gücü bilinirliğinden değil, dile getirenden derinliğe sahib olabilir, sonsuz anlamlar, anlamalarla yüklenebilir, gam yükü yüreklere, omuzlara. işte takvimden yaprak olup fırlatılmamış, bildiğniz, bildiğim, ayan birgün. diyalog. cedel. karşılıklı kelimelerin piyon, kale, vezir, şah, kraliçe temsil sürüldüğü, muazzam diyebileceğim, rast gelinmez, sadece benim ve o'nun şahitliğinde defile.
bazen sabırsızımdır.sabırsızlığım aslında kötü bir itiyata işaret ediyordu, her zaman ki üzre, gibi; herne ise. teslim olmadığı, teslim alamadığım için tek "bir" kelimeyle, kızdım nasıl olur. ceketimi yani kelimelerimi şahımı alıp gidiyorum. bu cadıyla uğraşamam diyorum gizlenmiş mağlubiyetlerde. galib mağrurdur, acımasızdır, müstehzi bakar gözleri. gözlerini değil, göremediğim gözlerinden değil, ona ait göz kelimesinden anlarım, anlıyorum arifane. "enaniyet" olur, ya da, veya bir takılı kelimeyle mat olmuş oyunu bozdu. taşları kardı, yeni bir oyunun tekstini önüme koyar gibi "enaniyet". ne diyordu tanrı, gazabını yere indirirken tufan, kullarım geriye bakma. ben geriye baktım "bir" kelimenin büyüsünde. kelimeler büyüler beni. hele o kelime, hele o kelimenin sahibesi o ,gazabın kadehi .döndüm, yoluna devam eden ben'e baktım, dönen ben, giden ben'e bencil dedim. takdiri sizlere bırakıyorum.kim. ama nihayete dair eskizler elinize tutuşturulmadan ferman eylemeyin, "bu" kelime çökertir, yükseltir, bahtiyar-sızlık, diye, bekleyin. bir kelimenin değiştirici gücüne şahid olun. şehadet edin şahsıma. "bir" kelimenin ifade gücünü ben anlıyabilirim sadece, elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım "bir" kelime gibi görünen kelimenin kendisini, kelimenin refakatinin ben izini, tahavulatın seyrini, esasını takatim izinde, izdüşümleri-gölgeleri, aydınlık'ı, karanlık'ı ifadeye gayred edeceğimden şüpheniz olmasın.
aşk kelimesini bilmeseydiniz enaniyetiniz derdim, aşk kelimesi olmasaydı, o debdebeyi, şahaser duygunun adını enaniyet koyardım. substanz bağlamında değil üzerimde bıraktığı, yarattığı, çığlıklaşan yankısı, perişanlığım, öfkem, delirmem, aydınlanmam, ufuklanmam, enayiliğim ama ta yürğime saplanan bencillik okunun, isabetinin, tahribatının, inşacılığın ez'an cümle; mevcud, bilinen bütün med-cezir'ler bağlamında alın ele"bir" kelimeyi. iyi bir başlangıç olur. başlangıçları severim, beni, ruhumu, mevcudiyetimi başlangıç alın, anlayın, çalışın, dileğim. o'gün, bana ait olmayan, yakışmayan,yapıntı, sırıtkan bir ifadeyle 'ömrünüze bereket' demiştim. kelimelere benim fevkımde hakim olduğuna inandığım o', benim var ama size pek kalmamış gibi, doğru, doğru olduğu kadar kışkırtıcı, egemen,fütursuz, önemsemeyen, tahkir kokulu bir edayla yanıtlamıştı sözmü. bana ait olmayan sırıtkan ifade o anda üstümden kayarak çıplaklaştırdı beni. çırıçıplak, mahcub, kırılmış, kalakalmıştım o an. ricad bu paniğin ifadesiydi. döndüm arkamı, "enaniyet", o "bir" kelime önce duraklattı, ne kelime dondurdu, çaktı binlerce aşağıya. gözlerim kalmıştı sadece, arayan gözlerim. gözlerim işittiğini anlamamış gibi faltaşı, kim ,kim ,o ,o yankılamalarında kulaklarım sağır, teslim oldum hakikate o "bir" kelimeye “enaniyete”, sahibesine.

not; bu yazı aylarca önce yazılmıştır tarafımdan.
nadir, belki bir daha asla eski yazılarıma dönmem.
arapça 'ene' kelimesinden gelir. egoistlik kendini düşünme ve kendini ön plana çıkarma anlamı taşır.
enaniyet hat safhada
(bkz: bencillik) olarak özetlenebilir.