bugün

genellikle, elindeki çiçeği emanet tutan, başkasına* vermeye hazırlanan erkektir. heyecanla etrafa bakınıyorsa, anlaşılmalıdır ki, onun için çok değerli birine gidecektir elindeki çiçekler.
yok, eğer birisinden aldıysa, o zamanda mağrur bir ifadeyle etrafa bakar. "Evet, bana getirdiler bu güzel çiçekleri."diye etraftakilere haykıracakmış gibi bir ifadesi olur bu erkeklerin de.
mahalle kahvesinin önünden geçerken rezil olacak erkektir.
elinde çiçekle gezmeyen erkeklerin kız arkadaşlarına, eşlerine koz veren erkeklerdir. yapmayın, yaptırmayın.
medeni cesaretinden ötürü alkışlanası erkek.
bu saygıdeğer arkadaşlara çiçeği sevgili verdiyse, "canım ama bak, olmuyor, elimde bunlarla mı gezicem? karizmayı paralatma, eve gidene kadar sende dursunlar, eve giderken alıcam tabii" diyip, size geri verirler. 2 gün sonra onun evine gittiğinizde çiçeği çöpte bulursunuz. bi önceki akşam kinge gelen arkadaşları onunla dalga geçtiği için sinirlenip çöpe atmıştır. (bkz: sonun başlangıcı) (bkz: bari vazo kırıldı falan de) bir süre sonra iş değişikliği sebebiyle gönderilen çiçekler kucağında, çiftliğin (bkz: aoç) ortasında gezer yanınızda. zaten ilerleyen süreçte de
(bkz: işi yeniledin, başlamışken sevgiliyi de yenile sen en iyisi)
(bkz: ben öyle yapıcam çünkü)
(bkz: suyun kaynayalı çok oldu zaten)
bir hastanın yakını olan ve ziyaret saatini bekleyen erkektir.
elinde çiçekle gezdiği için kılıfının altında koca bir sıkıntıyı barındıran,
bu rezaletten ne vakit ve ne gibi bir bahane ile kurtulacağının kurgusuyla meşgul ve fakat yaşadığı stres ile konuya odaklanamayandır.