bugün
- okan buruk15
- jose mourinho16
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar8
- fenerbahçe taraftarı20
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı12
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı124
- fenerbahçe9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri16
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı12
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- bimde çalışanda akıl var mı16
- sudekiray13
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- mert hakan yandaş9
- aranızda medyum olan var mı13
- sari renkli seker9
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- eve çağıran erko22
- anın görüntüsü27
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- metin arolat31
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
üzerine yapılan çalışmaların nispeten daha az olduğu ilişkidir. malesef ekonomikler büyüdükçe çevre bozulmakta , sınırlı olan doğal kaynaklar her geçen gün tükenmektedir.
çevre meselesine gelmeden önce ekonomik düzenin devamlılığını sağlayan tüketim hakkında, daha doğrusu döngüsel tüketim hakkında konuşalım biraz.
klasik piyasa ekonomisinin temelinde yatan şeyin şu anki sistemde işlemeye devam etmesini istediğimiz zaman, durmasına veya adamakıllı yavaşlamasına bile izin verilemeyen bir para değişim modelinden ibaret olduğunu görürüz. ekonomide 3 temel oyuncu vardır; çalışan, işveren ve tüketici. çalışan işverene kazanç karşılığı işgücü satar. işveren bunun üretim hizmetlerini ve ürünleri kazanç için tüketiciye satar ve elbette tüketici dediğimiz kişi de aslında döngüsel tüketimin sürmesini sağlamak üzere sisteme geri harcama yapan işveren ve çalışanın üstlendiği bir diğer roldür. başka bir deyişle, küresel piyasa sistemi şu varsayıma dayanmaktadır; bir toplumda devam eden tüketim sürecini koruyan bir oranda para dolaşımını sağlayacak ürün talebi her zaman olacaktır. tüketim hızı arttıkça "sözde" ekonomik büyümenin de o derece artacağı varsayılır. düzen böyle sürer gider. ama şöyle bir sorun var; tasarruf sağlama olayı nerde? bu terimin kendisi zaten muhafaza etme, yeterlilik sağlama ve savurganlığın azaltılması anlamına gelmiyor mu? peki tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da tüketim talep eden ve "ne kadar çok, o kadar iyi" mesajını veren sistem yeterlilik ya da "tasarruf" sağlayabiliyor? sağlayamıyor işte. aslında piyasa sisteminin asıl amacı gerçek bir ekonomiden şu anda beklenenlerin tam aksine hayat için gerekli olan ürünlerin üretim ve dağıtımı için ihtiyaç duyulan materyalleri etkili ve tutumlu bir yolla yönlendirmektir.
biz sınırları olan bir gezegende sınırlı kaynaklarla yaşıyoruz. örneğin kullandığımız petrolün gelişmesi milyonlarca yıl sürüyor. bu nedenle "sözde" ekonomik büyümenin sağlanması için tüketim artışını kasten teşvik eden bir sisteme devam etmek doğayı parçalayan bilinçli bir deliliktir. yeterlilik, israfın olmamasıyla sağlanır ancak. ama şu anki sistem, şimdiye kadar dünya üzerinde varolmuş bütün sistemlerden daha da savurgan. şu an hayat düzeninin ve sisteminin her aşaması bir kriz, bir mücadele, bir çürüme ya da çökme durumunda. son 30 yılda yayınlanmış bağımsız değerlendirmeye dayalı hiçbir bülten size farklı bir şey söylemeyecektir. tüm yaşam sistemleri çökmektedir. sosyal programlar gibi, suya erişimimiz gibi çökmekte. şu an tehlike altında olmayan herhangi bir yaşam biçimi söyleyemezsiniz.
klasik piyasa ekonomisinin temelinde yatan şeyin şu anki sistemde işlemeye devam etmesini istediğimiz zaman, durmasına veya adamakıllı yavaşlamasına bile izin verilemeyen bir para değişim modelinden ibaret olduğunu görürüz. ekonomide 3 temel oyuncu vardır; çalışan, işveren ve tüketici. çalışan işverene kazanç karşılığı işgücü satar. işveren bunun üretim hizmetlerini ve ürünleri kazanç için tüketiciye satar ve elbette tüketici dediğimiz kişi de aslında döngüsel tüketimin sürmesini sağlamak üzere sisteme geri harcama yapan işveren ve çalışanın üstlendiği bir diğer roldür. başka bir deyişle, küresel piyasa sistemi şu varsayıma dayanmaktadır; bir toplumda devam eden tüketim sürecini koruyan bir oranda para dolaşımını sağlayacak ürün talebi her zaman olacaktır. tüketim hızı arttıkça "sözde" ekonomik büyümenin de o derece artacağı varsayılır. düzen böyle sürer gider. ama şöyle bir sorun var; tasarruf sağlama olayı nerde? bu terimin kendisi zaten muhafaza etme, yeterlilik sağlama ve savurganlığın azaltılması anlamına gelmiyor mu? peki tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da tüketim talep eden ve "ne kadar çok, o kadar iyi" mesajını veren sistem yeterlilik ya da "tasarruf" sağlayabiliyor? sağlayamıyor işte. aslında piyasa sisteminin asıl amacı gerçek bir ekonomiden şu anda beklenenlerin tam aksine hayat için gerekli olan ürünlerin üretim ve dağıtımı için ihtiyaç duyulan materyalleri etkili ve tutumlu bir yolla yönlendirmektir.
biz sınırları olan bir gezegende sınırlı kaynaklarla yaşıyoruz. örneğin kullandığımız petrolün gelişmesi milyonlarca yıl sürüyor. bu nedenle "sözde" ekonomik büyümenin sağlanması için tüketim artışını kasten teşvik eden bir sisteme devam etmek doğayı parçalayan bilinçli bir deliliktir. yeterlilik, israfın olmamasıyla sağlanır ancak. ama şu anki sistem, şimdiye kadar dünya üzerinde varolmuş bütün sistemlerden daha da savurgan. şu an hayat düzeninin ve sisteminin her aşaması bir kriz, bir mücadele, bir çürüme ya da çökme durumunda. son 30 yılda yayınlanmış bağımsız değerlendirmeye dayalı hiçbir bülten size farklı bir şey söylemeyecektir. tüm yaşam sistemleri çökmektedir. sosyal programlar gibi, suya erişimimiz gibi çökmekte. şu an tehlike altında olmayan herhangi bir yaşam biçimi söyleyemezsiniz.
malesef üzerinde çok fazla çalışılmayan konu.
klasik kapitalizm tartışması bir tarafa bırakılırsa gerçekten de kaynaklar hızla tükeniyor ve doğa mahvedilmeye devam ediliyor.
Ekonomik büyüme X Doğa ilişkisi birbiri ile ters orantılıdır.istisnaları var mıdır?Evet vardır ama nadirdir.
dünya genelinde giderek önemi artan sürdürülebilir kalkınma kavramı ile yoluna koyulması planlanan ilişkidir.
ha biz neresindeyiz bunun derseniz, bir kaç büyük şirketin dışında henüz daha pek uyanan kurum görmedim.
ha biz neresindeyiz bunun derseniz, bir kaç büyük şirketin dışında henüz daha pek uyanan kurum görmedim.
ekonomik büyüme finansal kaynakların doğru kullanılarak fayda sağlayabilir düzeyde olmasıyla doğru orantılıdır. nitekim tüketici bir toplumda bu kaynakların doğru kullanılması, doğru finansal argümanlarla olmalıdır.
insan üretir ancak ürettiğinden fazla tüketir. bu bağlamda mutlak faydaya bakıldığında sürekli azalan bir eğri ortaya çıkacaktır.
konuya sektörel olarak baktığımızda ise ekonominin büyümesi demek temelde maksimum fayda ile üretim demektir. bu süreçte ise üretim aşamasında kullanılan hammaddelerin, doğaya bırakılan kimyevi maddelerin, atmosferi yokeden zehirli bacaların etkisi ile ekonomik büyüme ile doğa ve çevre arasındaki ilişki çok basit bir şekilde algılanabilir.
şöyle ki; inşaat firmalarının yeşil alanları yok etmesi, tekstil fabrikalarının nehir, dere vb. akarsulardaki doğal hayatı bitirmesi, en önemlisi de "biz kazanalım ki ülke ekonomisi kazansın" mantığı ile yaşanılabilir doğal alanlarımızı kısıtlıyor olmaları...
bir de bizde ülke olarak eldeki kıt kaynak değer mantığı oturmamış üstadım, mesela basit bir örnek ile amerikada suyun sodadan pahalı olması kaynak suyunun "kıt kaynak" olması mantığı ile açıklanır. bize deniz suyu, kaynak suyu, kullanılabilir yeşil alan bol malum sizde kesin, biçin, yiyin, tüketin... sizden sonraki nesile "sözde ekonomik büyüme" başlığı altında anti-doğal hayat bırakacaksınız çünkü...
insan üretir ancak ürettiğinden fazla tüketir. bu bağlamda mutlak faydaya bakıldığında sürekli azalan bir eğri ortaya çıkacaktır.
konuya sektörel olarak baktığımızda ise ekonominin büyümesi demek temelde maksimum fayda ile üretim demektir. bu süreçte ise üretim aşamasında kullanılan hammaddelerin, doğaya bırakılan kimyevi maddelerin, atmosferi yokeden zehirli bacaların etkisi ile ekonomik büyüme ile doğa ve çevre arasındaki ilişki çok basit bir şekilde algılanabilir.
şöyle ki; inşaat firmalarının yeşil alanları yok etmesi, tekstil fabrikalarının nehir, dere vb. akarsulardaki doğal hayatı bitirmesi, en önemlisi de "biz kazanalım ki ülke ekonomisi kazansın" mantığı ile yaşanılabilir doğal alanlarımızı kısıtlıyor olmaları...
bir de bizde ülke olarak eldeki kıt kaynak değer mantığı oturmamış üstadım, mesela basit bir örnek ile amerikada suyun sodadan pahalı olması kaynak suyunun "kıt kaynak" olması mantığı ile açıklanır. bize deniz suyu, kaynak suyu, kullanılabilir yeşil alan bol malum sizde kesin, biçin, yiyin, tüketin... sizden sonraki nesile "sözde ekonomik büyüme" başlığı altında anti-doğal hayat bırakacaksınız çünkü...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar