bugün

evet efendim böyle insanlar çoktur, özellikle düşük öss puanlı (myo'ler fen-edeniyat fakülteleri vb.) yerlerde bunlara sıkça rastlarsınız. bu gibi kişiler 260-300 arası öss puanla yerleştikleri yeri okumaktan haz ederler. görende zannederki bunların tamamı tıp fakültesi ya da elektronik mühendisliği felan okuyorlar. bir de ara sınav dönemi başladığında bunların ağzından "vizeler" son sınav dönemindede "finaller" terimini duymazmısınız. iyi bölüm okuyanlarda bile duyulduğunda bu iki ler larlamalar mide bulandırırken böylesi düşük ve kalitesiz bölümlerde okuyanlardan duymak on kat daha tiksindirici olmaktadır.
vaktiyle bu düşük puanlı bölümlerden birine girmiştim. maksadım askerliği uzatmak, ve oyalanabildiğim kadar oyalanmaktı.

ilk sınıfta iken bir gün mekanik 101 diye bir ders vardı ona girdim, her neyse belli bir süre derse girmeye başladım ama ne not tutuyor ne de dersi dinliyordum.bunun üzerine dersi veren hoca bana takılmaya başladı. "sen casus musun?" "tahtayı görebiliyor musun?" tarzında , bende "dersi önemsemiyorum" diye yanıt verince sınıf birden buz kesti, hoca donakaldı. bunun üzerine bana gelen "okumayacak mısın?" sorusuna içimden " sanane be birader kendi işine baksana" diye yanıt versemde zatı alilerine "bilmiyorum" şeklinde yanıt verdim. aynı hoca bunun üzerine bana dönüp "o zaman burada okumaya can atanların hakkını gasp etme" dedi, burada okumaya can atan zaten belli bir hakka sahip olamayacak kadar salaktır diye düşüntüm ve ortamın gerilmemesi diğer öğrencilerin hevesini kırmama adınada sustum. bunun üzerinede çokbilmiş hoca benim bu mutevaziliğimi bile suistimal ederek "zaten susman gerekiyor" dedi.

hakikaten aklende geri oluyor bunlar. fazla söze ne hacet.
(bkz: mal)
bir kısmı tekrar öss sınavına hazırlanacak zamanı yahut durumu (dershane masrafı) olmayan insanlardır. kimisininde okumaya niyeti yoktur. 4 yıl daha hayatını yaşamak derdindedir.
gene aynı okulda iken ve gene ilk sınıfta (zaten devamsızlıktan kaldığım için hiç geçemedim) bir gün ENG102 dersine girdim, malumunuz bu ilk sınıflarda okutulan ingilizce dersi. neyse efendim, konu açıldı ingilizce hocasının da biraz çenesi düşüktür başladılar konusmaya. (bkz: üniversitede hoca öğrenci diyalogları)

mesele üniversite yönetiminin rektörlüğün hangi fakülteye ne kadar bütçe ayırdığı ne kadar bakım yaptırdığı meselesine geldi.
ingilizce hocası sınıfı yokluyor mu ne yapıyordu anlamadım ama, aü'nün o dönemki rektörü tıp fakültesi mezunuymus ve sırf tıp fakültesi mezunu diye tıp fakültesine cok bütçe ayırıyor geri kalanları önemsemiyor mus..bazı öğrencilerde hocayla beraber koro halinde bunu tekrarlayıp duruyorlardı.

bana geldi dedi ki "a.liberty sen bu konuda ne düşünüyorsun" içimden "ulan hoca sen salak mısın? adamın mezun olduğu bölümle işinin ne alakası var, besbelliki mühendisliğe tıp ve eczacılığa ayrılan bütçe onların kalitesinden kaynaklanıyor, yüksek öss puanlı daha zeki ve parlak öğrencileri barındırdığından daha iyi bakım yapılıyor" derken açıkta "hım evet olabilir" şeklinde azıcıkta sırıtarak yanıt verdim.

şimdi çıkıp milletin yüzüne bunu vursam, çevredekilerin tepkisini çekeceğim iyi simi hiç konuşmamak diye düşündüm.

(bkz: doğru söyleyeni fen fakültesinde sikerler)
bir de bunların öss hazırlık aşamasında kıçını bilgisayar mühendisliğini kazanmak için yırtan ama kazanamayıncada bilgisayar mühendislerine bok atan programcı kırıntısı versiyonu vardır ki hiç sormayın. türkiye'de bilgisayar mühendislerinin yediği bok kadar hiç kimse bok yememiştir, hiç bir guhuh bunlar kadar küfür azar hakaret işitmemiştir.
bu durumada ekşisözlükte rastlamışlığım var, gidin başlık butonuna bilgisayar mühendisliği ve bilgisayar mühendisi yazın bakın neler çıkacak.
ne demişler (bkz: kedi uzanamadığı ciğere mundar der)
kendisine hedef olarak koyduğu yere yerleştiyse sevinmekte haklı olan kişilerdir. öss'nin zekadan ziyade inek gibi çalışmayla kazanılabilecek bir sınav olması dolayısıyla yüksek puanlı okullarda okuyanlar da süper zekalı öğrenciler değillerdir ayrıca.
ne yazıkki inek gibi çalışıp dershanelere milyarları akıtanların hiç bir zaman iyi bir yeri kazanmadığı, derhaneye ihtiyaç bile duymadan (ya da formalite icabi devam eden) ama genelde zekası yeterli kişilerin dişedokunur yerleri kazandığı sınavdır öss.(imkansızlıklar ya da tembellik dışında).

zaten coğu kişi belli bölümleri hedeflemektedir bu yüzden bu belli bölümlerin puanları yüksektir. paunların yüksek düşük olmasını belirleyen şey ona olan talep ve arz dengesi saptamaktadır. sokaktan geçen 100 kişiye sorun diyin ki "elektronik mühendisliğini mi yoksa biyoloji bölümünü okumak istersiniz" diye 99'unun ilkini sececeğinden eminim. zaten bu yüzden bu bölümün puanları hayvan gibidir.
bulup bunamayanlardır, haline şükredenlerdir.
(bkz: kuantum mekaniği okuyacağı için sevinen fizikçi)
(bkz: şişirme terimlerle teknik takılan fizik profesörü)
türkiyedeki boktan sistemin ürünüdürler.ve bu boktan sistemin yalakalarıda iyi saydığı bir yere yırtınarak girerler, sonrada abi ben aslında hiç kasmadım ki derler ve gelip burada başlık açıp milletin tercihlerni kötülerler.ulan sana ne?adam bi hedef koymuş, paçoz bir sisteme dahil olmuş ama o yuvarlakları karayalamadığı için ya da başka sebeplerden dolayı gitmiş düşük puanlı bir yeri yazmıştır tercihlerinde.mutludur da anasını satayım, çünkü bu topraklarda herkes elde ettiklerini kolay kazanamıyor ve çok cömert değil bu ülke eşit hak dağıtmada.siz, kendisini yükseklerde görenler!eminim aranızda zorluklardan gelenler vardır ve onlar zaten zoru bildikleri için kendilerinden düşük puanlı yerde okuyor diye birisini hor görmezler, sözüm bu güruha değil.buraya gelipte çoluk çocuk edasında 'ben senden yüksek puan yaptım, sen ne s2me seviniyon salak' diyen beton fikirli zihniyete.
fazla söze ne hacet!
koşullara göre bir üniversite mezunu bir işçiden genellikle daha fazla maaş alır ve eğer bu düşük yerde okuyupta sevindiği varsayılanlar geride işçilikten başka seçeneği göremezlerse ve düşükte olsa bir yere girip alternatiflerimi çoğaltayım derlerse evet, bunlar gereksiz yere seviniyorlardır, kabul.
tabi, bunlar halkanın farklı zincirleri.içlerinde mevzuyu abartıpta bilmem nerenin ne bölümünde okuyorum deyip artislik yapanları d var.ve yine aynı güruh o yüksek puanlı bölümlerdede var.ama bir şeyler yapıldığı ortada.
sistem sorunu değil insan sorunu olan durum.
lakin bunun düzen ile bir alakası yok, uluslar ırklar ve toplumlar eşittir ama bireyler birbirinden zeka bakımdan farklıdırlar. sistemin tek hatası, ota boka ayırğı bütçeleri üniversitede kontenjan artırmaya harcamamasıdir. geri kalan tüm sorun kişi ve insan sorunudur. bugün bu sistem gidip yarın yerine sosyalizm bile gelse, öss'yi kaldıramaz.
öss iki şekilde değişir, ya batı ülkelerindeki gibi tamamen paralı burslu eğitim olacak, yada parasız eğitim tamamen sağlanıp her türlü vakif üniversitesi kamulaştırılacak ama öss yine kalkmayacak.
üzerinde sosyal tespit amaçlı konuşmaların da döndüğü ve çevresel faktörleri deforme olmaktan kurtarmaya çalışanların atıp tuttukları bir durumdur.*ve yine bu kadar fark mevcutken öss sisteminin zekası farklı bireyler üzerinde zeka düzeyi bağlantılı sonuçları olduğunu düşünenler mevcuttur.ortada yerine oturmamış ve oturmayacak bir sistemin varlığından söz ediliyor, ama yinede düşük puanlı yerde okumanın bir yerden sonra hafif bir mecburiyet olduğu gerçeğine inanılmıyor.yüksek puanlı yerde okumak kişi istekleri kadar sistem durumunun iyi olmasıylada ilgilidir, ve yine düşük puanlı yerde okumak bu sistemin bir parçasıdır önemli ölçüde.zekayla ilgisi olsa da az bir paya sahiptir düşük puanlı- yüksek puanlı yerde okumak.
üzerlerine binen baskıyı bir nebze de olsa atmış tiplerdir bunlar ama hayat boyu "hmmm" diyen uyuz bakışlara sahne olacaklardır..
uçanın , kaçanın , osuranın , sıçanın kendini sosyolog zannettiği güzel ülkemdeki anlamsız önermedir.
şimdi öss gibi bir sistem türkiyenin zaten bir utancıdır. insanlara hayatlarını küçük yuvarlakçıklar karalatarak belirletiyorlar. insan ne kadar zeki olursa olsun öss zekayı ölçen bir sınav değildir. dünyanın en zeki insanı olsun kuralarını bilmeden bir integral sorusu çözemez. ha zeka şurda işe yarayacaktır birileri 3 saat çalışırken zeki kişi 2 saat çalışacaktır tek fark budur. yoksa zeki kişi güzel bölüme gider diğer bölümlere gidenler maldır üstelik aptallardır demek ancak beyni ile g.tü yer değiştirmiş bir birey tarafından başarılabilir. zaten ortalama bölüm nedir ilk önce bunu sorgulamak gerekir ? tıp herkes için kabul gören bir bölüm de değildir üstelik.
felsefede okuyan bir kişi 300 puanla yerleşebilir. ve ağzından da final vize gibi terimleride duyarsın. ozaman sadece tıp ve hukuk öğrencileri kullansın bu terimleri. sanırım artık tespit sıçıp sözlüğe kusmaktan vazgeçmeliyiz. arkeoloji okuyan birini ele alalım. çoğu insan için ortalama bir bölüm okuyordur lakin belkide istediği tek bölümdür. yani olay şudur. öss zeka falan ölçmez. tıpta okuyanla 2 yıllık mekatronik okuyan adamın zekası ile bir genelleme yapamazsın.
öss zaten zeki öğrenci istemiyor ki. eğer zeki öğrenci isteseydi öss zeka testi olurdur. öss sisteme uyacak , sistemin gereklerini yapacak ve gençliğinin en güzel yıllarını bu sistem için harcayacak robot istiyor. ha sen kendine göre daha kaliteli bölümle okuyan robot olmuşsun oda seni ilgilendirir.
(bkz: seni çılgın)
bu ülkenin -dandik, düşük puanlı bir bölüm bile olsa- kendisine ihtiyaç duyduğunu bilen insandır. madem dışlanacaklar, o zaman bütün düşük puanlı bölümler kapatılsın ve kontenjanları hukuk, tıp gibi yüksek puanlı yerlere verilsin. hem böylece bütün öğrenciler güzel bölümlerde okumuş olur. nasıl çözüm ama?

edit: yazım
suç onların değil bizim ülkemizin saçma sapan sisteminindir napsın çocuk yıllarca uğraşır sonunda "aman girerim sonra da masterı daha iyi bi bölümde yaparım" der 2 yıllık okuyanlar da 4 yıllığa geçerim sonra diye düşünüp girerler ama dedim suç onların değil.
sanıldığının aksine bu bölümlerin artık fakülte ya da üniversite kapsamında olmaması gerektiğini düşünüyorum. bunlar kapatılsın (zaten boş yere bütçe emiyorlar) yerine bu eğitimi verecek açıköğretim okulları ya da fakülteleri kurulsun.

çünkü artık lisans sayılamayacak kadar önemsizdir bu bölümler, ve mezunlarıda açıköğretim mezunu olarak bilinmelidirler.
Kimi zaman şanslı olduklarını düşündüğüm insanlardır.Bir elektronik mühendisliği öğrencisi olarak tatillerde işe giderek babama yardım ediyorum.dükkana gelen müşteri kesiminin şanslı olan kısmı ilkokulu bitirenlerden oluşuyor.tabi her gelen soruyor senin okul nasıl gidiyor genç diye.ben de söylüyorum işte kalan dersler var ama uğraşıyoruz işte vs.vs.çoğunluğun tepkisi aynı oluyor:"boşver okulu bırak gel babanın işini yap bak okuyanların hepsi işsiz hem onlar senin gibi tembel de değillerdi 4 yılda bitirip geldiler yine de işsiz kaldılar artık üni okumak da boşa(nasihatların tercüme edilmiş hali)"tarzında bir yığın nasihat.ve malesef her defasında babam da işkilleniyor ve ulan ben bunu boşuna mı okutuyorum acaba ve o kadar parayı boşa mı akıtıyorum gibisinden düşüncelere kapılıyor.Ben artık ünide okuyorum deyince boşa vakit harcıyor muamelesi görmekten ve durumu açıklamaktan sıkıldım.ya dandik bölümler ünilerde olmasın ya da adam gibi bölümler üni üstü bişey olsun diyorum.
bu düşük puanlı bölümlerde okuyan birilerinden yana bazılarının fena halde kuyruk acısının olduğunu düşündüğüm durumdur.dünyanın her yerinde hatta ve hatta şuan kendisinin yüksek puanlı yerlerde okumasıyla büyük bir halt ettiğini sanan bünyelerin gitmeye can attıkları amerika, kanada, ingiltere gibi ülkelerde bile bir bilim dalı olarak kabul edilir bu beğenilmeyen düşük puanlı yerlerin bir çoğu.hatta kapatılsın filan deyip buraların kaynağınıda zaten suyu çıkmış bir sistemin en iyi sanılan birkaç bölümüne verelim diyenlerde mevcuttur.bunu düşünebilen beyinler maalesef bunun sonucunu görememektedirler.kendisi babalar gibi bir yerden mezun olunca * işe gireceğini ve şuan kapatılıp elinden kaynaklarının alınmasını ve buna bağlı olarak kaynaklar varken düşük olan eğitim kalitesinin dahada düşeceği yerlerden mezun olan insanlarla bir işte ast üst ilşkisi içerisinde olacağını sanırım algılayamamaktadırlar bunlar.ama önemli değildir, onlar olmadan da işler başarılabilir nasılsa.iki gün sonra ara eleman açığı kalitesiz eğitimden dolayı artar, nedeni ise buraların açıköğretim gibi bir şekle çevrilmiş olmasıdır.ve sonuç olarak şuan yırtınarak girilen üniversiteleri üçe hatta beşe katlayabilecek olan dünyadaki iyi üniversitelerden gelen adamlar bu yüksek puanlı arkadaşların başına patron, şef, müdür olurlar.bizimkilerde açık olan ara eleman açığını kapatırlar anca bu durumda.yüksek puansa yüksek puan, hadi buyrun akıllı ve iyi üniversitelerdeki arkadaşlarım, meydan sizin.
okumaya niyeti olmayıp devlet üniversitesine giren yavşaklardan daha iyi ve daha azimli olan ya da aklı başına geç gelmiş insanlardır.
öss nin iq testi olmasından kaynaklı sevinen gerzeklerdir.
(bkz: ironi)
e yaani neden ezdin ki şimdi yani denilesi konu.
herkes 320 330 puan yapmak zorunda mı adam olmak için?
al 330 la girdim nooldu bitiremiyorum
bırak sevinsin adam hayatını yaşıyo.
eğer topluma faydaları dokunacaksa, bi sikime yaramayan doktorlardan falan oldukça üstünlerdir.
össdeki başarı zekayla birebir ilintili değildir. tamam çok iyi puan yapan birisi aptal olamaz ama çok kötü yapan hakkında hiçbir yorum yapılamaz.
össde iyi puan için zeka ve çalışmak, her ikisi de gerekir.
burada yola çıkarak, düşük puanlı bölümde okuyan insanlara hiçbir şekilde bok atılamaz. fakat iyi bölümde okuyan insanların üzerinden de, onlardan çok daha iyilerdir en azından inek değiller hıh, şeklinde bir yorum da yapılamaz.