Hayatta ilerledikçe kaybolan, kayboldukça ilerleyen ve daha da kaybolan bir insanın sarfetmesi muhtemel yakarıştır bu ve buna yakışanı sıradaki kısa anlatımı okuyarak anlayabiliriz*:

Hayatımın bilinmeyen bir dönemindeyim, kaybolmuş gibi derler ya; işte öyleyim. Beni anlayan ya da anlayacak bir Allah’ın kulu yok, insanın böyle bir durumda olması ne kadar kötü bilir misin çocuk? Her şeyin sözde yolunda gitmesi ama insanın içinde fırtınaların kopması ne kadar kötüdür bilir misin sen? Nereden bileceksin ki… Belki de çok erken bazı şeyler için, belki daha çok hüzünlerim var sırada bekleyen yaşanacak, ya da sevinçlerim, umut dolu günlerim var beni bekleyen zaman – olay kuyruğunda; kim bilir?

Sadece eksiğim şu an, şu sıralar, hayır, hayır, uzun bir zamandan beri eksik hissetmekteyim, tamamlanamadım bir türlü, beni tamamlayacak bir sıfat ya da özne bulamadım. Bir nesne bile yeter belki tamamlanmama ama hayatımda belgisiz zamir kadar silik bir rol oynuyorum şu sıralar, belgesiz faili meçhul bugünlerime yenik düşmüşüm; yüzler yabancı, yüzler, mimikler donuk, tatmin etmiyor eskisi gibi.

Eskisi kadar huzurlu değil uykularım, uyuyorum belki kesintisiz ama duygu ırmaklarım kesintili akıyor sevdiklerime, yüreklere işleyemiyor artık tertemiz yüreğim, hep yanlış istikametlere uğruyor otobüsüm; durdur şu aracı, müsait bir yerde inecek var!
Aklım başımdan kaçmıyor yanlış anlama, her gün kontrol memurumu gönderiyorum sinapslarımın gümrüğüne, memurum silahı belinde, kaçaklar geçemiyor artık sınırdan öteye. Fallarımın sonu hep belirsiz bir geleceğe çıkıyor, ne kadar yapsalar da dedikodumu görünmeyen haberci varlıklar, nafile…

Ve kayıp giden göktaşlarını yıldız sandığımız dönemlerin sonuna geldik, artık herkes her şeyi biliyor, her şeyimi biliyor o yıldızlar, her şeyimi görüyor ve göz kırpıyorlar, “çaktırmıyoruz” hesabı… Bir yıldız seçiyorum gökyüzünde en parlağından, en büyüğünden, gece karanlığında, hani o dolunaya en yakın olanı var ya, dilek dilemeyi bekliyorum kaymayacağını bile bile gökyüzünden biçare.

işte benim hayatım da böyle, an be an yaşarak geçtiğim yolları arkamda bıraktım, arkama bakmadan ilerliyorum ve bekliyorum hiç kaymayacak olan yıldızların bir gün kaymasını, belki de kıyamete kadar bekleyeceğim, bunu kim bilebilir ki… Gökten yıldızlar yağdığında belki de benim tüm dileklerim yerine gelecek ve ben ancak o zaman huzura ereceğim, sevdiklerim geri dönecek, her şey daha anlamlı daha parlak olacak o vakit, artık içimden geldiği gibi sevebileceğim belki de…

SON *