bugün

okula gitmek için evden çıkmışsınızdır malum hazırlık falan uzun sürmüştür. okulunuza gidden saat başı otobüs sizden önce durağa gelmiştir ve koşmanız kaçınılmazdır.*
(bkz: otobüs arkası 100 metre koşucuları) *
altın madalya kazanan atletler bile benim kadar idman yapmıyo arkadaş. bi okula giderken bi okuldan gelirken, çift idman yapıyorum şerefsizim.
bir keresinde 150 metre yokuş yukarı koşmuştum.
buna değdi mi? hayır. çünkü otobüs periyodları 15dk. bir sigara daha içebilirdim.

otobüse doğru uzun mesafe koştuğunuzu yolcular gördüyse şayet, siz otobüse binince muhtemelen uzaydan otobüse ışınlanan alien muamelesi görürsünüz. o andan sonra yolculuk boyunca sizi bakışlarıyla yargılarlar. bu bakışlar tanıdıktır aslında.

beden dilinde belirtilen "mülteci" olayı.
koşma sonunda hüsrana uğramak en fenasıdır. koşarsın, koşarsın, koşarsın... heeh heeh heeh.. nefesin afedersin başka bir yerinden çıkar. ve dırıdıdınn beklediğin otobüs bu değildir. "ulan yazsanıza şunun arkasına, kaç numara lan bu!!! önüne yazdın hadi, akıl edemedin mi arkadan gelen ne olacak?" dedirten anında saymaya sövmeye... başlanılacak durumdur.
(bkz: giden kaç numaraydı)
beyhude çabadır.
koşmaktan vazgeçmediğiniz takdirde, gideceğiniz yere varmanızı sağlar.
geç kalmayı sağlayan hazırlıklıklardan eser kalmaması ile sonuçlanan durum. malum makyaj filan kalmaz o kadar koşmaya.
(bkz: Carl Lewis mode on)
sınava yetişme çabasıyla yapılan eylemdir, neticesinde ne olur peki,o otobüs asla durmaz, siz asla taban kuvvetiyle ona yetişemezsiniz, sonunda nefes nefese yol ortasında kalakalırsınız etrafa sallanan kollarınızı toparlamaya arkadan gelen arabanın kornası yardımcı olur, sessizce yoldan çekilip, arkanızı dönersiniz bi sigara yakıp öteki otobüsü beklemeye koyulursunuz..