bugün

doğu ve güneydoğu illerinin çok az gelişmiş olduğu, bölge olarak gelir düzeyinin düşük olduğu ve bütün bu bit yeniklerinin bunların yüzünden çıktığı gibi yalanlar meselesidir.

bakın canlar, bakın ciğerler, bana bakın lan amına koduğumun sığırları.

bu ülkede milyonlarca insan abuk subuk şeylerle kandırılıyor. bu yalanlar listesinde ilk 3 e oynayacak bir yalan varsa o da budur. fakirlik var, insanlar işsiz, ondan terör var ondan kaçakçılık var gibi söylemler falan.

bu konu açıldığında bazı sik kafalı japon askerleri ama bölgeyi görmedin sen yeaa çok fakir orası yeaaa triplerine giriyor. bak amına koduğumun çocuğu bu ülkenin doğusunu da batısını da kuzeyini de güneyini de gördüm. gittim gördüm geldim.
veni vidi vici. enivicivokkeenivicivokke eheh.

neyse kısaca bu ülkenin her bölgesini gördüm.
bu ülkenin doğusu da batısı da güneyi de kuzeyi de fakir arkadaşım. zannediyor musun ki sen kocaeli sanayi bölgesi diye orada herkesin işi var herkes bolluk içinde yaşıyor. yok öyle bi dünya.

bilen bilir karadenizliyim. toprağım kökenim soyum sopum karadenizdir. sar belune belune da karadeniz kuşağii.
benim köyümde market yok. evet yanlış duymadın sene 2013 ve market yok. insanlar tuz, şeker, un, buğday, bulgur gibi sadece yaşayabilmek için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılamak için kasabaya gitmek zorundalar. kasaba köye 16 km uzaklıkta. tam 16 km. köyle kasaba arasındaki yol ise eziyetin ta kendisi. o yollar yıllardır yapılır bozulur, çok yağmur aldığı için bi türlü dikiş tutmaz, asfalt oturmaz. onun yüzünden bu mucur mu mıcır mı her ne sikimse onu döşediler yollara ona tekerini kaptıran 3-5 araba şarampole yuvarlandı ve onlarca insan öldü. aracı olmayan da yapmurda karda atla gider.
neyse; köyde market yok dedim şaşırdın dimi, bişey daha diyim de daha da şaşır; köyde fırın da yok. allah'tan çevre köylerden zamanında almanya'ya gidip gelen birisi köydeki akrabaları için bir fırın kurmuş da, o köydeki fırıncı her sabah 5 te 6 da yola çıkar köyleri dolaşır ve ekmek dağıtır. ondan önce ekmeklerini de kendileri yapıyordu o insanlar.

tabii kasabaya inmek sıkıntı her seferinde ama daha büyük bi sıkıntı var; kasabaya indin de tuzu, yağı, şekeri neyle alacaksın ? ordu'da giresun'da fındık bahçeleri olur, oraya işçi olarak gider kendi ağacı olmayanlar; rize'ye de çay toplamaya giderler. burada sorun yok, türkiye şartları için normal bişey. peki o yıl mevsim istendiği gibi gitmeyip bu bağ bahçede ürün yetişmediğinde ne oluyor haberin var mı amınakoiym ? düşün de fakirlik neymiş onu anlarsın.

buraya kadar anlaşıldıysa ekonomik yönden başka yönlere çevireyim olayı. fırını olmayan köyde okul olmasını bekleyemezdiniz zaten, ki yok. çevre köylerin birinde ilköğretim okulu var, kasabada ise lise ve yatılı okul var. düşün yani 15 yaşında anandan babandan ayrı kalıp yatılı okula gideceksin. komşu köydeki okula giderken karın çamurun içinde kalan çocukları gördük ya hepimiz haberlerde, gazetelerde. ha işte o çocukların durumu gazete haberinden ibaret değil. gerçeğin ta kendisi.
3-5 yıl önce bir sağlık ocağı kurdular köye, içindeki tek sağlık görevlisi köyün ebesi. hamileysen doğurursun da şekerin, tansiyonun varsa allah'a kaldı işin hesabı.

bunlarla uğraşırken karadeniz insanı bir de çernobil diye bişey yaşadı kimse farkında değil. konuşulmaz edilmez çünkü unutulmuştur. bu illet yüzünden onbinlerce insan kanserin pençesine düştü karadeniz'de. ailemin yarısını kanserden kaybettim. hastaneye gitmeye it gibi tırsıyorum bende de vardır diye. ekranlarda çay içen bakanlar gördü bu halk, radyasyon faydalıdır diyen yetkili bile gördü. burada kıyaslama yoluna girmek istiyorum, elinizi vicdanınıza koyun ve bu olayın ırak'ta iran'da olup doğu, güneydoğu illerini etkilediğini varsayın. tabii devlet görevlilerinin de çıkıp bişey yok eheheh tavrını düşünün. bazı kesimler tarafından dövlet bu işin sorumlusudur bize sahip çıkmadı diye zırıl zırıl ağlar mıydı ortada ağlamaz mıydı ? ömründe ankara'dan doğuya geçmemiş, istanbul'da 8 katlı plazasının teras katında boynunda fuları ile şarap içip ekonomi gündemini takip eden, sonra da entel olmak adına evet doğu ve güneydoğumuz çok fakir, oraların prezentabl elemanlarla kalkındırılıp moody's standartlarına uygun hale getirilmeli tarzı yorumlarıyla boy gösteren orospu çocukları da, devlet orada halka yapılan zulüme göz yummuştur bunun adı asimilasyondur diye zırvalamaz mıydı ?

bunların hepsine rağmen benim insanım katırlara mal yükleyip kaçakçılık yapmadı, yapmıyor. eline silah alıp dağa çıkmıyor. aksine köy karakolundaki askerlere 2 kap yemek götürüyor bu anadolu anaları.

karadeniz hakkında yazılacak çok şey var ama bu kadar yeter. kalanını öğrenmek isteyen gitsin 1 yıl yaşasın orada yaşayabiliyorsa.

sadece doğuda fakirlik ve geri kalmışlık var zannedenlere bi yarrak kürekli börek ikram edeyim; ilkokulu ankara'da cumhurbaşkanlığı köşkü'nün tam karşısındaki ilköğretim okulunda okudum. ankara'yı bilenler anlamıştır zaten hangi okuldan bahsettiğimi. neyse, türkiye'nin başkentinde ve başkentin tam göbeğindeki bu okulda 1. sınıftan 5. sınıfa kadar tam 63 kişilik sınıf mevcuduyla eğitim hayatıma başladım. 5 senede 3 kişilik sırada oturmadığım yoktur. yalanım varsa da orospu çocuğuyum. ama evet televizyonlarda doğu ve güneydoğu'yu gösterince beynininiz ona odaklı hale geliyor, diğer bölgelerde yaşayanların hepsi çocuklarını özel şoförle okula bıraktırıyor amınakoim, alayı oxford seviyesinde okullar.
iç anadolu'nun diğer yerlerinden bahsetmeye gerek yok, o çorak toprakların insanlarına sorun iç anadolu köylerini.
o çok sosyetik zannettiğiniz izmir'in muğla'nın köylerine bi gidin de anadolu kadını görün, tarlalarda çalışan çocukları görün. izmir deyince aklınıza özgürce sevişirim diyen izmirli laikçi kadın tarzı sikimsonik sözlük başlıklarından başka bişey gelsin.

durum böyle canlar, bu ülkenin nüfusu 75 milyonsa 70 milyon kişi 5 milyon kişinin daha zengin olması için çalışıyor. doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi aynı. bilip bilmeden televizyon karşısında salyanız akmasın amınakoim.

hadi selamletle.
köyde market olsa zengin gösterir.
bizim köy de fakir market yok ama bakkal var. biraz değişik bi bakal ama.
sürekli açık değil. adamın evi zaten bakkala bitişik. bişey alacağın zaman gidip memedagaaaa diye bağrınıyorsun o da evdeyse kafayı uzatıp küvür eder gidi ne var diyor. lambaşişesi, gaz, sinek ilacı ne istiyorsan artık ondan var mı diyorsun. varsa gelip açıyor. yoksa yok diyip kafayı içeri sokuyor.
suni bir mesele. gidin trakyayı iç anadoluyu karadenizi gezin. ve ya gitmeyin istanbula bir hafta ayırın. fakirlik neymiş görün. bu sadece o bölgeye karşı hassasiyeti artırmak için uygulanan politikadan başkası değil.
http://www.sabah.com.tr/E...a-65-kisilik-sinif-isyani
hiçbir ege düğününde gelin takılan altınları taşıyamaz hale gelemiyor, hatta altın bulursa şükrediyor. bu bağlamda yanlış olan önermedir.
doğu anadolu ya da güney doğu anadolunun kaynakları değil halkı fakirdir ya da bir şekilde fakir bırakılmıştır önermesi ile karşı çıkacağımız durumdur.

izahatı şöyle yapılabilir.
en başından söylemeliyim ki peşinen eksileyebilirsiniz. çünkü siz eksilediniz diye benden eksilen bir durum yoktur.

doğu bölgesi yeraltı ve yerüstü kaynakları, sınır kaçakçılığı marifeti ile aslında coğraf bakımdan oldukça (zengin olmaya) elverişlidir. hele hele güneydoğu anadolu projesinin bölgeye kattığı zenginlik gözardı edilemez. ama bu zenginlik devlet eli ile bazılarına peşkeş çekilmiştir. zira devletin bir kaç kişiyi idare etmesi ile milyonlarca adamı idare etmesi bakımından fark vardır. doğal olarak da devletimiz az kişiyi idare etme seçeneğini seçmek için buna göre siyaset geliştirecektir. bir de bölgede yılalrdır devam eden (isteyerek ya da istemeyerek) terörün, sıradan halka fazladan yüklediği bir garibanlık ve çaresizlikte vardır.
kore gazisi 2009 yılında muğla'da açlıktan öldü.
bir savaş gazisinin açlıktan öldüğü ülkede kimse bana fakirlikten bahsetmesin

http://haber.gazetevatan....iktan_oldu/269405/7/yasam
karadeniz kadını

görsel
görsel
yoktur öyle bir şey.

doğu halkı parasızlıktan değil ilgisizlikten yakınır dikkatinizi çekerim.
doğu ve güneydoğu'luların, türkiye'nin en zenginleri olması meselesinin tam aksidir.
birilerine giriyora, birilerinden çıkıyordur!

http://www.haberartiturk....ler-arazi-topluyor--.html
çok değil 1 senelik haber; giresun'da çocukların okul çilesi

http://www.guncelposta.co...20okul%20%C3%A7ilesi.html

görsel

görsel
yalandır. çalışmadan 4*4 e binebildiklerine göre esas fakirler biziz.
düşündüren bir mesele aslında; doğu fakirdir ama bu başka yerlerin zengin olduğu sadece doğunun fakir kaldığını göstermez böyle düşünenlere sallamak hakkını vermez bu olay üzerinden kürtlerle dalga geçmeyi gerektirmez sevgili sözlük yazarları...
sadece bir doğu ve güneydoğu meselesi olmaması gereken meseledir. bu fakirlik ve sefalet sonucu insanların yasal olmayan yollara bulaşarak, "bir kısmının"da bulduğu paralardan bahsetmeyi bırakıp "evet arkadaşlar nasıl çözeriz biz bu durumu" dediğimiz anda çözülmeye başlaması muhtemel sorun.
batıda olduğu gibi gelir uçurumu vardır fakat zihniyet farkı da mevcuttur.

kıssadan hisse bir fıkra;

bir laz, bir kayserili, bir diyarbakırlı aynı araçta seyahat ederken kaza yaparlar ve ölürler.cenaze işlerinden sonra kahveye dönen cemaat bir de ne görsün, laz canlı kanlı hayatta üzerlerine gelmektedir. korku panik bittikten sonra sorarlar; yahu sen ölmedin mi?
laz gayet sakin ; işler öteki tarafta öyle olmuyor bize şans verdiler 5000 lirayı veren geri geliyor. ahali sorar peki kayserili?
-valla o 3500 lira olmaz mı diye pazarlık ediyordu.
-peki ya diyarbakırlı?
-o ben vermem devlet versin diyordu...
akepe döneminde mesele olmaktan çıkmıştır.
--spoiler--
Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜiK) "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"ndan yaptığı değerlendirmeye göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi için 2010 yılında belirlenen eşdeğer hanehalkı geliri, bölge için belirlenen medyan değerin yüzde 50’sinin altında yıllık kazanca sahip kişi sayısı 863 bin kişi oldu. Bu rakam 2009 yılında 999 bin kişi idi. Böylece Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk oranı 2009 yılında yüzde 13,7 iken 2010 yılına gelindiğinde yüzde 11,5’e geriledi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk oranında kaydedilen bu azalış, büyük ölçüde bu bölgeye yapılan sosyal transferlerden kaynaklandı.

TÜiK verilerine göre, yoksulluk oranı söz konusu dönemler itibariyle Batı Marmara’da 0,3 puanlık artışla, yüzde 14,6’ya, Batı Anadolu’da 1 puanlık yükselişle yüzde 14,5’e çıktı.

Yoksulluk oranı, Akdeniz Bölgesinde yüzde 11,8’den yüzde 12,6’ya, Orta Anadolu’da yüzde 11,8’den yüzde 12,2’ye, Batı Karadeniz’de yüzde 14,1’den yüzde 14,4’e yükseldi.

Yoksulluk, Doğu Karadeniz’de 61 bin kişilik artışla 275 bin kişiden 336 bin kişiye, Kuzeydoğu Anadolu’da 314 bin kişiden 323 bin kişiye, Ortadoğu Anadolu’da yüzde 387 bin kişiden 413 bin kişiye çıktı.

--spoiler--

haber tarihi ocak 2012, yani 1.5 yıl öncesine ait.

http://www.habercem.com/d...in-karadeniz-fakir/161735
karadeniz'den manzaralar

görsel
aydın yörükleri, yaz sıcağının artmasıyla birlikte başlayan yayla göçlerinden bir kare

görsel
karadeniz kadını
görsel
(bkz: at yalanı sikeyim inananı)
ya tabi, ondan aşiret düğünlerinde kolum kadar bilezikle dolaşıyorlar.
katılmadığım mes'ele. valla çevremden kim o diyarlara gittiyse bolluğu, cartı curtu anlata anlata bitiremedi.
asıl fakirlik istanbul'da, batıda yani. azıcık kafanızı kaldırıp ışıltılı rüyadan uyanırsanız fark edersiniz.
Paranın kullanılmadığı bölgeler olduğu için paranın anlamının olmadığı yerlerdir. Fakir zengin tartışması yapılmaması gerekir.
doğu görmemişlerin salak salak atıp tuttukları hakikat. sonra derler ki yok efendim düğünde 100 kilo altın takıyorlar.
100 gariban düğününün yerine kanal d de sadece onu izlediği için öyle düşünür tabi napsın.