bugün

Küçük yaşta okutulmasinin Yanlış oldugunu düşündüğüm kıtap. Ilkokulda okumaya çalışmıştım eziyet gelmişti. neyseki Sonradan birisi çok sevdirdi de diğer kitaplarıni okuyup, önyargımi kırmış oldum. Ayrıca vikipediye göre Peyami safa'nin en sevilen ve en çok basılan kitabıymis. Tabii bana göre en güzeli ve en özeli yalnızız'dir.
peyami safa'nın başarılı psikolojik analizler içeren başyapıtıdır. hasta bir çocuğun psikolojisini ve tek isteği mutlu olmak olan genç bir kıza olan aşkını mükemmel tasvirlerle anlatır. ayrıca şöyle hoşuma giden bir bölüm de vardır: "beni susturan şey nefretimdi. en basit içtimai davaları anlamayacak kadar yabancı tesirler altında şahsiyetlerini kaybeden bu insanlarla münakaşaya mecbur olmanın küçüklüğünden muzdariptim. türkiye'de ecnebi mekteplerin kuvvetli silindirleri altında yamyassı olan bu kafaların kesilmesinden başka çare görmüyordum."
bu arada, nüzhet'in hastaneye ziyarete gelmemesi üzmüştür.
sağlıklı bir insanı hasta olan bir insanın halet-i ruhiyesine sokan, adını dahi koyamayacağımız duyguları yüreğimizde hissettiren, ölmeden önce okunması gereken peyami safa'nın eşsiz eseridir.
bu kitabı okuduğum zaman romandaki kahraman ile aynı ameliyatı olmuştum. üzerimde çok derin izleri vardır.
--spoiler--
"ben de o muayene odasının ve nice muayene odalarının önünde senelerce bekledim. benim yanımda bir büyüğüm de yoktu. yalnız başıma demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim, dokuzuncu hariciye koğuşuna doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm, camlı kapıların garip bir beyazlıkla gözlerime vuran ve içimde korku ile karışarak yuvarlanan parıltıları arasında o dehlize girerdim ve yalnız başıma bir köşeye ilişirdim, kımıldamazdım, susardım, beklerdim, korkudan büzülürdüm, rengimin uçtuğunu hissederdim."
--spoiler--
peyamı safa'nın kendi hayatını anlattığı romandır. romada peyami safa'nın diğer kitapları gibi betimlemelere oldukça yer verilmiştir. Bölümlerdeki şiirlerde kitaba ayrı bir hava katmıştır. lakin kitabın sonu erken bitirilmiş gibi. puanım 10/6
"... Evde kimse yoktu; kapıyı anahtarımla açtım, girdim ve her zamanki adetimle alt
kat sofada epeyce durarak, hareketsiz etrafıma bakındım.
Bu sofa yaşlı bir insan yüzü gibidir: Evimizin bütün ruhu, kederleri ve neşesi
orada görünür, her günün hadiseleri tavana, duvarlara, döşemeye bir leke, bir
çizgi, bir buruşuk ve bazan da ancak bizim görebileceğimiz gizli bir işaret
ilave eder. Bu sofa canlıdır: bizimle beraber kımıldar, değişir, bizimle
beraber dağılır, toplanır, bizimle beraber uyur uyanır; bu sofa aramızda sanki üçüncü bir simadır ve güldüğü, ağladığı bile olur.
Bu sofa dört köşedir: ortada sokak kapısı, iki yanında birer pencere. pencerenin yanında bir ot minderi. minderin yanında yemek masası. masanın yanında iki sandalye. bu sofada oturulur, yemek yenir, misafir kabul edilir.
benim her girişimde, orada, hareketsiz duruşum, beni bana gösteren bu çehreye bakmak içindir.
ve baktım: minderde üst üste konmuş iki yastık.
(demek annem biraz rahatsızlanmış ve buraya uzanmış.)
masanın yanında rafın önüne çekilmiş bir sandalye. (demek annem en üst raftan bir ilaç şişesi almış). ha... işte masanın üstünde bir şişe: kordiyal.
(demek annem bir fenalık geçirmiş.)
min­derin üstünde ıslak, buruşuk bir mendil. (demek annem ağlamış.)
benim de bu şişeye, iki yastığa ve bir mendile ihtiyacım var, ben de kordiyal alacağım, uzanaca­ğım ve ağlayacağım."

sadece isim olarak ün yapmış ama yeteri kadar içeriği incelenmemiş kusursuz bir peyami safa eseridir. gerçekten mükemmeldir.
benim hayatımda oldukça trajedik bir yeri olan peyami safa romanıdır. roman 15 yaşında bir çocuğun geçirdiği hastalığı ve içindeki aşk'ı konu alır. benimle olan benzerliği ise; bende bu kitabı okuduğumda 15 yaşındaydım. bende romandaki kahraman ile aynı hastalığı geçirmiş, aynı ameliyatı olmuştum.
isimsiz bir hastayı psikolojik tahlillerle okuyucuya detaylı bir şekilde tanıtmayı başaran peyami safa eseri.
Üstad Peyami safa nın Yazdığı Bir baş yapıt. Hepimizin Vardır Bir derdi Ve genellikle hepimizin vardır Derdinden Bile önemli olan bir muazzez'i.
felaketimizi baska biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle degil, annelerle degil. annelere anlatilan kederler taksim degil, zarbedilmis olur: cocuklarının felaketini iki kat siddetle hisseden anneler, bu istıraplarini cocuklarina fazlasiyla iade ederler; boylece keder anadan cocuga ve cocuktan anaya her intikal edisinde buyudukce buyur.

bu muhtesem anlatimi barindiran peyami safa romanidir.
Bu romanı duyduğunuz an da size buram buram acı hissettirir.
"Yeryüzündeki hiçbir Nüzhet yalan söylememeli."
zamanında edebiyat hocam aldırmıştı, köşede kalmış bir okuyayım dedim 20 sayfa betimlemelerin arasında boğuldum. sorun şu ki bende bunu sevmiyorum, okumaya devam etmedim bu yüzden. tabii bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor.
Kitabın sonunda Nüzhet'e kafa atmak isteyeceğiniz Peyami Safa kitabı.
bu kitabı okuduğumda bende 15 yaşındaydım. bende o yaşımda sol bacağımdan amaliyat olmuştum ve bende 19 yaşında bir kıza aşıktım. benim için bir numaralı eserdir. sebebi ise eserdeki kahraman ile o yaşadığım benzerlikler.
Peyami safa'nın bütün romanlarında olduğu gibi üst düzey psikolojik tasvirlerin olduğu, insanın içini acıtan cümlelerle dolu olan roman. işte birkac cümle.

"Nüzhet bana yalan söyledi. Dünyanın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir.

öyle bir yaşta idim ve öyle mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. yalana herşey isyan etmelidir. eşya bile: damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır."
Eyşandan sonra nüzhet'te ikinci sırayı aldı.
Peyami safa kitabi.

Lisede edebiyat dersinde ilk önce fatih-harbiye sonra da bu kitabı okutturmuşlardı.
Peyami Safa'nın kendi hayatından bir kesit sunduğu romanı.
Romanda ana karakterin adı hiç geçmez.
Gerçek hayatta da yazarın bacağı kesilme tehlikesi geçirmiş.

Yalnız romanın baş karakteri olan kişi 15 yaşında bir çocuk. Romanın biraz absürt olan tarafı da bu çocuğun yaşından çok daha fazla olgun olması, her şey hakkında fikri olması ve aşırı bilgili olması.

Aynı zamanda 19 yaşındaki bir kız da 15 yaşındaki çocuğa ilgi duyamaz.
ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm.
Peyami Safa'nın psikolojik türdeki bir romanıdır.
minderin üstünde ıslak buruşuk bir mendil. demek annem ağlamış.
Iki gün önce ibni sina arabinin bazı metafizik kitaplarını sipariş etmiştim. Bugün abuk subuk kitaplar geldi içinde bu kitapta var.

Onu sipariş eden burda mı ? Kitaplarımı verir misin acaba?
Güzel, okunası, hasta bir çocuğu/aşkıni anlattiği, kendinden çok şey kattiği otobiyografik kitap.

Ötüken yayınlarindan okunasi.
güncel Önemli Başlıklar