bugün
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi10
- aleyna tilki10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız17
- sözlük kızından gelin olmaz21
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- anın görüntüsü14
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- hamas bir terör örgütüdür11
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- şehirler arası aşk yaşamak8
- vatandaşlık farkı alan otel21
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası17
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım18
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı12
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
derdin tarif edilemez renklerine bulandığım zamanlarda bile içimi açmam.
hal böyleyken, dışa yansıyan renkler çoğuna sahtelik hissi verir.
doğrudur.
yaşam kadar sahtedir o renkler
öyle dertli, dertlerle derli toplu bir günde içimi nereye açardım diye düşünsem bulamam bu dizeyi
ama bulunca da bırakmam;içimden geniş bir avlu açarım öylesi bir günün öğle vaktine .
yeri eğri büğrü taşlı sağı solu saksı dolu.
komşu bahçeden firar etmiş bir kedinin mırıltısıyla konuşan bir avluya.
"sessizlik iyidir.sessizliğini yanlış anlayanlara verilecek en güzel cevaptır."
içimden geniş bir avlu açtım öğle vaktine-didem g. erdem.
hal böyleyken, dışa yansıyan renkler çoğuna sahtelik hissi verir.
doğrudur.
yaşam kadar sahtedir o renkler
öyle dertli, dertlerle derli toplu bir günde içimi nereye açardım diye düşünsem bulamam bu dizeyi
ama bulunca da bırakmam;içimden geniş bir avlu açarım öylesi bir günün öğle vaktine .
yeri eğri büğrü taşlı sağı solu saksı dolu.
komşu bahçeden firar etmiş bir kedinin mırıltısıyla konuşan bir avluya.
"sessizlik iyidir.sessizliğini yanlış anlayanlara verilecek en güzel cevaptır."
içimden geniş bir avlu açtım öğle vaktine-didem g. erdem.
"Olmayanım içinizde" adlı ikinci şiir kitabı Everest Yayınları bünyesinden çıkmış gelmiş, hoş gelmiştir. Bu arada Birgün gazetesi için de çalışıp çabalayarak yanımızda olduğunu, duyarlılığını göstermiş şair kişidir kendileri. Şairliği gibi haberciliğini de sevdik biz.
Demem o ki, bütün kıyıyı köşeyi kucaklamıştır şiirleriyle. Üşenmeyip Olmayanım içinizde'den bir şiirini yazarım buraya ben:
Demir Tozu
beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmet
beni daha başka bir şey olamayacağıma
beni iyi ki size inanmamaya
çok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena
beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardı
dağlardan inip gelmiş olanla
kapalı şeylere hiç sevinmemiştim
dağ yolları gibiydim kim gitse
doğru yerde olmak istemiyordum hikmet
bazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu
kavram olmaya hazır değildim
sizinle olmaya hazır değildim
beni içinizde bir tarladan bildiniz
sizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.
ben de bir kadının boşluğundan doğdum
ben seni geçecek sandım
durunca dedim birazdan gidecek
öyle bir boşluktan olduğumdan
soramadım kimseye hikmet nerede
ama sen o şeye inanıyordun ben yüzüne
sen zalimler demiyordun ama susuyordun
ayaklarını karnına çeker gibi susuyordun
beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordum
birini söylerken duymuştum seni
karıştıracak sakal bulamıyordun ki
yine gam yükünün kervanı geldi
Demem o ki, bütün kıyıyı köşeyi kucaklamıştır şiirleriyle. Üşenmeyip Olmayanım içinizde'den bir şiirini yazarım buraya ben:
Demir Tozu
beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmet
beni daha başka bir şey olamayacağıma
beni iyi ki size inanmamaya
çok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena
beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardı
dağlardan inip gelmiş olanla
kapalı şeylere hiç sevinmemiştim
dağ yolları gibiydim kim gitse
doğru yerde olmak istemiyordum hikmet
bazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu
kavram olmaya hazır değildim
sizinle olmaya hazır değildim
beni içinizde bir tarladan bildiniz
sizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.
ben de bir kadının boşluğundan doğdum
ben seni geçecek sandım
durunca dedim birazdan gidecek
öyle bir boşluktan olduğumdan
soramadım kimseye hikmet nerede
ama sen o şeye inanıyordun ben yüzüne
sen zalimler demiyordun ama susuyordun
ayaklarını karnına çeker gibi susuyordun
beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordum
birini söylerken duymuştum seni
karıştıracak sakal bulamıyordun ki
yine gam yükünün kervanı geldi
yok yok biri bu kadına dur demeli. mahvetti bizi istanbul şiir festivalinde.yoktuk.yokmuşuz aslında.o şiir okudu, biz anladık.neyi mi?aslında olmadığımızı.bir asalet ki sormayın gitsin.herkes telaşlı nereden yer edinsem diye.o sakin.sükun yakışmış.festivale onun için gitmemle alakası yok * daha çok yaz,daha çok duyur sesini bize.
facebooktan tesadüf eseri bulduğum, güzel şiirler yazan kadın. yalnız " boyun" olayına takmış durumda kendisiherhalde bütün şiirlerinde boyun var hemen hemen, boynunu çok seviyor olsa gerek.
bu da ödüllü şiiri ;
perdesiz
çıktığım en yüksek çatı şehre çizgileri öğütle
mahalle aralarında öyle susuyor çocuklar
bu işin bir de kışı var kazak yakılacak vakitleri
kurtarılmamış ortaçağ kenti olacak gözlerinin altı
orada haberi yok köy korucularının ara renklerden
ceviz deyince hala terliyor birinin el yazısı
evler dururken, evler dursun, ben camlardan cumartesi
seksen altı senesinde ilkbahar bir serçe ölüsüydü
bağışlamak nergis hastalığı bunu boynumla işiniz yoksa
siz de mayısta öğrendiniz seksenlerden bir tek
soğuktan dönmüş annelerin kaldığını
ilk görüş günü beyaz giyilmez bir istanbul yapımı
yine ses düşmesi gecenin hangi harfine baksan
onlar avuç içinden de sorulmaz
yüzüm aktı geldi omzuna bağışla ısrarımı
bak orada da tatlı yeşil uykular var ağzından başka
hangileri bükülmüş hali bakışlarının
kapıya sıkışan parmağa sorarsan
yarın kırmızı köprü önlerinde tersten okunan bir cümle
bu da ödüllü şiiri ;
perdesiz
çıktığım en yüksek çatı şehre çizgileri öğütle
mahalle aralarında öyle susuyor çocuklar
bu işin bir de kışı var kazak yakılacak vakitleri
kurtarılmamış ortaçağ kenti olacak gözlerinin altı
orada haberi yok köy korucularının ara renklerden
ceviz deyince hala terliyor birinin el yazısı
evler dururken, evler dursun, ben camlardan cumartesi
seksen altı senesinde ilkbahar bir serçe ölüsüydü
bağışlamak nergis hastalığı bunu boynumla işiniz yoksa
siz de mayısta öğrendiniz seksenlerden bir tek
soğuktan dönmüş annelerin kaldığını
ilk görüş günü beyaz giyilmez bir istanbul yapımı
yine ses düşmesi gecenin hangi harfine baksan
onlar avuç içinden de sorulmaz
yüzüm aktı geldi omzuna bağışla ısrarımı
bak orada da tatlı yeşil uykular var ağzından başka
hangileri bükülmüş hali bakışlarının
kapıya sıkışan parmağa sorarsan
yarın kırmızı köprü önlerinde tersten okunan bir cümle
'perdesiz' adlı kitabıyla 2009 Memet Fuat Genç Şiir Ödülünü alan genç, kadın ve şair.üç sıfatı birlikte taşımak zor olsa gerek. ama gayet sağlam duruyor kendisi. ödül töreninde tanışma şerefine nail olmuşluğum, kendisinden şiir dinlemişliğim de vardır. üstüne bir de çok etkileyici şiir okuyor. bir kez dinledim hala toparlanabilmiş değilim, dinlememek lazım * şiiri neyse o da odur. hiç şaşırtmadı beni. sanki içi ne derse gözü katılıyordu. perdesizliği ordan geliyor bence. biraz fazla mı abarttım:) velhasıl, kendisinin adı şimdiden türk şiirinin en iyi kadın şairleri arasında anılıyor. kendisi şairin önündeki cinsi tanım olayını sevmediğini törende belirtmiş olsada *
http://sukrukirkagac.blog...cin-erdemden-siirler.html
http://sukrukirkagac.blog...cin-erdemden-siirler.html
güncel Önemli Başlıklar