bugün

'perdesiz' adlı kitabıyla 2009 Memet Fuat Genç Şiir Ödülünü alan genç, kadın ve şair.üç sıfatı birlikte taşımak zor olsa gerek. ama gayet sağlam duruyor kendisi. ödül töreninde tanışma şerefine nail olmuşluğum, kendisinden şiir dinlemişliğim de vardır. üstüne bir de çok etkileyici şiir okuyor. bir kez dinledim hala toparlanabilmiş değilim, dinlememek lazım * şiiri neyse o da odur. hiç şaşırtmadı beni. sanki içi ne derse gözü katılıyordu. perdesizliği ordan geliyor bence. biraz fazla mı abarttım:) velhasıl, kendisinin adı şimdiden türk şiirinin en iyi kadın şairleri arasında anılıyor. kendisi şairin önündeki cinsi tanım olayını sevmediğini törende belirtmiş olsada *

http://sukrukirkagac.blog...cin-erdemden-siirler.html
facebooktan tesadüf eseri bulduğum, güzel şiirler yazan kadın. yalnız " boyun" olayına takmış durumda kendisiherhalde bütün şiirlerinde boyun var hemen hemen, boynunu çok seviyor olsa gerek.

bu da ödüllü şiiri ;

perdesiz

çıktığım en yüksek çatı şehre çizgileri öğütle
mahalle aralarında öyle susuyor çocuklar

bu işin bir de kışı var kazak yakılacak vakitleri
kurtarılmamış ortaçağ kenti olacak gözlerinin altı
orada haberi yok köy korucularının ara renklerden
ceviz deyince hala terliyor birinin el yazısı
evler dururken, evler dursun, ben camlardan cumartesi

seksen altı senesinde ilkbahar bir serçe ölüsüydü
bağışlamak nergis hastalığı bunu boynumla işiniz yoksa

siz de mayısta öğrendiniz seksenlerden bir tek
soğuktan dönmüş annelerin kaldığını
‘ilk görüş günü beyaz giyilmez’ bir istanbul yapımı

yine ses düşmesi gecenin hangi harfine baksan
onlar avuç içinden de sorulmaz

yüzüm aktı geldi omzuna bağışla ısrarımı
bak orada da tatlı yeşil uykular var ağzından başka
hangileri bükülmüş hali bakışlarının

kapıya sıkışan parmağa sorarsan
yarın kırmızı köprü önlerinde tersten okunan bir cümle
yok yok biri bu kadına dur demeli. mahvetti bizi istanbul şiir festivalinde.yoktuk.yokmuşuz aslında.o şiir okudu, biz anladık.neyi mi?aslında olmadığımızı.bir asalet ki sormayın gitsin.herkes telaşlı nereden yer edinsem diye.o sakin.sükun yakışmış.festivale onun için gitmemle alakası yok * daha çok yaz,daha çok duyur sesini bize.
"Olmayanım içinizde" adlı ikinci şiir kitabı Everest Yayınları bünyesinden çıkmış gelmiş, hoş gelmiştir. Bu arada Birgün gazetesi için de çalışıp çabalayarak yanımızda olduğunu, duyarlılığını göstermiş şair kişidir kendileri. Şairliği gibi haberciliğini de sevdik biz.
Demem o ki, bütün kıyıyı köşeyi kucaklamıştır şiirleriyle. Üşenmeyip Olmayanım içinizde'den bir şiirini yazarım buraya ben:

Demir Tozu

beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmet
beni daha başka bir şey olamayacağıma
beni iyi ki size inanmamaya
çok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena

beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardı
dağlardan inip gelmiş olanla
kapalı şeylere hiç sevinmemiştim

dağ yolları gibiydim kim gitse

doğru yerde olmak istemiyordum hikmet
bazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu

kavram olmaya hazır değildim
sizinle olmaya hazır değildim
beni içinizde bir tarladan bildiniz
sizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.

ben de bir kadının boşluğundan doğdum

ben seni geçecek sandım
durunca dedim birazdan gidecek
öyle bir boşluktan olduğumdan
soramadım kimseye hikmet nerede

ama sen o şeye inanıyordun ben yüzüne
sen zalimler demiyordun ama susuyordun
ayaklarını karnına çeker gibi susuyordun

beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordum
birini söylerken duymuştum seni
karıştıracak sakal bulamıyordun ki

yine gam yükünün kervanı geldi
derdin tarif edilemez renklerine bulandığım zamanlarda bile içimi açmam.
hal böyleyken, dışa yansıyan renkler çoğuna sahtelik hissi verir.
doğrudur.
yaşam kadar sahtedir o renkler
öyle dertli, dertlerle derli toplu bir günde içimi nereye açardım diye düşünsem bulamam bu dizeyi
ama bulunca da bırakmam;içimden geniş bir avlu açarım öylesi bir günün öğle vaktine .
yeri eğri büğrü taşlı sağı solu saksı dolu.
komşu bahçeden firar etmiş bir kedinin mırıltısıyla konuşan bir avluya.
"sessizlik iyidir.sessizliğini yanlış anlayanlara verilecek en güzel cevaptır."

içimden geniş bir avlu açtım öğle vaktine-didem g. erdem.