bugün

bu genç insan, menemen’de 23 aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü. genç cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki şeyh sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "menemen olayı - kubilay olayı" olarak tarihe geçti.

menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi. kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti. şehit edildiğinde 24 yaşındaydı.
birkaç esrarkeş serseri tarafından öldürülmüş bir subaydır. olay, eski deyimle tertip, yeni deyimle provokasyondur. menemen'e özellikle dışarıdan getirilmiş tipler önayak olmuştur. amacı serbest fırka'yı kapatmak ve dini reisleri tasfiye etmektir. amacına fazlasıyla ulaşmıştır..

pardon: menemen o zamanların en muhalif beldelerinden biriymiş...
(bkz: 17 mayıs 2006 danıştay saldırısı) gibi bir psikolojik harekattır.
yarın saat 9da kubilay anıtına yürüyüş yapılacaktır.
ergenekoncular tarafından öldürülen subay. amaç tamamen akp'yi provoke etmektir.

madem atıyoruz, sıçalım tam olsun...
provokasyondur. nokta...

olaydan sonra sürüm sürüm süründürülen şeyh esad erbili de mehmet ali erbil'in dedesidir ama, arada sadece bir Quel alaka vardır..
kendini peygamber sanan din şarlatanlarının kafasını keserek sokakta dolaştırdıkları demokrasi şehidimizdir. rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
bugun itibariyle facebook'ta profil resmim olan türk devrimi şehidi.ruhun şad olsun.
(not:sosyalist falan değilim türk devrimide bi devrimdir atatürk yapmıştır.)
şehit(!) olmuş bir asker, kimin yaptığı konusunda kemalist kaynaklı kitaplar dışında tarafsız bir bakış açısı ile bakılacak olursa eğer, ciddi bir araştırma ile esrarkeşlerin yaptığı bilinmekte.
sabaha kadar kaynak isteyerek midemizi bulandırmayın, olaya tarafsız gözler ile bakabilirseniz anlarsınız kimin yaptığını.

o değil de en çok güldüren de bu adama şehit diyenler çıkmıştır.
bu adamın şehitlik ile alakası yoktur. en azından dini değerler için şehit değildir. ne idüğü belirsiz ideolojiler için ölmesine şehadet mertebesini uygun görenler gitsinler şehadet nedir baksınlar.

vatan millet için şehit olmuşsa, müslümansa amenna..
ammmaa..
dediğim gibi;

ne idüğü belirsiz ideolojiler için ** şehit olunmaz. gazi de olunmaz.

(bkz: niyazi)

edit: olm neden bu kadar eksi? kendimi beğenebilsem beğeneceğim, işte budur olarak eklemeniz gerekirdi bunu? bir gerçektir ve bilgi içerikli entrydir.

bir de içimde kaldı:

(bkz: kubi)
bülent arınç ın dedesi esrarkeş derviş mehmet isimli dinci serserinin cumhuriyete karşı giriştiği tarihteki ilk ama son olmayan, olmayacak şeriat istemli ayaklanmadır.
günümüz mollalarınca üstü kapatılmaya çalışılmaktadır.
kubilay devrimin şehididir ne idüğü belirsiz serserilere cumhuriyete karşı giriştikleri mücadelede dün, bugün ve yarın dar ağacı dışında bir yer, bir yol yoktur.

cumhuriyet dönemi niyazileri için:

(bkz: istiklal mahkemelerinde asılan yobaz orospu çocukları)
o dönemde vatansız ,onursuz insanlar varmış bugünde var.

yapacak bir şey yok , özgürlük istemeyen 'ben koyunum,müslümanım ama kin doluyum'' diyen bünyeye ne anlatacaksın.
bildiğin uğur mumcu suikastı gibi bir olaydır. yap-işlet-dindar insanların üstüne bırak. allah'tan teknoloji günümüzde çok ileride de adamların tüm planları konuşmaları deşifre oluyor.
(bkz: alparslan aslan)
--spoiler--
ne idüğü belirsiz ideolojiler için ** şehit olunmaz. gazi de olunmaz.
--spoiler--
laiklik ve cumhuriyeti yobaz din şarlatanlarından korumak ne iğdüğü belirsiz olarak nitelendirilemez tersine ki bu sözü söyleyen ve şeriat gibi düşüncesi olanların ideolojileri ne iğdüğü belirsizdir.
bugün okul yok artık çocuklar
ama yarın mutlaka açılır
ellerinimi hemen kavuşturmayın ne olur
bırakın, bırakın, bırakın biraz daha yatayım
başıma değen taşlar, çocuklar
şakağımdan sızan kan
ağlamayın, ağlamayın, ağlamayın çocuklar
o eller de birgün kırılır
kapatın gözlerimi bağlayın çenemi
ben toprağa hazırım
yanında yer ayır kubilay teğmen'im
yoksul bir köyde öğretmenim...
biliyorum bütün kabahat bende
öğretmen oluşumda
ve saklamamamda aydınlık düşüncelerimi...
ama ben cumhuriyette doğdum
cumhuriyet çocuğuyum
olamaz öğretmen oluşum suçum.

Bir öğretmene ağıt, Cem karaca

cumhuriyet şehidi kubilay'ı allahsız yobazlar tarafından şehit edilişinin 80. yılında saygı ve minnetle anıyoruz..
devrim şehidi kubilay
--spoiler--
atatürk, büyük nutuk’unun başlangıç sahifelerinde, samsun’a çıktığı gündeki ülkenin genel durumunu şöyle özetliyor:

“düşman devletler, osmanlı devleti’ne saldırmışlar. onu yok etmeye ve paylaşmaya karar vermişler. padişah ve halife olan kişi, hayatını ve rahatını kurtarmaktan başka bir şey düşünmüyor. hükümet aynı durumda. başsız kalmış olan ulus, karanlık ve belirsizlik içinde olup bitecekleri bekliyor. komutan ve subaylar yorgun. yurdun parçalanmakta olduğunu görmekle yürekleri kan ağlıyor. kurtuluş yolu arayanlar, i̇ngiltere, fransa, i̇talya gibi büyük devletleri gücendirmemeyi düşünüyor. bu devletlerden yalnız biriyle başa çıkılamayacağı tüm kafalarda yer etmiş.”

yine atatürk, daha 1923 yılında şunları söylemiştir:

“büyük devletler, şimdiye kadar bize şu veya bu sorunlarda gösterişli yardımlarda bulunuyor görünüyorlar. oysa, ekonomik tutsaklıkla bizi felce uğratıyorlardı. öteden beri, bize bazı şeyleri vermiş gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi bir durum alırlar. gerçekte, ekonomide elimizi kolumuzu bağlarlardı. bu tutsaklığa katlanan devlet ileri gelenleri hoşnuttu. çünkü görünüşte azametli bir istiklâl sağlamışlardı. fakat gerçekte ulusu manen yoksulluk çukuruna atmışlardı. bunlar ekonomik mahkûmiyeti kavrayamamış bedbahtlardı”.

atatürk, sanki bugünleri anlatmış ve atatürk’ün “düşman devletler” olarak nitelendirdiği devletler, başka güçlü devletleri de arkalarına alarak lozan’ın öcünü almaya hazırlanıyorlar. siyasi nüfuzlarını kullanarak, ülkemizin her kesiminde ve kuruluşunda yerli işbirlikçilerini yarattılar. hükümet de atatürk’ün “düşman devletler” dediği ülkelere çanak tutmakla meşgul.

gerektiğinde medyanın çok önemli bir kesimini, sözde aydınları ve bilim adamlarını, bazı dernek ve meslek kuruluşu yöneticilerini amaçları doğrultusunda kullanabiliyorlar. sindiremedikleri veya doğruyu düşünemez hale getiremedikleri aydın sayısı giderek azalıyor.

artık siyasal islamcılarla, bölücüler cumhuriyetimize karşı el ele.

neredeyse bize “ne mutlu türk’üm diyene!” demeyi yasaklayacaklar.

bu ortamı yaratan güçler, bizi kaldıramayacağımız kadar ağır bir borç yükü altına sokarak, i̇nsan hakları mahkemesi’nin yanlı ve amaçlı kararlarıyla, “ancak dediklerimizi körü körüne yaparsanız ancak o zaman sizi avrupa birliğine alırız” tehditleriyle ülkemizi kuşatma altına almaya çalışıyorlar..

bundan sonra olacaklar bellidir. “küreselleşiyoruz”, “devleti değil, bireyi ön plana çıkarıyoruz”, “demokrasinin önünü açıyoruz” gibi parlak ambalajlarla sararak hazırlattırdıkları yasa ve anayasa değişiklikleriyle, yaptırdıkları ekonomik uygulamalarla, ülkemizdeki gelir dağılımını daha da bozup, işsizliği artırdılar, köylüyü perişan hale getirdiler, terörü azdırıp turizmimizi baltaladılar, cumhuriyetimizi, şeriatçı ve bölücü akımlara karşı yasal yollardan savunulamaz duruma getirdiler, devletimize sadakatle hizmet eden atatürkçü kişileri görevlerinden uzaklaştırdılar, okullarımızı ve camilerimizi olabildiğince tarikatların kontrolüne sokmaya çalıştılar, üniversitelerimizi çağdaş medreseler haline getirme mücadelesindeler. türk ordusu’nu cumhuriyetimizi koruma ve kollama görevini lâyıkıyla yapamaz hale getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarından hiçbir kuşkunuz olmasın.

bunları yapmakla amaçladıkları şey, “irtica” ve “bölücülüğün” önünü açmak ve böylece savunmasız kalan türkiye cumhuriyeti’ni paramparça etmektir.

türkiye cumhuriyeti’nin laik yapısını, islamcı emellerinin önündeki en büyük engel olarak görüp bu düzeni bozmak amacıyla gözü dönmüş karanlık odaklara karşı direnen asteğmen kubilay’ın büyük bir vahşetle şehit edilişinin bugün 77’nci yıldönümüdür.

1925 yılında cumhuriyet rejimine karşı şeyh said isyanından sonra tanık olduğumuz önemli irtica olayı. 23 aralık 1930 günü, 77 yıl önce soğuk bir aralık sabahı, giritli mehmet ve beş arkadaşı, “müslümanım diyen sancağımızın altında toplansın...” nidalarıyla menemen’e ateş düşürdü. bu sahte mehdinin maskesini düşürmekle görevlendirilen genç asteğmen kubilay’ın kör bir testereyle kesilen başı ile yeşil sancak kana bulandı. sonu daha kanlı olacak bu isyan çok geçmeden bütün menemen’e yayıldı. ordu’nun müdahalesi ile açılan top ateşi sonucunda mehdi mehmet ve arkadaşları öldü. menemen’de açılan i̇stiklal mahkemesi’nde 144 kişi yargılandı. bunlardan 23 kişi ibret için menemen meydanında asıldı.

sayın ismet inönü, “ben irticanın kokusuna o kadar hassasımdır ki, cumhuriyet’i kurduğumuz günden beri bilirim o kokuyu... katil, hırsız, komünist, faşist hepsi canından korkar. ama bu mürteci gerici öleceği zaman kendisinin hz. peygamberin yanına gömüleceğini sanır... bunlarda ölüm korkusu yoktur. her şeyi yaparlar” diyordu.

sayın genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt “bağrından çıktığı yüce türk ulusu’nun engin sevgi ve güvenine mazhar olan türk silahlı kuvvetleri, atatürkçü düşünce sistemi doğrultusunda aldığı eğitim ve sahip olduğu çağdaş donanımla, daha iyiye ulaşmak için var gücüyle çalışmasını sürdürecektir. türkiye cumhuriyeti’nin ulusal, laik ve üniter devlet yapısına kastedenler, türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olan türk silahlı kuvvetleri ve ulusumuzun kararlı duruşu sayesinde emellerine ulaşamayacaklardır” diyor.

hiçbir zaman unutmamamız gerekir ki, avrupa birliği ancak ve ancak batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda yeni menemen olayları yaratabilirler, çankaya’ya da çıkabilirler, ülkeyi karışıklıkların içine de itebilirler. uyanık olmak zorundayız.

yol haritasını da atatürk çizmişti zaten. başka bir devlet adamı bize daha çağdaş, daha batıya yönelik bir yol haritası önermedi. izlemeyi bile beceremiyoruz. bizi
affet atam.
--spoiler--
cumhuriyeti, devrimi, şehitliği, yobazları, kemalistleri bir kenara bırakıp günümüzde bir fikir savunanların fikirlerini nasıl savunduğunu bizlere gösteren zatı muhterem.
bir fikir, bir düşünce, bir felsefe birilerinin annelerine, babalarına küfürler ederek mi savunuluyor. fikir, düşünce savunmayı bu kadar ayaklar altına almanız neden ? sizler gibi düşünmeyene küfürler ettiğinizde haklı mı çıkıyorsunuz yoksa o ezik egonuzumu tatmin ediyorsunuz. fikirlerle düşüncelerle insanları bir yere getirmeden once kendinizi bir yere getirin, ülkeyi insanları kurtarmadan once kendinizi kurtarın, sizlerin kurtarılmaya daha çok ihtiyacınız var...
aşırı crystal meth çekmiş ve heyecan arayan bir grup keş genç tarafından şehit edilmiştir.*
iddia edildiği gibi keş gençler tarafından değil de, planlı-sistematik bir karanlık tarafından şehit edilen ülkemizin aydınlanma sürecisinin sembollerinden. ismi yobazların kalbine hala bir soğukluk verir.
ölümü bir tesadüfler yumağıdır. askerlerin adam öldürmeyen fişeklerle olay yerine gitmeleri, şeriatçıların taktıkları muskalar yüzünden kurşunlardan zarar görmediklerini zannetmeleri...